Değişimi talep edenlerin umudu eğer maddi bir karşılık bulacaksa hem bugünün gerçekçi bir analizine hem de geleceğin kurulmasının somut siyasal stratejisine ayak basmak zorunda.
Örgütlü bir mücadelenin sağlaması için harekete geçmek iki seçim arasından çıkarılması gereken ilk sonuçtur.
Hoşnutsuzluk ve öfke bir siyasal eylemin konusu haline gelmedikçe teslim olan duygulardan ibarettir.
Çalışmak bir tercih gibi dursa da aslında bir zorunluluk, çünkü başka türlüsü zor.
Düzene işaret ederek “O yasa yirmi yıldır burada ama bu insanlar bin yıldır burada” diyor. Devlet tarafınca yaşama havzaları kurulmamış yerelde, politik bir tercih olarak bir başınalık var.
Biz haklarımızı almak için çaba göstermezsek kimse bize vermeyecek!
Hayatın her yerinde yapılan baskı ve hak gasplarına karşı mücadelemizi sandığa bırakmamalıyız.
Lise öğrencileri olarak biz de bu sistemden nasibimizi aldık.
Bayhan’ın “Siz de bizim temsilcimiz olun fabrikalarda, atölyelerde” dediği, Karaca’nın “Antep’i meclise, meclisi de Antep’e taşımak” diye bahsettiği şeyin parçası olmalı, mücadeleleri büyütmeliyiz.
Anadolu Ajansı, son yıllarda kilit bir rol oynuyor. Doğrudan bir iktidar maşası haline getirilen Anadolu Ajansı, bu seçimde de manipülasyon aparatı olma görevini devam ettirdi.
Tek adamı yollamak isteyen bizler demokratik bir ülkenin kapılarını aralamak için yan yana gelmeliyiz.
Yüzyılın en gerici ittifakına dur demek ve bu mücadeleyi kampüslerimizde, sınıflarımızda, kaldığımız yurtlarda iyice sıkıp sarmalamalı ve devam ettirmeliyiz.
Mektubun sahibi arkadaşımız da yaşadıkları karşısında ne yazık ki istediği neticeyi alamamış. Çıkış yolu aradığı gün gibi ortada. Ancak ona ne siyaset ne sivil toplum ne de sosyal devlet ulaşamamış.
Eğitimin içeriğinin boşaltılmasının gelecek nesilleri, kültüre, bilimsel bilgiye ulaşamamış, yalnızca üreten bir robot topluluğu haline getirdiği gerçeğini göz ardı edemeyiz.
Hırsıza nasıl ki para emanet edilmez, mevcut hükümete de irade emanet edilmez. Dolayısıyla değişime inanan, teşhisi koyan her bir yurttaşımız iradesine sahip çıkmalıdır.
Senelerdir iktidarda olan partinin ilk turda %50’nin altında kalması umut vericidir, Erdoğan’ın iktidarının sallandığının bir göstergesidir.
Bugün çok iyi biliyoruz: “insan tarihinin ve canlı varlıkların dünyası gibi, fiziksel dünya da sürekli ve kesintisiz devinim ve değişimlerle, durmayan bir akışla var olma ve yok olma süreci içindedir.
MESEM’li öğrencilerin çoğu bir işçiyle hemen hemen aynı iş yüküne sahip olmalarına rağmen daha az ücret alıyor, ailelerini geçindirmeye çalışıyor.
Büyükada’dan günümüze ‘Etki Ajanlığı’ komplosu
Oligarşi, Faşizm ve Yeni Küresel Koalisyon
Yangın kasıtlı bile olsa katliama dönüşmeyebilirdi
Huzursuzluk ve umut
İnsan olmak
Sözlerin izleri ya da aktivizm nedir?
Evrensel'le dayanışmaya çağrı!
Emek Partisi iktidarı kayyım atamaları ile muhalefetin ortak mücadele edebilme olanaklarını hedef aldığını belirterek ortak tutum geliştirme ve mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.
İstanbul’da piyasaya göre biraz daha ucuz ürün satılan Et ve Süt Kurumu önünde gece karanlığında kuyruğu giren yurttaşlar durumlarını şöyle anlattı: “Pazarı ayıkla, et kuyruğu bekle, emeklinin hali"
Siirt Belediyesine kayyım olarak atanan Vali Kemal Kızılkaya, önceden hazırladığı isimlikle makam koltuğunda poz verdi.
İktidar ve patronların el birliğiyle kurduğu sendikasız çalışma düzeni, istatistiklere de yansıdı.
DEM Partili Siirt Belediyesine kayyım atandı. Belediye binası polislerce ablukaya alındı. Belediye önünde toplanan Siirtliler "kayyım gasptır" sloganlarıyla iktidarı protesto etti.
Siirt Belediyesine kayyım atanmasının ardından DEM Parti'den yapılan açıklamada "İktidar darbecilikte ısrar ediyor. Muhalif belediyelerin tümü kıskaçta" denildi.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile Av. Fırat Epözdemir'in tutuklanmasını ve baroya karşı başlatılan ‘operasyonu’ konuştuk.
İstanbul Barosu son dönemde yaşanan tutuklamalar ve gözaltılarla ilgili hâkim ve savcıları göreve çağırdı, Anayasa'ya ve yasalara uymaya davet etti.