Gidişat postliberalizm mi? (6)
Fotoğraf: Envato
Konuya ilişkin son yazımda, neoliberalizmin uygulamaya ilişkin en belirgin özelliklerinin kısaca ele alınması gerektiğini belirtmiştim. Şimdi bunlara bakalım.
Bu uygulamalardan birincisi, ekonominin işleyişi açısından piyasanın hakim bir role sahip olması ya da piyasa kuralıdır. Bu çerçevede, kaynak dağılımında ve ekonomide etkinliğin sağlanmasının tek çıkar yolu, piyasa başarısızlıklarını ortaya çıkaran yani söz konusu başarısızlıkların temel nedeni olan devlet müdahalesinin engellenerek ve ortadan kaldırılarak, hür teşebbüsün ya da özel teşebbüse yol verilmesi ve 'serbest rekabet' koşullarının yaratılmasıdır.
İkincisi, toplumsal hizmetlerin yerine getirilmesine ilişkin harcamalarının en aza indirilmesidir. Eğitimden, sağlığa, fakirlere ve işsizlere sağlanan toplumsal yardımlardan, köprü, yol, vb. gibi yatırımlara yönelik harcamaların kısılması, ekonomide devletin rolünün azaltılması düşüncesi temelinde yok edilmesi gereken girişimlerdir. Ancak, tam da bu noktada, ilginç ve dolayısıyla da, çelişkili olan bir uygulama, devletin özel sektöre yönelik olarak sağlayacağı yardımlar ve vergi kolaylıklarına karşı durulmamasıdır.
Üçüncüsü, devletin, özel sektör kârlarını azaltmaya yönelik her türlü düzenleme girişimlerini bertaraf etmek ya da hiç değilse azaltmaktır. Buna çevre, iş güvenliği de dahildir.
Dördüncüsü, devlet eliyle girişilen özelleştirme girişimleridir. İktisadi etkinliğin sağlanması düşüncesine dayanarak, devlete ait her türlü işletmenin, bankaların, yolların, köprülerin, elektrik santrallerinin vb. yerli ve/veya özel sektör yatırımcılarına satılması gerekmektedir. Buna dayanarak, kamu yararı göz ardı edilerek devlete ait iktisadî servetin birkaç kişinin elinde yoğunlaşması sağlanmakta ve dahası söz konusu faaliyetlerden yaralanarak ihtiyaçlarını gidermek isteyenlerin daha fazla bedel ödenmesi gündeme gelmektedir.
Beşincisi, toplum kavramının literatürden çıkarılmasıdır. Sorumluluk, bireysel sorumluluğa indirgenmekte, işçi ve toplumun kapitalist olmayan kesimlerinin her türlü temel ihtiyaçlarını karşılaması konusunda en hafif tabirle başlarının çaresine bakmaları istenmekte, doğabilecek her türlü çözümsüzlüğün söz konusu kesimlerin aylaklığı temelinde açıklanması kolaycılığına kaçılmaktadır.
Bunların dışında, neoliberal söylemlerin hedef aldığı hususlardan bir tanesi de sosyalizmdir ve dünya uygarlığını felakete götüreceğine inandıkları bu düşünceye yani sosyalizme karşı savaş verilmesi kaçınılmazdır ve verilmelidir. Ortaya çıkan sosyalizm karşıtlığından hareketle uzlaşmacı liberal düşünceye ve uygulamalara da karşı çıkılmalıdır. Buna neden olarak da, sosyalist düşünce yapısının, uzlaşmacı liberal düşüncenin temel dayanak noktalarından bir tanesi olduğuna olan inançtır.
Selam ola.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00