30 Ekim 2011 16:09

Önce cezalandır sonra yargıla

Önce cezalandır sonra yargıla

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kürt sorununun çözümü konusunda hükümetin girdiği yolun “çıkar yol olmadığı” daha açık biçimde görülür olduğu ölçüde özel görevli savcılıklar “KCK operasyonları”nın kapsamını genişletiyorlar. BDP’nin il ve ilçe yöneticileri, BDP’li yerel yöneticiler, Kürt sorununun barışçıl yollardan çözümünü savunan aydınlar, demokratlar, kültür insanları bu operasyonların hedefi olmaya devam ediyorlar.  
Başbakan 20 Ekimdeki “basına ayar” toplantısının arkasından 22 Ekim günkü Evrensel’de çıkan başyazı; “Barış, Kürt sorununun demokratik çözümü, Kürtler ve Türklerin kardeşliği mi? Bunları, artık sorunun barışçıl çözümünü savunanları suçlamak; ‘Bu barışı savunuyor’, ‘Bu Kürtler ve Türklerin kardeş olduğunu söylüyor; demek ki bölücü, terör örgütünün uzantısı” demek için kullanacaklar! ‘O sözcükler yasak artık’ denecek!
Son ayardan sonra gidişat iyice bu yöndedir.” cümleleriyle bitiyordu.
Önce BDP’nin Anayasa çalışmaları komisyonu üyesi Profesör Büşra Ersanlı, arkasından da hem gazetemizin yazarı hem de
Türkiye Yayıncılar Birliği Yayımlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Yazar Ragıp Zarakolu’nun gözaltına alındığı duyuldu.
Her iki aydının da henüz neyle suçlandığı bilinmiyor ama “KCK kapsamında yapılan operasyonlar” çerçevesinde gözaltına alındıkları belirtiliyor.
Dün gazetemizde bu gelişme, “Sıra barışın kalemlerine geldi” diye verildi. Çünkü KCK operasyonları “dalga dalga” her adımda biraz daha geniş bir çevreyi kapsayarak ilerletilen, moda deyimiyle “ucu açık” operasyonlardan. Böylece de bu operasyonların ne zaman başladığı, ne zaman biteceği ve ne kadar kişiyi kapsadığı da belli değil. Amaç da toplumun; Kürt sorununun barışçıl çözümünde ısrar ederek, KCK’li ya da değil, hükümetin sorunu şiddetle çözümüne karşı çıkan kesimlerini baskı altına almaktır. Böylece “siyasetin gerektirdiği ihtiyaca” göre, “barış”, özgürlük” ve demokrasi isteyen, Kürt sorununun bu çerçevede çözülmesini savunan herkesi bu kapsama sokabilecek bir mantıkla hareket ediyor savcılık ve arkasındaki siyasi irade.
Bu kapsamada gözaltına alınan, tutuklanan kişilere yönelik suçlama ise “KCK üyesi olmak”, “terör örgütüne yardımcı olmak” gibi oldukça ağır bir suçlamalardır ama bu suçlama için hiçbir geçerli belgeye dayanmadan savcılar; BDP gibi legal bir siyasi partinin üyelerini, belediye yöneticilerini, milletvekillerini, hatta BDP’li de olmayan aydınları yazarları, gazetecileri suçlayabilmektedir.
Ve bu kapsamda yürütülen soruşturmalar da; “Önce tutukla, sonra aylarca cezaevinde kalsın, operasyonlar operasyonlara eklensin, bir ‘kanıt’ bulunursa ne ala, bulunmazsa da zaten verilebilecek ceza kadar yatırılmış olur” mantığı ile yürütülüyor.
AKP Hükümeti’nin arkasında olduğu bu hukuk anlayışı, 1950’li 60’lı yıllarda kendine “hür dünya”, “demokrasi dünyası” diyen batı emperyalizminin hürriyet ve demokrasi isteyen yarı sömürgelerin ve sömürge ülkelerin halklarını, aydınlarını, demokratlarını, barış savaşçılarını, “Moskova’nın ajanları”, “demokrasi düşmanları” olarak ilan edip katletmeleri, cezaevlerine doldurmaları gibi AKP Hükümeti de bir yandan kendisini demokrasi ve özgürlüklerin savunucusu olarak ilan ederken, özgürlük ve demokrasi isteyen, barış ve kardeşlik isteyenleri “bölücü”, “terörist”, “teröristlerin uzantısı”, “terörizmin destekçisi”, .... olarak suçlamaktadır.
Demokrasiden az çok söz edilen bir ülkede böyle, “önce cezalandır sonra yargıla” biçiminde bir hukuk, böyle bir adalet mantığı olabilir mi?​” derseniz, yanıtı çok açık olan bu soru artık pek sorulmuyor bu ülkede.
Çünkü bu soruyu sormak artık az çok bir demokrasi düşüncesi olan insanlara çok safça, geliyor.
Çünkü “özel görevli savcılıkların ve mahkemelerin” özel görevinin böyle kaygı duymamaları olduğu herkes tarafından görülmüş bulunuyor.
“Böyle nereye” mi?
Kendi başına bırakılırsa; herhalde çözümsüzlüğe, kardeşlik bağlarının yenilenemeyecek biçimde kopmasına, şiddet ve savaşın batağına!
Ama Türkiye’nin halkları, aydınları, demokratları, barış ve kardeşlikte ısrar edecek demokrasi güçleri bu gidişata izin vermeyecektir.
KCK tutuklamalarının genişlemesi, çatışma unsurlarının artması, bu görevin önemini daha da artırmaktadır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa