Dünya ahvali
“Ben karanlık bir ormanın tam ortasında olduğumuza ve ne yöne gitmemiz gerektiği konusunda yeterli niteliğe sahip olmadığımıza inanıyorum.” Değerli meslektaşım Profesör Meryem Koray’ın Kapitalizm Küreselleşirken Dünya Ahvali başlıklı son kitabı Wallerstein’den alıntı bu cümle ile başlıyor. Küreselleşen dünya ormanı, küreselleşme akımı içinde yönünü kaybeden insan da hem bireyleri hem de toplumları simgeliyor olsa gerek! Ormanın içindeki karmaşıklık ortamında yönümüzü belirleyecek tartışmaları yaparken de “bilgi, ahlak ve siyasetin” bir arada ele alınması gerektiği, yine kitabın girişindeki alıntıda açıkça ifade ediliyor.
Açılan ulusal sınırlarla, serbestleşen ekonomilerle, kısacası neoliberal tanımlama içinde uygulanan politikalarla ortaya çıkmış olan küreselleşme bir medeniyet projesinin ekonomik ve kültürel dokularda yansıması mı, yoksa kendi kültürünü de yaratarak onun üzerinde yükselen bir “hegemonik dünya” oluşturma projesi mi! Her oluşumun arkasında bir güç olduğuna göre, küreselleşmenin arkasındaki siyasal güçlerin de irdelenmesi kaçınılmazdır. Bu noktayı Koray, V. George ve P.Wilding’den alıntı ile, “küreselleşen kapitalizmin arkasında, kendi mantığı ve ihtiyaçlarının yanı sıra teknolojinin gücü ve ulusal hükümetlerin politikaları gibi üçlü bir dayanak görmek mümkündür” şeklinde ele almaktadır. Böylesi baş döndürücü hızla yaşanan değişim içinde ulus devletler tarihe karışmakta, ulusların ekonomik sınırları kaldırılmakta, hatta ulusal hukuk sistemi uluslarüstü hukuk sistemine bağlanmaktadır.
Küreselleşme akımı büyük sermaye merkezlerinden dünyaya yayılırken, kaçınılmaz olarak, merkez ülkelerle çevre konumlu ülkeler arasında olduğu kadar, bizzat merkez ülkeler arasında da sürtüşmeler ve çatışmalar yaşanmaktadır. Bu sorunun yol açtığı “küreselleşme ve Avrupalılaşma” konusu kitapta ayrıntılı ve doyurucu olarak tartışılmaktadır. Küreselleşme ile Avrupa medeniyeti arasındaki en önemli çatışma alanını neoliberal politikalarla büyük hasar alan refah devleti politikaları oluşturmaktadır. Bu bağlamda kitapta sürdürülen ilginç ve ufuk açıcı tartışmada “sosyal diyalog” ve “sosyal fonlar” gibi uygulama araçlarına yer verilmiştir.
Küreselleşmenin tabanını oluşturan neoliberal ekonomi politiğin üretimi parçalaması ve en alt girdi ünitesine kadar üretimi çevreye yayması ve üretim üniteleri arasında olduğu kadar, ondan da daha şiddetli biçimde emekçiler arasında şiddetli rekabet yaratması küreselleşmenin sosyal etkilerinin incelendiği alanı oluşturmaktadır. Küreselleşme ile dünya zenginliği belirli bir oranda yükselirken, aynı anda çevre ekonomilerde daha yoğun olmak üzere, tüm ekonomilerde giderek yaygınlaşan ve derinleşen yoksulluk çok ciddi tartışma alanını oluşturmaktadır. İş güvencesinin askıya alındığı, parça başına ücret vb gibi uygulamalarla emeğin şiddetle baskılandığı ve sendikal dokuların eritildiği küreselleşme ortamında, bilim ortamında yoksulluk sorununun temeline inilmeden, salt “mutlak yoksulluk” ya da “göreli yoksulluk” gibi tanımlamalarla tartışılması etik anlayışla çeliştiği kadar, sorunu çözmeye de hizmet etmemektedir.
Küreselleşme tüm yerküreye dayatılırken, bir yandan çeşitli ülkeler için ekonomik fırsatlar yarattığı söylemi ile ekonomik, diğer yandan da özgürlüklere en geniş zemini yarattığı gibi siyasal sloganlarla bezenmiştir. Ancak, devamlı krizler, emek cephesinin çökmesi, yoksulluğun yaygınlaşması ve küresel adaletin sarsılması gibi ekonomik ve sosyal krizler, kapitalizm küreselleşirken dünya ahvalinin de belirsizliğe sürüklendiğini açıkça gözlerimizin önüne sermektedir.
Küreselleşme gibi ekonomik, sosyal ve siyasal sloganlarla kafa karıştırıcı propagandalarla yeryüzüne dayatılan böylesine fevkalade karmaşık bir oluşumun okuyucuyu sıkmadan, anlaşılabilir halde kamuoyuna sunumu önemli bir başarıdır. Profesör Meryem Koray’ın Kapitalizm Küreselleşirken Dünya Ahvali başlıklı kitabı uzun bir tatilde zevkle okunabilecek ve yararlanılacak önemli bir kaynaktır.
Değerli okuyucularıma huzurlu bir dinlenme ve Bayram ortamı diliyorum!
Evrensel'i Takip Et