‘Ne ilişkisi var’ demeyin!
Her geçen gün, dünyanın kriz noktalarında, yeni önemli gelişmelere tanık oluyoruz.
Aşağıda ilk akla gelen kriz merkezlerinde son bir hafta içindeki gelişmelerin alt alta yazılması bile bunu açıkça gösteriyor.
1-) Geçtiğimiz hafta içinde, batı uşağı “Libya muhalefeti”nin askeri lideri öldürüldü. Aylardır “devrildi devrilecek”, “kaçtı, kaçacak yer arıyor” haberleriyle anılan Kaddafi’nin giderek güçlendiği gözleniyor. Muhalefetin komutanının; muhalefet içindeki çatışmaya bağlı olarak öldürüldüğü, yerine ise rakibinin geçtiği belirtiliyor. Böylece Libya muhalefetinin kendi içinde çok ciddi biçiminde bölündüğü de artık bir söylenti olmaktan çıktı. Burada Türkiye için de yeni bir sorun var! “Türkiye, alelacele tanıdığı ve yüz milyonlarca dolar yardım yaptığı muhalefetin hangi kanadını tanıyacaktır” sorunu!
2-) Hafta sonu yeniden, Hama kenti başta olmak üzere Suriye’de bir çok kent hükümet kuvvetlerinin, evleri, mahalleleri yakıp yıktığı, çok sayıda kişiyi tutukladığı, 100-200 kişiyi öldürdüğünü okuduk basından. TV kameraları nerede çekildiği belli olmasa da “Suriye’den” diye dehşet görüntüleri yayımladılar. Ama üç gün boyunca süren kampanya, “bu haberlerin ve görüntülerini bağımsız kaynaklarca doğrulanmadığı” biçiminde ve mümkün olduğunca saklanarak sonlandı. Bir sonraki Cuma gününe kadar herhalde!
3-) Arap halk isyanlarının başlatıcısı olan Tunus’ta Tunus İşçileri Komünist Partisi (PCOT), legal alandaki ilk kongresini topladı (Kongrenin geniş haberi ve röportajları Evrensel’de ve Hayat Televizyonu’nda yayımlandı.) Kongre, “devrimi sürdürme” kararı aldı. Tunus’taki muhalefetin açık alanda mücadeleyi daha da genişletmesi ve geniş kitlelere hitap etme olanağını artırması sadece Tunus için değil diğer halk isyanları için de örnek olması bakımından önemlidir.
4-) Alınan önlemler ve yüzlerce milyar Avroya varan yeni borçlanmalara karşın bir türlü ayağa kalkamayan Yunanistan’da, sıkışan Başbakan Yorgo Papandreu, “Ne yapayım, Mora’yı mı satayım!” diyerek, çaresizliğini dünyaya ilan etti. İtalya ve İspanya’nın her an Yunanistan’ın yanına yuvarlanabileceği kaygıları artıyor. Avro Bölgesi ise bu zayıf halkalardaki çöküşün de tetikleyeceği yeni bir kriz dalgasının beklentisiyle yatıp kalkıyor.
5-) ABD yasal borçlanma sınırı olan 14 trilyon doları çoktan aştığı için, ekonominin büyüyen sorunları, yönetimle Senato arasında bir kavgaya da dönüşmüş bulunuyor. Ve Avro bölgesini büyük ülkeleri gibi ABD de yeni bir kriz dalgası beklentisinin gerilimiyle kıvranıyor.
6-) İsrail’de halk, yükselen fiyatlara karşı protestolarını yükseltirken barınma talebini de öne çıkarıyor. Son iki haftadır süren eylemlerin giderek yoğunlaşacağı belirtiliyor. Hafta sonunda başlıca İsrail kentlerinde 150 bin dolayında kişinin protestolara katıldığı da gelen haberler arasında.
7-) Yakın komşuları ve yakın ekonomik siyasi ilişki içinde olduğu yukarı adları geçen “sorunlu” ülkelere Türkiye, geçen hafta Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanının birden istifa etmeleriyle katıldı. Bu bütün bir hafta sonu çok yanıyla tartışılan gelişmeye AB Bakanı Egemen Bağış, en gerçekçi yorumu getirdi: “Bu, karpuzun göbeğini kimin yiyeceği mücadelesidir!” (Oysa bunun vatan millet için yapılan bir mücadele olduğu söyleniyordu!) Ve hafta sonunu Türkiye, en baş sorun olan Kürt sorununun çözümü konusunda hükümet, yeni stratejisini bir ayağını yenileme girişimini İsveç’ten yaptığı bir “ithalat”la tamamladı. Kemal Burkay, Hükümetin çağrısıyla (hatta ısrarıyla) Türkiye’ye döndü. Ve 30 yıllık sürgün yaşamının deneyimlerini hükümetin emrine sunacağını söyleyen Burkay, kendi pozisyonunu, “Mücadele eden Kürt güçlerine karşı, hükümetten yana bir Kürt seçeneğini güçlendirmek” anlamına gelecek bir biçimde tarif etti. Yukarıda yedi başlık altında topladığımız gelişmelerin ilk bakışta birbiriyle ilişkileri yokmuş gibi görünürse de; biraz daha yakından bakıldığında görülür ki öyle değildir. Çünkü ABD’de ve AB’deki yeni kriz dalgası alametlerinden İsrail’deki ucuzluk ve konut talebi için yapılan eylemlere, Suriye ve Libya’daki emperyalist müdahalelerin başarısızlığından Türkiye’de generallerin istifasına, hatta Kemal Burkay’ın ”getirilmesine” dair gelişmeler sistemin tepesinden en ücra köşesindeki olayların birbirine bağlandığını göstermektedir. Tıpkı vücudunun direnci çökmüş bir hastanın tüm hastalıklarının birbirini tetikler hale gelmesi gibi. Süreç bir adım daha ilerlediğinde, bütün bu ilgisiz gibi görünen gelişmelerin birbiriyle sayısız kesişmelerle iç içe geçtiğine hep birlikte tanık olacağız.
Evrensel'i Takip Et