Doktoramı yeni bitirmiş genç bir bilim insanı olarak akademik hayatımı sürdürüyordum. Amacım doktora çalışmalarım süresince öğrendiklerimi, ürettiklerimi genişletmek ve bilim okyanusuna bir damla olarak ilave etmek, insanlığın hizmetine sunmaktı. Tecildi, bakayaydı, kaçaktı derken yaşım da 30’lara yaklaştığından askerlik görevimi yapmaya karar verdim. Ya 16 ay yedek subay olacaktım ya da 8 ay er. Eş, dostun da yardımıyla 8 ay er olarak acemi askerliğime başladım. Soğuk aralık günlerinde en sevdiğim yer herkesin nefret ettiği “bulaşıkhane” idi. Acemilik sonrası eğitim onbaşısı ve ardından eğitim çavuşu olarak 8 ayı doldurdum ve terhis oldum. Bizim tabur tank piyade idi ama hızlandırılmış eğitimle jandarma yetiştiriyordu. Hayatında eline kalemden başka bir şey almamış ve gençlere bilimden başka bir şey öğretmeye alışık olmayan ben, diğer gençlere, oyun gibi, G3 söküp takmayı öğretiyor, “Her Türk asker doğar” uygun adımıyla bölüğün eğitim alanında takımı yürütüyor, tabur komutanının önünden geçerken seslerini yükseltmelerini emrediyordum. Takım, postallarını olanca gücüyle yere vuruyor, yer gök çavuşların “Sol.., sol.., sol, sağ, sol..” sesleriyle inliyordu. Bu komuttaki “Sol” ların fazla olması bazı yedek subayların zoruna gidiyordu ama komut böyleydi. Emperyalizme karşı savaşmak için kurulmuş bir ordunun geleneklerinden geliyor olmalıydı.
Ama bu arada, üniversitede oturduğum lojmanı boşaltmak ve bir eve taşınmak zorunda kalmıştım. Ev farklı bir yerde olduğundan çocukların okulu değişmişti. Bir yıllık aradan sonra çalışmalarım da bıraktığım yerde durmamış, bilim dünyası biraz daha ileriye gitmişti. Toparlanmam 2 yıl sürdü. Çevremde vatan, millet deyince mangalda kül bırakmayanlar askerlikten kurtulmanın hesaplarını yapıyor, bedelli, af, süre kısaltması haberlerinin hayallerini kuruyorlardı.
Şimdi durum biraz değişti. “Yurtta barış, dünyada barış” sloganının yerini “Dünyada söz sahibi(?)” olma sloganı aldı. Artık savaşlar toprakları korumaktan çok, başkalarının evine saldırmak şeklinde sürüyor. Dünyanın en güçlü ordusu olan ABD ordusunda “Her Amerikan asker doğar” diye bir slogan yok ve hiç olmadı. Onun yerine “Her ABD’li genç üniversite harcı ödeyebilmek için önce asker olmalı, oraya buraya saldırıp, özellikle Müslümanları katletmeli” diye bir durum var. Savaşlar artık insanların ve halkların çıkarları için değil, şirketlerin ve sermayenin çıkarları için yapılıyor. Emperyalist ordular, ortak çıkarları etrafında işbirliği yapan sermayenin emrinde, halkların doğal zenginliklerine el koymak için kirli savaşlar çıkartıyorlar.
Bu şartlarda her insanın “Ben kimseye saldırmak, benim gibi gençleri, halk çocuklarını öldürmek istemiyorum. Bu kirli paylaşımda rol almak istemiyorum.” deme hakkı olmalı.
Başta anneler ve her insan gençlerin bu hakkına sahip çıkmalı.
30 Kasım 2011
DİĞER YAZILARI
Hadi yine iyiyiz
6 Şubat 2025
Sorun modelde
30 Ocak 2025
Tan ile Bulu
23 Ocak 2025
İkinci çocuk
16 Ocak 2025
Pislik
9 Ocak 2025
Benim adamımdan hoca
2 Ocak 2025
Ne çabuk unutuyoruz
26 Aralık 2024
Yeter ulan
19 Aralık 2024
Esaaad
12 Aralık 2024
Zekai Çıngıllıoğlu
5 Aralık 2024
evrensel.net
BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Evrensel'i Takip Et