ORDU YENİDEN İŞ BAŞINDA
MURSİ FİRAVUN İLAN EDİLDİ
Anayasa çalışmaları devam ederken çok kritik bir dava yaklaşmıştı. Anayasa Mahkemesi, mevcut anayasa komisyonunun durumunu karara bağlayacaktı. Komisyon feshedilme tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Mursi buna karşı anayasal düzenlemeler yaparak yargının önünü kesti. Kendi yetkilerini olağanüstü bir şekilde arttıran Mursi, muhalefet tarafından yeni Firavun ilan edildi.
FİRAVUN YASASINA ÖFKE
Firavun yasasına öfke sokağa taşındı. Öfkenin sokağa sıçramasıyla beraber şiddet olayları yaşanmaya başlandı. Ülke genelinde Hürriyet ve Adalet Partisi ile Müslüman Kardeşler Teşkilatı bürolarına saldırılar gerçekleşti ve birçoğu ateşe verildi. Muhalefet, Mursi’yi istifaya davet etmeye başladı. Muhalefet sokaktayken Mursi’nin cumhurbaşkanlığı sarayı önünde kendisine destek için toplanan kalabalığa hitap etmesi de ülkedeki toplumsal kutuplaşmayı arttırdı. Muhalefet’in daha sonra cumhurbaşkanlığı sarayı önünde gösteri yapacağını ilan etmesi de ülkedeki gerginliği tırmandırdı.
Muhalefet saraya gittiğinde Müslüman Kardeşler de saraya yürüme kararı aldı. Bilanço ise 10 civarında ölü ve birçok yaralı oldu.
ULUSAL KURTULUŞ CEPHESİ KURULDU
Mursi ve İhvan karşıtı muhalefet birleşme kararı aldı. Laik, liberal, solcu, sosyalist, milliyetçi ve Nasırcı parti ve hareketler birleşme kararı aldı. Daha önce, bir araya gelmesi hayal gibi görünen muhalefet “İhvan karşıtlığı’’ ekseninde tek çatı altında birleşti. Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC) adı verilen çatı oluşumunun koordinatörlüğüne ise laik kimliğiyle bilinen Muhammed El Baradey getirildi. Mursi yanlıları da “İslamcı Güçler Koalisyonu’’ adı altında birleşme kararı aldı. Bu yapılaşmalarla birlikte Mısır toplumu adeta ikiye bölünmüştü.
İŞÇİ GREVLERİ VE DİRENİŞLER BÜYÜDÜ
Ülkede tansiyon yükseldikçe ekonomi de kötüye gidiyordu. Hem ülke içindeki hem de ülke dışındaki medya, genellikle yönetim ve muhalefet arasındaki krizden bahsediyordu. Ancak işçi grevleri ve eylemleri de azımsanmayacak kadar çoktu. İşsizlik çok kritik boyutlara ulaşmıştı. Yönetim sürekli olarak yurt dışında kaynak arayışına girişmişti. Ancak yatırım projeleri, başka ülkelerden alınan krediler ve hükümetin ekonomik programı kısa vadede iyileşme vaat etmiyordu. Mısırlıların ise tahammül sınırları zorlanmaya başlamıştı.
HALKIN ÖFKESİ YÜKSELDİ
Muhalefetin Mursi karşıtı kampanyası hızla devam ediyordu. Özellikle Mübarek rejiminin sermaye sahiplerine ait olan medya organları bu kampanyanın başını çekiyordu. Mursi’ye destek giderek azalıyordu ama var olan muhalefet Mursi’ye alternatif olarak görülmüyordu. Artan istikrarsızlık, Mursi’nin istikrarı sağlamadaki yetersizliği, muhalefet içinde Mursi’ye alternatif “güçlü bir adam"ın olmayışı Mısırlılarda gözlerin orduya çevrilmesine sebep olmuştu. Askeri Konsey yönetimi döneminde bozulan imajını, Mursi döneminde düzelten ordu, gün geçtikçe tek alternatif olarak görülmeye başlandı.
Mursi, Portsaid kentinde artan şiddet eylemlerinden sonra OHAL ilan etti. OHAL’in ilan edilmesinin ardından bölgede uygulanması kararlaştırılan sokağa çıkma yasağı da bölgedeki muhalefet tarafından sokak gösterileriyle karşılık buldu. Portsaid ve Süveyş gibi kanal kentlerinde sık sık polisle çatışan eylemciler ise, orduya ait tankların sokağa inmesiyle askere karşı sevgi gösterilerinde bulunuyordu.
