Sormamız gerek; tüm bunların sorumlusu biz miyiz ? Eşit şartlar ve imkanlarda bir eğitim alamamak, virüsün ortasında çalışmak zorunda kalmak bizlerin suçu mu?
DNA’yı değiştirmek için biyoteknoloji araçlarını kullanan bilim insanları, artık kendi türümüz dahil gezegen üzerindeki her canlı türünü tanımlayan genetik kodu işleyebilir.
Yunanistan ve Endonezya’da öğrenciler eylemlere başladı. Peki ya protestoların nedeni ve gençlik hareketinin geçmişi neydi?
Koç Üniversitesi lisansüstü öğrencilerinin barınma ve sağlık mücadelesi devam ediyor. Kendileri ile ilgili kararlarda söz sahibi olmak istiyorlar.
Yüksek lisans eğitimi alma talebi her okulda rekora koşuyor.
“Kayyum siyasi temsiliyeti yok saymasının yanında Kars’ın rantına dokunamayan sermaye güçlerinin çıkarları doğrultusunda da atandı.”
Kayyum atamaları hızla ve hukuka aykırı bir şekilde devam ederken muhalefetin görmedik, duymadık, bilmiyoruz oyununu oynayıp sessizliğe gömülmesine ne demeli peki?
Üniversite biz kadınlar için sadece eğitim ve sosyalleşme yeri değil; kendi varoluşumuzu ve bireyselliğimizi de keşfettiğimiz bir yer olma özelliğini taşımakta.
Mesaj kutumuzda ücretsiz, nitelikli eğitim talebimiz ve okurken çalışma zorunda olmadığımız bir ülke var.
Ne işlediğimiz dersler hakkında bir şey biliyoruz ne de üniversiteler hakkında.
ODTÜ’lüler uzaktan eğitim sürecindeki birçok tartışmaya ÖTK’ler aracılığı ile doğrudan katılarak eğitimleri ve üniversiteleri üzerinde söz sahibi olmayı başardılar.
Eyüp Emek Gençliği olarak beş yıldır rekor kırarak yükselen, pandemi koşullarıyla da katmerleşen genç işsizliğin semtimizdeki yansımasını ortaya çıkartmak için anket çalışması başlattık.
EBA üzerinden uzaktan eğitimle ders öğrenmeye çalışmak hiç de yararlı olmadı. Hem zaman sıkıntısı hem de bağlanamama sıkıntısı yaşıyoruz.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencileri olarak kendi özgün sorunlarımıza ilişkin 93 öğrenci ile bir anket çalışması gerçekleştirdik. İşte sonuçları…
Bugün Kalyoncu’nun temsil ettiği sermayedarların serveti; Türkiye gençliğinden ve geleceğinden, halka sunulması gereken imkanlardan çalınanların toplamıdır.
“Bu karşı çıkış, yani mücadele nasıl olacak? İşçilerin mücadele olanakları ne?” bu soruların cevapları belki başka bir yazıda derinleştirmek gerekir ama işçi gençlerin gündemi olması gerektiği kesin.
Siteler, 1960’lı yıllardan bugüne Ankara’nın yoksul semtlerindeki gençlerin ortaokul, lise çağlarından itibaren çalışmaya başladığı sanayi bölgelerinden biri.
“Biz olmasak zenginler de zengin olmaz, her şeyi var edenler işçiler. Bak biz iskelet yapıyoruz, yani kanepe koltuk iskeletleri. Biz olmazsak onlar üretebilir mi?"
Ahmet Güneştekin bizim acılarımızı da görecek mi?
Dünya sağlık örgütü
“Yarın diye bir şey var”
Yeşil Ford Falcon
Evrensel'le dayanışmaya çağrı!
Otomotivde ‘toplu sözleşme yılı’ olan 2025’te tasarruf gerekçesiyle çalışma koşulları ağırlaştı. Patronlar daha az işçi ile daha yoğun sömürüyü hedefledi.
Meslek liselerinde öğrenciler ucuza, sabah akşam çalıştırılıyor. Karşılığında cep harçlığı alırlarken okulların milyonluk ciroları katlanıyor. Çocukların sırtından kazanılanlar övünç olarak sunuluyor.
Kartalkaya katliamının ardından Prof. Dr. Aslıhan Aykaç, denetim eksikliğinin nedenlerini anlatırken, otel teknikeri Mehmet Altundağ ise, İstanbul’daki otellerde gördüğü eksikliklerden bahsetti.
Arap basınında bu hafta HTŞ'nin kendisini kabul ettirme çabaları, Suriyeli Kürtlerin durumu, Gazze'deki ateşkes ve Trump'ın bölgeye etkileri öne çıkan gündemler arasındaydı.
Marx’ın, ilk ve tek romanı olan “Scorpion ve Felix”i çeviren Özpalabıyıklar, “Dönemin edebiyatında görülememiş. Görülebilseydi 'Tristram Shandy’den esinlenmiş eserler' arasında yer tutacaktı" dedi.
Tersane işçileri şubat ayının yaklaşmış olmasına rağmen tersane patronlarının zamma dair tek kelime etmemesinden yakınıyor. İşçiler, "Asgari ücret zammı kimseye yetmez kabullenmememiz lazım" diyor.
"Sözlü mülakat herhangi bir denetime tabii olmadığından “İstediğimi işe alırım” sınavıdır. Bunun böyle olduğunu son zamanlarda öğretmen alımından hâkim-savcı alımına kadar her alanda görebiliyoruz..."
Konuştuğumuz emeklilerin tamamı ücretlerin düşüklüğünden, hayat pahalılığından şikayetçi. Kimi emekli olmasına rağmen çalıştığını söylüyor kimi ise kenarda kıyıda biriktirdiği parayı harcadığını.