Ne strateji, ne de yöntem yeni
Hükümet ve onu destekleyen bazı çevreler bir süredir devletin Kürt Sorunu’nda yeni bir strateji izlediğini savunuyorlar. Bu “yeni stratejinin” detayları çeşitli yönleri ile basın ve TV’lerde tartışılıyor. Yeni olduğu söylenen bu stratejinin ana unsurlarına bakıldığında, aslında ortada yeni bir şeyin olmadığı rahatça görülebiliyor. Ancak yenilenen devlet-ordu-hükümet ilişkileri ve bu gücün toplumsal ayağı olma rolündeki bazı dini cemaatlerin ve satın alınmış medya gücünün ortak, birleşmiş etkileri ile, bu kez Kürt Sorunu’nun üstesinden gelinebileceği gibi bir hava estiriliyor.
“Yeni” olduğu söylenen bu strateji hangi temeller üzerinde yükseliyor? Taraf Gazetesinden Emre Uslu’nun aktardığına göre, ilk olarak “alan hakimiyeti”ni sağlamak üzere, Kürt hareketi KCK ve BDP üzerinden siyasi olarak, PKK üzerinden ise askeri olarak yıpratılacaktır” Böylece “PKK yok edilemese de beli kırılabilir, silah bıraktırılmak üzere görüşülebilir ve sağlıklı siyaset koşulları doğabilir”. “Yeni stratejinin” özü bu. Son PKK ve KCK operasyonları, Ersanlı ve Zarakolu gibi aydınların tutuklanması bu stratejinin uygulandığını açıkça gösteriyor.
Burada yeni olan ne var? PKK operasyonları yıllardır devam ediyor. Kürt siyasetçileri ve namuslu aydınlar üzerindeki baskılar ise zaten biliniyor. Meclis’ten atmalar, cezaevlerine tıkmalar, çeşitli bahanelerle tutuklamalar vb. Eski politikaların yeni bir versiyonu ile karşılaştığımız görülüyor. Ancak bu kez sahneye koyan AKP Hükümeti’dir. Peki ama AKP Hükümeti bu gerici politikayı uygulamaya koyarken neye güveniyor? Devleti ve orduyu yani sivil ve asker üst bürokrasiyi bütünüyle kontrol ettiğine, dini etkin bir biçimde kullanabileceğine, uluslararası konjonktürün, bölgedeki durumun, bölgeye yönelik özellikle ABD ile varolan ilişkilerin AKP Hükümeti’ne yeni imkanlar tanıdığına güveniyor.
AKP ile devlet-ordu ilişkilerinin yeni bir “senteze” gittiği açıkça görülmektedir. Ancak gerek uygulanan politikalara, gerekse de ilişkilerin içeriğine bakıldığında bu “sentezin”, eski politikaların yeni bir gerici temel üzerinde inşasından başka bir şey olmadığı görülmektedir. Yani politikalar düzeyinde baktığımızda geleneksel devlet yapısı ile AKP Hükümeti’nin tam bir uyuşma içerisine girdiğini görmekteyiz. Başka bir biçimde ifade edersek, Kürt Sorunu’nda uyuşulan yer şimdiye kadar “çıkmaz sokak” olmuş yerdir. Bu gerici, faşist politikaların başarı şansı yoktur ve bugüne kadar da böyle başarılı olunduğu görülmemiştir.
Kürt Sorunu gibi ulusal sorunlarda “askeri başarı” şansı bulunmamaktadır. Askeri olarak darbe vurmak, etkinlik alanını sınırlamak olanaklıdır, ancak soruna kaynaklık eden geniş maddi zemin ulusal kurtuluş ve mücadele için gerekli imkanı ve olanağı ulusal hareketlere vermektedir. Kürt Ulusal Hareketi’nin kitle desteği ve eylemi açısından hiç bir sıkıntısının olmadığı ise çok iyi biliniyor. KCK ve BDP operasyonları ile Kürt siyaseti örgütsüz ve yönetimsiz bırakılmak istenmektedir. Bu durum açıkça “siyasetle müzakere” söyleminin adi bir demagoji olduğunu ortaya koymaktadır.
AKP Hükümeti Kürt Ulusal Hareketi’ni temsil eden politikacıları tutuklayarak nereye varmak istemektedir? Hükümet herhalde kendi dümen suyundan gidecek Kürt politikacılara yer açmak istemektedir. Anlaşıldığı kadarıyla işin “siyasetle müzakere” bölümü bu türden politikacılarla yapılacaktır. Ama Kürt Ulusal Hareketi’nin politik, moral değerlerini, mücadele geleneklerini yansıtmayan politikacıların Kürtler üzerinde ne etkisi olabilir? Böyle bir etkinin olamayacağını deneyler zaten yeterince ortaya koyuyor.
Bütün bunların toplam sonucu AKP Hükümeti’nin cumhuriyet tarihinden bu yana devam eden çözümsüzlük batağına saplandığıdır. Ama şu gerçekte ortadadır: Kürtler bu çözümsüzlük politikalarını yara yara bugünlere geldiler. Hükümetin izlediği bu “yeni stratejinin” de Kürtlerin mücadelelerini, bu mücadelenin dile getirdiği taleplerin elde edilmesini önleyemeyeceği bir kez daha görülecektir. Üstelik bu kez halklar arasında ortaya çıkan deprem dayanışmasının insani, vicdani ve politik bir dayanışa olarak gelişmesinin zemini çok daha fazladır. Bitirirken kısacası şu söylenebilir, “yeni strateji” yeni bir başarısızlığın adı olacaktır.
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et