TAMARRUD HAREKETİ KURULDU
Mursi karşıtı eylemlerin merkezi artık Tahrir Meydanı değil cumhurbaşkanlığı sarayının önüydü. Sık sık saray önünde toplanan muhalif gruplar, saray duvarlarına yazılar yazmaktan, saray bahçesine molotofkokteyli atmaya kadar birçok eylemde bulunuyordu. Bazı muhalif kesimler, seslerini daha iyi duyurabilmek için farklı bir yol denemeye başladı. Tamarrud adı verilen bu kesimler, Mursi’den güvenoyunu çekmek için imza toplamaya başladı. İmza kampanyası Mursi’nin görevi devralmasının yıl dönümüne kadar sürecekti. Tamarrud Hareketi, hedefinin Mursi’yi istifaya zorlamak olduğunu açıklamıştı. Tamarrud hareketi giderek bütün ülkeye yayılmaya başladı.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER YALNIZLAŞIYOR
Ülkedeki krizin iyice içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamasıyla MK giderek yalnızlaşmaya başlamıştı. Mursi farklı kesimleri yönetime ortak etme ve özellikle devrim gençlerine yönelik sözlerini unutmuştu. Mursi’nin birçok danışmanı istifa etti.
30 HAZİRAN İSYANI
Daha önce, Tamarrud Hareketi’nin ilan ettiği gibi, Mursi’nin görevi Askeri Konsey’den devralmasının yıldönümü olan 30 Haziran’da kitlesel gösteri hazırlıkları tüm hızıyla devam etti. Tamarrud Hareketi de Mursi’nin istifası için topladığı imzaların 23 milyonu bulduğunu açıklamıştı. Diğer taraftan Savunma bakanı ve Askeri Konsey Başkanı General Abdülfettah Sisi de 30 Haziran’dan bir hafta önce yönetimle muhalefete muhtıra verdi. Her iki tarafa “önünüzde bir hafta var anlaşın" diyen Sisi, Mısır’ın bir meçhule sürüklenmesine izin vermeyeceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Mursi ise 30 Haziran’dan önce yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında sürekli olarak “meşruiyetini" vurguladı. Ancak meydanlar, 30 Haziran’a hazırlık için hareketlenmeye başlamıştı. Ve 30 Haziran günü Mısır, tarihinde hiç şahit olmadığı kitlesel gösterilere sahne oldu. En kalabalık gösteriler Kahire’de Tahrir Meydanı ve cumhurbaşkanlığı sarayı önünde yapıldı. Diğer taraftan Mursi yanlıları da Rabia’tül Adviye Meydanı’nda bir hafta öncesinden toplanıp meydanı terk etmeme kararı almıştı.
ORDU MURSİ'YE 2 GÜN SÜRE VERDİ
30 Haziran’daki kalabalık gösterilerden sonra ordu bu sefer daha sert bir bildiri yayınladı. Bildiride sokağa çıkan Mısır halkının taleplerine kulak verilmesi gerektiği isteniyordu ve bunun için iki gün süre tanınıyordu. Ordunun bu bildirisi coşkuyla karşılanıyordu. Diğer yandan Müslüman Kardeşler üyelerine yönelik saldırılar da başlamıştı. Hürriyet ve Adalet Partisi ile Müslüman Kardeşlere ait ofisiler yine hedefteydi. Müslüman Kardeşler teşkilatı genel merkezi ateşe verildi.
VE ORDU YENİDEN SAHNEDE
3 Temmuz akşamı, verilen sürenin bitiminden sonra ülkenin önde gelen siyasi ve dini temsilcileri savunma bakanlığına davet edildi. Rabia’tül Adeviye Meydanı’nda ise o sıralarda, “muhalefetin General Sisi’ye darbe yapması için baskı yaptığı ancak Sisi’nin bunu reddettiği" anons ediliyordu. Ancak General Sisi, akşam saatlerinde, Ezher Şeyhi, Kıpti Patriği, UKC adına Baradey, Selefi Nur Partisi başkanı ve Tamarrud hareketi temsilcisini yanına alarak kameraların karşısına geçti ve Mursi’nin görevinden azledildiğini açıkladı. Sisi, anayasanın askıya alındığını da belirtti. Mursi’ye karşı sokaklarda gösteri yapan milyonlar, sevinç içersindeydi.
KANLI BEDEVİYE KATLİAMI
MK yanlıları ise darbe karşıtı eylemlere başladılar. Rabia’tül Adeviye ve Nahda meydanları bu eylemlerin merkezi durumundaydı. Ancak iki aya yakın bir süre sonra, Mısır güvenlik güçleri bu meydanlara kanlı bir baskın yaptı ve buradaki eylemleri sona erdirdi. Bu baskında yaklaşık 7000 insan hayatını kaybetti. 25 Ocak’tan sonra yargılanmalarına başlanan Mübarek rejiminin bir çok yetkilisi ise darbeden sonra teker teker hapishaneden çıkmaya başladı.