21 Kasım 2011 09:46

10’un son bölge toplantısı

10’un son  bölge toplantısı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türk-İş’e bağlı 10 sendikanın oluşturduğu Sendikal Güç Birliği Platformunun sendika şube yöneticilerinin, işyerlerindeki sendika temsilcilerinin, işçilerin, hatta sendikaların üyesi olmayan işçilerin katılımına da açık gerçekleştirdiği bölgesel toplantıların sonuncusu İstanbul’da yapılacak.
Önceki toplantıları az çok izleyenler bilmektedir ki; bu toplantılarda en çok şikayet, toplantılardan ve bu toplantılarda yapılan tartışmalardan, hatta bu 10 sendikanın Türk-İş’in üst yönetimine karşı nasıl ve neden bir birlik oluşturma ihtiyacı duyduğundan, bırakalım işçi kitlelerinin, sendika şube yöneticilerinin bile doğru dürüst bilgisinin olmadığı biçimindedir.
Elbette bu şikayet çok haklıdır!
Çünkü bir “sendikal dönüşüm”, hele de Türk-İş gibi köklü bürokratik geleneğe sahip bir sendika merkezinin işçilerin evi haline getirilmesi, 10 sendika merkezinin yöneticilerin kendi başlarına başaracakları bir şey değildir. Tersine asıl olan işçi iradesinin bu bürokratik çarkı kırmasıdır. Bu yüzden de bu 10 sendika, yapmak istediklerini geniş işçi yığınlarına duyurmak, yapmak istediklerini işçiler ve sendikacılar arasında tartıştırmak, bu tartışmaların işçilerin bilinçlerinde bir ilerleme yaratacak kadar derinleştirmek için ne yapsalar azdır.
Son aylardaki gelişmeler ışığında bakıldığında; Sendikal Güç Birliğinin İstanbul toplantısı, bütün önceki toplantılardan çıkarılan derslerin ışığında organize edilen, Güç Birliğinden işçilerin beklentilerinin daha açık, hatta daha ileriden ifade edecekleri bir toplantı olacak görünmektedir. Çeşitli sendikal çevrelerin ve ileri işçi kesimlerinin, gazetemize de yansıyan (Önümüzdeki günlerde daha da yansıyacak olan) hazırlıkları dikkate alındığında, İstanbul toplantısı, Türk-İş’in Genel Kongresinde alınacak tutumu güçlendireceği gibi, bu kongrenin sonucu ne olursa olsun, sendikal harekette dönüşümün önemi ve sürdürülmesi bakımından da bir dayanak olacaktır.
Özellikle de merkezleri bu 10 sendikanın içinde açıkça yer almayan ya da Türk-İş merkez yönetimi etrafında kenetlendiği bilinen sendikaların kimi şubelerinin de Sendikal Güç Birliğinin İstanbul toplantısında yer alarak merkezlerine mesaj göndermeleri de son derece önemli olacaktır.
Aslında 10 sendika olarak ortaya çıkan; Tük-İş merkez yönetimine muhalefet eden, Türk-İş ve sendikal harekette mücadeleci sendikacılık doğrultusunda bir dönüşümü amaçlayan sendikaların sayısının gerçekte 10’dan çok fazla olduğu bilinmektedir. Ama bu sendikaların, Türk-İş yönetimi ve hükümetin gazabından çekindikleri için (*) açık tutum almaktan kaçındıkları belirtilmektedir. Çünkü bugün artık Türk-İş üst yönetiminin tümüyle hükümete ve patronlara teslim olmuş bir çizgi izlediği, mücadeleyi dün olduğu kadarıyla bile defterden sildiği, her sorunu masa başında pazarlıklarla çözen bir “sendikal anlayışa” (Bu tutuma sendikal anlayış değil “sendikal ihanet çizgisi” demek daha doğru) teslim olduğunu artık herkes bilmektedir.
Sermayenin ve hükümetin; kıdem tazminatı, 657 sayılı Yasa dahil, işçilerin ve kamu emekçilerinin her tür iş güvencesi kalıntısını kaldırmak, sağlık alanını tümüyle paralı hale getirmek için son hamlelerini yaptığı bir dönemde bile “Hükümete boyun eğmeyi” esas alan Türk-İş’in üst yönetimine açık destek vermek de öyle kolay değildir. Çünkü bugün gelinen yerde, hem işçilerin karşısına çıkıp hak almaktan, sendikal mücadeleden söz eden (Böyle konuşmak zorunda kalsa bile) bir sendikacının, Türk-İş yönetimine destek vereceğini söylemesi çok zordur. Çünkü Türk-İş yönetiminin yüzündeki maske düşmüş, onun hükümetçi, sermayeci tutumu herkes için gözler önüne serilmiştir. Bu yüzden de Türk-İş üst yönetimini desteklemeye hazırlanan sendika merkezlerine bağlı şubelerin açık tutum almaları hem meşrudur hem de en doğal haklarıdır. Tersine yüzü, bu kadar açık biçimde açığa çıkmış bir Türk-İş yönetimini şu ya da bu nedenle destekleyen merkezlerinin yanında yer almak, şube yöneticilerini de sendikal ihanet çizgisinin ortağı haline getirir.
İstanbul toplantısı bu konuda bir tutumun gelişeceği bir toplantı olacağa benzemektedir. Şubelerin ve delegelerin ihanetçi bir çizgiye savrulan sendika merkezlerini izlememesi gerektiğine, aksi halde “suç ortağı” durumuna düşeceklerine vurgu yapılması, bölge toplantıları maratonunun bu çağrıyla tamamlanması önemli olacaktır.

(*) Türk-İş üst yönetiminin; kimi sendikaları, yetki ve benzeri konularını dayanak yaparak hükümet üstünden baskı altına alırken kimi sendikaları da daha önce verdiği “borçları” geri istemekle tehdit ettiğine kadar haberler dolanmaktadır ortada.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa