15 Eylül 2011 12:54

Filistin sorununun önemini istismar etmek!

Filistin sorununun önemini istismar etmek!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Erdoğan’ın Mısır, Tunus, Libya’yı kapsayan gezisi, beklendiği gibi bir “propaganda gezisi” olarak sürüyor.
Başbakan Filistin merkezli olarak konuşuyor ve Filistin üstünden İsrail’e vuruyor, ama aynı zamanda da tüm İslam ülkelerine seslenerek, bir “İslam birliği” propagandası yürütüyor.
Sana, Doha, Gazze, Kahire, Riyad, Bingazi, ... ve İstanbul’u kalbi aynı atan, duyguları ortak kentler olarak kodlayan Başbakan (daha doğrusu konuşma metninin yazarları), ortak duygu ve gelecek birliği vurgusu yapıyor. Ama Başbakan Erdoğan’ın en önemli vurgusu; “Otadoğu’daki çatışmaların temelinde Filistin sorununun bulunduğu” üstüne. Yani Filistin sorunu çözülse, Ortadoğu’daki ve İslam dünyasındaki sorunlar teferruattan ibaret kalacak!
Tabi o böyle “Filistin ah Filistin!” deyince basını, aydını, kamuoyu tartışmasız; “Erdoğan doğru söylüyor” diyor. Ve böylece bundan sonra söylediklerini tartışmasız hale getiriyor.
Peki, gerçek böyle midir?
Gerçekten de “Filistin sorunu, Ortadoğu’daki çatışmaların temeli mi”dir?
Belki bu saptama 20. yüzyılın ikinci yarısı için geçerlidir. Ama son çeyrek yüzyıldır, bu saptama artık eskiye dairdir. (*) Ve Ortadoğu, emperyalistlerin Yeni Dünya Düzeni içinde Filistin sorunu öteki sorunlardan biridir; ama önemli bir sorudur. Bu Arap dünyası için de böyledir. Belki Suriye, Ürdün, Mısır, Lübnan gibi İsrail’le sınırı olan ülkeler için Filistin sorunu önemlidir ama Fas’tan Pakistan’a kadar geniş Ortadoğu için temel sorun Filistin değil; emperyalizmin bu dünyaya vermek istediği düzen, dolayısıyla bölgenin enerji kaynaklarının yağmalanması ve dünya hegemonyası için stratejik önemidir.
Konuşan Türkiye’nin başbakanı ise, “Bugün Ortadoğu’daki çatışmaların temelindeki en önemli sorun Kürt sorunudur” demesi daha doğru olurdu. Çünkü Ortadoğu’da Kürtler hem nüfus olarak, hem taleplerinin canlılığı olarak hem de mücadele potansiyeli olarak (İran, Suriye, Irak ve Türkiye gibi bölgenin en büyük ve önemli ülkelerini doğrudan ilgilendiren bir sorun olarak) elbette Filistin sorunundan çok daha önemli, bölgedeki gelişmeleri etkileyen hale gelmiş bir sorundur. Koca Türkiye’nin yıllardır en önemli sorunu olması bile Kürt sorununu bölgedeki sorunların en başına oturtmaya yeterdir.
Peki başbakan bunu bilmez mi?
Elbette bilmektedir. Ama birincisi; Filistin sorunu gibi, pek bir maliyeti olmadan Arap dünyasında çok prim yapan bir sorunu kullanmayı kârlı bulmaktadır. Ve böylece, hedefe koyduğu İsrail’i daha kolay suçlarken, özenle koruduğu ABD’yi de gözlerden saklayabilmektedir. Bu, Filistin sorunu istismarcılığıdır ve Filistin davasına gerçek bir yardım anlamına gelmemektedir. İkincisi ve daha önemlisi ise Kürt sorunundan söz ettiğinde aslında, özgürlükler, demokrasi, halkların isteklerinin yöneticilerin dikkate almasının gereği ve rejimlerin meşruiyetlerinin temelinin bu olduğuna dair söylemin tümüyle inandırıcılığını yitireceği kaygısıdır.
Kahire’deki konuşmasında Başbakan Erdoğan, “Daha fazla özgürlük, demokrasi, insan hakları hepimizin ortak şiarı olmalı. Halklarımızın geleceğe ümitle bakmayı hak etmediğini kimse iddia edemez. Halklarımızın meşru taleplerini mutlaka ama mutlaka meşru yollarla ve meşru yöntemlerle karşılamaya mecburuz. Meşru talepleri gayrimeşru yöntemlerle, güç kullanarak bastırmaya çalışanlar, bugün değilse yarın büyük bir yanılgı içinde olduklarını anlayacaklardır” diyor.
Peki bu konuşmayı Türkiye’ye gelen bir başka ülkenin başbakanı yapsa; bundan en çok kim alınır dersiniz?
Herhalde bugün ülkeyi yönetenler alınır!
Çünkü Arap dünyasının yönetimleri için belki yüzde yüz haklı olan bu tespitler; önemli ölçüde Türkiye’yi yönetenler için de geçerlidir. Çünkü dünün Filistinlileri artık bugünün Kürtleridir!
Bu gerçek teslim edilmeden de Filistinliler ya da bölge halklarının “soyut hakları” için yanıp yakılan konuşmaların samimiyeti tartışılacağı gibi, tarihsel bakımdan da bir anlamı yoktur.
Ve dün basına da yansıyan, PKK Avrupa temsilcileri ile MİT’in en üst düzey adamları arasında yapılan, “Oslo’daki 5. görüşme”den internet sitelerine yansıyanlar da Kürt sorununun bölgenin en önemli sorunu olduğunu göstermektedir. Üstelik bu görüşmelerin Başbakanın bilgisi dahilinde olduğu da anlaşılmaktadır. Ancak Başbakan Erdoğan’ın bu devasa sorunu atlayıp, Filistin üstüne atıp tutması tamamen politik ve ideolojik nedenlerledir.
(*) Burada,”Filistin sorunu mu daha önemli yoksa Kürt sorunu mu?” tartışması yapmak istemiyoruz. Ama “Filistin sorunu bölgedeki çatışmaların temelidir” diyenler bölgenin büyük sorunlarının üstünü örtüp, Filistin sorununu öne çıkararak, Kürt sorununu sıradanlaştırdığı, emperyalist planları gizlemeyi amaçladığı için “Filistin sorunu artık çeyrek yüzyıl önceki kadar önemli değildir” diyoruz. Bugün Erdoğan’ın İsrail’i böyle itip kakarken batılı emperyalistlerin görmezden gelmesi ya da el altından destek vermelerinin nedeni de Filistin-İsrail çatışmasının onlar için de eski önemini kaybetmiş olmasıdır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa