15 Eylül 2011 11:23

Akademi

Akademi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

12 Eylül’den sonra kurulan YÖK sayesinde zaten tüm birimleri devlet tarafından kontrol edilebilir hale gelen bilim dünyamızın görece bağımsız kuruluşlarından biri olan Türkiye Bilimler Akademisi son çıkarılan düzenlemeyle artık iyiden iyiye devletin değil hükümetin kontrol alanına sokulmaya çalışılıyor.
Bizde adettir. Para kazanabilirsin, çok zengin olabilirsin, hatta iktidar olman yetmez dünya lideri bile olabilirsin ancak bazı saygın alanlarda, örneğin bilim dünyasında, saygınlık kazanmak için bunlar yetmez; yapabileceğin tek şey bazen eşi dostu devreye sokarak, bazen yüklü paralar yatırarak, bazen de devlet gücünü çaktırmadan kullanarak, ama çoğunlukla devletlilerle, sermaye ile yakın olmaya çalışan yöneticilerin daveti ile “Fahri Doktora” unvanı kapmaya çalışırsın.  
Oysa fahri olmayan doktorayı almak çoğunlukla zorluklar içeren engebeli bir yoldur. Sonrasında, bilim dünyasında kabul edilebilir çalışmalar yapıp bilim dünyasına sunduğun yayınların gerçekten iyi olduğunu 3 veya 5 kişilik uzman topluluğu önünde ispatlamaya çalışır ve doçent olursun. Sonra zaten bir üniversitede isen 5 sene beklemek ve 5 sene içerisinde üç, dört yayın daha yapman profesör olman için yeterlidir.
Bu unvanı almanın başka yolu var mıdır? Bilmiyorum. Ama sanırım fahri doktora unvanı verip cübbe giydirmek bazı heveslilere yetmemektedir. Bunun yerine “Fahri Profesörlük” unvanı  verilmelidir. Hatta bu iş için ya torba yasaya “Fahri Profesörlük”  maddesi eklenebilir, ya da Kanun Hükmünde Kararname çıkartılabilir.
Ama zaman gelir bu da yetmez. O zaman Bilimler Akademisi, Yüksek Bilim Bilmemnesi gibi bir şeyler kurup, buralardan statü kazanma yoluna gidilmelidir. Dünyada ciddi örnekleri olduğu gibi, para karşılığı üye kabul eden ticarileri de vardır ki bu ücretli olanların üyesi olmanın bilim dünyasında kıymeti harbiyesi yoktur.
Bizim Bilimler Akademisi dünyanın saygın kuruluşlarından biridir ve buraya üye olmak için gereken şartlar ciddi bilimsel şartlardır. Bu tip saygın kuruluşlara üye adayı olmanın yolu genellikle o kurulun en az 2 üyesinin önerisi ile mümkündür ve ne büyük hatadır ki (?) bizim Akademi bugüne kadar üye kaydı yaparken sadece bu bilimsel yetkinlik kuralını temel almıştır.
Oysa devletlinin ilkesi sabittir; “Parayı veren düdüğü çalar”. Mademki bu Akademiyi devlet kurmuştur, parasını devlet vermektedir, ve devlette kendisidir, kendi pozisyonu şimdilik yetmese bile en azından sevip, gözlerinden öptüğü diğerlerinin bu kurula üye olabilmeleri gerekmektedir. Kendi üyelikleri için de “Fahri” kelimesinin de “Unvan” tanımının önünde Kararnamenin içerisine sokuşturulması gerekmektedir. Bu da biraz zaman alacaktır.
Devletsiz bilim insanlarının yapacağı iş, devletlinin düdük çalamayacağı yeni bir Akademi kurmaktır.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa