06 Kasım 2011 10:54

N. Ç ve hukuk…

N. Ç ve hukuk…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Artık bilmeyen yok. Adını da kaybederek N. Ç olarak anılan 13 yaşındaki kızımızı tanımayan kalmadı. Gıyabında tabii. Yoksa ne N. Ç’yi N. Ç olarak bilen var.. Ne de kimsede onun yüzüne utanmadan bakacak hal kaldı.
Bir tek hakimler konuşuyor hâlâ. Kararlarıyla konuştukları yetmiyormuş gibi.. Hâlâ yukarıdan yukarıdan konuşuyorlar! Kararlarıyla konuşurlarmış.. Öyle diyorlar! Kararlarıyla!
Karara bakın siz!
Hem Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hem de onun kararını onayan Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin başkanları konuşuyorlar. Kararlarıyla konuştukları yetmemiş gibi, bu kez medyaya konuşuyorlar.
Yeter artık. Bari susun! Zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışmayın. Başınızı önünüze inin ve konuşmayın. Suç ya da kabahat.. Hangisi beğenirseniz, “işledik bir defa” deyip sesinizi çıkarmayın artık. Konuştukça batıyorsunuz!
“Vurun cübbeliye!” imiş! Beyler bilirlermiş, hukuktan ancak onlar anlarlarmış.. “Cahillerin konuştuğu yerde alimler susar”mış! “Ağzı olan konuşuyor, ancak bilgisi olanlar konuşmuyor, konuşturulmuyor”muş.. “Tam bir medya anarşisi”miş...
Oldu bir defa, “şeytana uyduk”, bir tersliktir yaptık, cinsiyetçiliğin kurbanı olduk falan diyeceklerine.. Kararı verenler ve onları savunarak konuşanlar.. Memleketin hakimleriyle savcıları yani.. hâlâ zeytinyağı gibi üste çıkma peşindeler. Hâlâ tepeden tepeden laflar ediyorlar. Medya tam da kırk yılın başında doğru bir iş yapmış, haksızlığın böylesi karşısında sessiz kalmamışken, başka zaman değil ama şimdi “anarşist” ilan ediliveriyor.
“Suriye’de gemiler Lazkiye’yi bombaladılar” yalan haberini verdiğinde medyadan iyisi yoktu! Kendi halkına Esad’tan hiç de farklı davranmayan Başbakan çıkıp Esad’a “halkına zulmeden abad olmaz” dediğinde onu öven medya “kışkırtıcı” değildi. Kanun hükmünde kararnameyle esnek çalışma kapsamında yerleşik hale getirilen “işe göre ücret” ilkesini “eşit işe eşit ücret” olarak övgüyle karşılayan medyada sorun yoktu. Birbirleriyle savaşa sürülmüş Türk gençleri öldüğünde “şehit” Kürt gençleri öldüğünde “etkisiz hale getirildiler” diye yazan medya görevini yapıyordu! Yalakalık almış yürümüşken hiç sorun yoktu. Ama zülfüyare dokunulduğunda medya “anarşist” oldu!
N. Ç Davası’nda oysa üste çıkmaya çalışacak hali kalmış mı “biz anlarız”, “biz biliriz”, “alimiz” diyen hukukçu zevatın? Hâlâ “kararlarımızla konuşuruz” diyecek halleri mi var? Susmak da erdemdir oysa.
13 yaşında, ilköğretim çağında bir küçük kız N. Ç. Nasıl olduğu hiç önemli olmadan, aralarında kentin “ileri gelenleri” de olan 26 herifin saldırısına ve zulmüne uğruyor. Uzun süre oturamıyor bile. Ameliyat üstüne ameliyat geçiriyor. Travmalar tabii. Yıllar boyu tedavi görüyor. Sadece o değil.. N. Ç’yi tedavi eden psikiyatristin bile ruhsal durumu bozuluyor, başka bir meslektaşından tedavi alıyor. Ve hâlâ konuşuluyor! “Sanıklara kanunlar çerçevesinde ceza verdik”miş! Haydi canım sizde!
Biliniyor, kanunlar da kanun değil. Cinsiyetçi.. Irkçı.. Şoven.. Mülkiyetçi, yani emek düşmanı. Eşitlik fikri hak getire. Demokrasiyle ilişkisiz. Amuduyla götüreni korur örneğin, açlmıktan ekmek çalana gaspçılıktan on yıllarca cezayı reva görür. Ya da birisi konuşur baş tacı edilir, başkası konuştuğunda “Terörle Mücadele Kanunu”na göre yargılanır. Biri bir cezayı yarısından azıyla “çeker”, “TMK”ya göre “cezalandırılan” beriki dörtte üçünü. Erkeksen hep haklısın, kadınsan, ölsen bile suçlu çıkarılırsın. Doğru bu kanunların baştan aşağı değişmesi gerekiyor. En azından tamamen demokratikleşmesi. Ama yasalar böyle diye 13 yaşındaki kıza saldıran 26 kişinin zulmü görmezden gelinecek değil! Hele N. Ç’ye “kendi rızasıyla” yaptığı yakıştırmasında bulunulurken bin defa düşünmek de yetmez, bu mantıksızlık aklın ucundan bile geçirilmeyecek.
Üstelik N. Ç tek değil. Kanunlarla birlikte hukuk ve hukuk zihniyeti böyle. Siirt’te çünkü, bir müdür yardımcısı, okuldaki odasında hem de, birçok kıza cinsel tacizde bulunuyor.. Olay açığa çıkınca emekli olup emekli maaşını almaya başlayan adamı mahkeme henüz bulmuş bile değil… Bunca ağırdan alınmaya bakılırsa, önemli değil, “kendi rızalarıyla” diye düşünülmüş olmalı.. Eee, kitapta da böyle ya!
Böyle kanun, böyle hakim, böyle hukuk.. Düşman başına!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa