Halka açıklandı!

Devletle PKK arasındaki gizli görüşmelerin ses kayıtları İnternet sitelerine düştü. Uzun süredir bu tür görüşmelerin varlığı biliniyor, ancak içerikleri konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşılamıyordu. Diğer taraftan, politik arenada bu konu söz konusu olduğunda, bu konu; hükümetinden muhalefetine diğerine karşı kullanılacak “verimli bir malzeme” olarak görülüyordu. Böylece görüşmelerin varlığı açıkça kanıtlandığı gibi, içeriği konusunda da tüm kamuoyu ayrıntılı bir biçimde bilgi sahibi oldu.
Hatırlanacağı gibi Kürt sorununun kardeşçe ve demokrasi içerisinde barışçıl bir yöntemle çözülmesini isteyen güçler tarafların görüşmesini, bu görüşmelerin kamuoyuna açıklanmasını talep ediyorlardı. Şimdi bu talep gerçekleşti. Ama talebin gerçekleşmesi bütünüyle başka bir yoldan oldu! Ülke kamuoyuna çok tanıdık gelen “ortam dinlemeleri” bu kez bu konuda gündeme geldi ve Türkler ve Kürtler gelişmelerin içeriği konusunda farklı bir yoldan bilgi edinmiş oldular.
Şimdi tespit edilmesi gereken şu, bu görüşmelerle birlikte ortaya Kürt sorunu üzerine genel bir tablo çıkmaktadır. Bu tablonun yüzde 90’ı zaten çizilmiş durumdaydı. Şimdi eklenen birkaç fırça darbesi ile varolan belirsizliklerde ortadan kalkmış oldu. Böylece sorunun çözümü konusunda Kürtlerin talepleri ile hükümetin pozisyonu hakkında ilk elden net bir bilgiye sahip olduk. Zaten politik olarak bunlar biliniyordu. Örneğin kürtlerin anadilde eğitim talebine hükümetin verdiği yanıt hayırdır. Genel olarak ifade edecek olursak, AKP Hükümeti “sorunun çözülmesini” istemekte, ancak bu “çözümün” kendi ortaya koyduğu platform temelinde olmasını istemektedir! Bu ise zaten çözümsüzlük anlamına gelmektedir.
Bu çözümsüzlük aynı zamanda bugün devam edip giden askeri operasyonların neden devam ettiğini de yanıtlamaktadır. Çünkü AKP Hükümetinin Kürt sorununu eşitlik ve demokrasi içerisinde çözmek gibi bir tutumu bulunmamaktadır. Hükümet PKK’yı askeri olarak “yenerek” onlara kendi çözümünü kabul ettireceğini hesaplamaktadır. Burjuva diplomasisinin iki yüzlü tavrı burada da kendisini göstermektedir. “Diplomatlar konuşacak, ama uçaklar havalanacak.” Bu görüşüp anlaşma değil, teslim alıp boyun eğdirme taktiğidir. Ama bunun olmayacağını, olamayacağını ülkenin bütün bir tarihi kanıtlamaktadır.
Burada önemle belirtilmesi gereken diğer bir yan ise şudur: görüşmelerin açığa çıkması olumlu olmuştur. Böylece ortalama Türk ve Kürt bu sorunun görüşülmekte olduğunu öğrenmişler, bu durum, şoven, milliyetçi duyguların törpülenmesi yönünde bir rol oynamıştır. Bugün savaşta olsa, operasyonlarda devam etse, bu sorun bir çözüme kavuşacaktır. Bu gerçek tüm çıplaklığı ile açığa çıkmıştır. Bu şu nedenle önemlidir: gericilik Türk halkı arasında milliyetçi, şovenist duyguları yaygınlaştırmaya çalışmaktadır. Şimdi bunun gericiliğin ileri sürdüğü temelde bir gerçekliğinin olamayacağı –ortada ülkeyi bölmek isteyen bir hareket yok- ortaya çıkmıştır. Görüşmenin açığa çıkması, halkların daha olgun bir tutuma sahip olmasına hizmet edecektir.
Kürtler eşitlik ve özgürlük temelinde kardeşçe ortak bir yaşam istemektedirler. Bunu gerçekleşmesinin önündeki engel devletin ve hükümetin gerici, şoven tutumudur. Bu engel ancak mücadelenin Türklerin ve Kürtlerin daha geniş kesimlerine yayılması ile aşılabilir ve sorun doğru temelde bir çözüme kavuşabilir. Çözüm Kandil’e saldırıda, kurşunda, bombada, cezaevlerinde, şiddette ve asimilasyonda değil, demokraside, barışta ve eşit ve ortak yaşamdadır. Görüşmelere rağmen çatışmaların sürmesinin nedeni de devletin ve hükümetin bu noktadan çok uzak olmasıdır. Ama dün her şeyi inkar edenler bugün nasıl görüşme masasına oturup “Şu haklarınız var ama şunlar olamaz” diyorlarsa, yarın da teslim bayrağını çekmek, tüm hakları teslim etmek zorunda kalacaklardır. Bundan kimsenin kuşkusu olması.