Ertuğrul Özkök dünkü yazısında nasıl Özalcı olduğunu anlatıyor. Özalcı olduğu günün kesin tarihini de veriyor. 5 Şubat 1985 Özkök’ün Özalcı olduğu gündür. O gün ne olmuştu? Bunun hikayesini de Özkök’ün yazısında buluyoruz. ”Ben duygusal bir insanım, o nedenle bir cümle ile Özalcı oldum” diyor Özkök. O cümle Özal’ın Cezayir ziyareti ve Cezayir’den Türkiye adına özür dilemesidir. Özrün nedeni ise Türkiye’nin Cezayir’in bağımsızlığına karşı BM’de çekimser oy kullanmasıydı. 1958’de yapılan oylamada DP Hükümeti çekimser oy kullanma kararı almıştı.
Özkök yazısının devamında Türkiye tarihinin karanlık sayfalarından örnekler vererek hangi siyasi geleneğin, hangi utanç verici olaydan dolayı özür dilemesi gerektiğinin bir dökümünü veriyor. Bunlardan uzun uzun söz etmenin bir gereği bulunmuyor. Ama çıkan genel sonuç şudur: Bugün AKP ve CHP’de temsil edilen, MHP’nin de onların yanı başında yer aldığı ana politik akım ve partilerin ortak tarihi halka karşı işlenmiş ağır suçlarla doludur. Bu nedenle bu konularda bu partilerin kısır demagojiler dışında birbirlerine karşı söyleyebilecekleri hiç bir şey bulunmamaktadır.
 Bugün Özal geleneğini temsil eden parti AKP’dir. Ama Özkök AKP’li değildir. İşin duygularla ilgili bölümünü açıklamak ve neden AKP’li olmadığını açıklamak kuşkusuz Özkök’e düşer. Ama Özkök’ün Hürriyet’inin sahibinin “duygusal” bir insan olmadığı kesin. Hükümetle dalaşmanın çıkarlarına zarar verdiğini gördü ve çark etti. Özkök Genel Yayın Yönetmenliğinden alındı, Doğan grubu hükümete karşı eski tutumundan vazgeçti. Aydın Doğan büyük bir sermayeye sahip ve hükümetten özelleştirme dahil çeşitli akçeli işlerden büyük paylar koparma peşinde. Bütün bunlar işin bir tarafı.
 Bir de işin diğer tarafı var. Dün Cezayir’in bağımsızlığına karşı çıkan Türkiye egemen sınıfları bugün ne yapıyorlar? Suriye’ye karşı komplo çeviriyorlar, Suriye’nin Batı karşısında az çok göreli de olsa bağımsız yönetimini yıkıp, bütünüyle Batı uşağı bir yönetimin iş başına gelmesi için uluslararası emperyalist güçlerle kol kola çalışıyorlar. Peki Suriye’de bir demokrasi sorunu yok mu? Esad, halkı karşısında bir despot ve diktatör değil mi? Evet öyle. Ama bu sorun bütünüyle Suriye halkının çözmesi gereken bir sorun ve Tunus ve Mısır’daki gelişmelerin Suriye halkını da etkilediğini gösteren pek çok belirti bulunuyor.
 Türkiye’yi yönetenlerin komşularına karşı saldırgan tutumları Suriye politikasından ibaret değil. İran’a karşı füze kalkanı Anadolu topraklarına yerleştiriliyor. Rusya füzelerin kendisini de tehdit ettiğini ileri sürüyor ve kendi füzelerini Türkiye’ye doğru çeviriyor. AKP Hükümeti başta ABD olmak üzere, belli başlı emperyalist güçlerle komşu ülkelerin bağımsızlığına ve egemenliğine karşı cephe alıyor, onlara karşı kurulan komploların en önemli aktörü oluyor.
 Elbette bütün bunlar birden bire olmadı. AKP Hükümeti ABD’nin kendisinden ne talep ettiğini “derinden” anladı ve buna uygun politikalar uygulamaya başladı. Ama sorun Müslümanlığı politik amaçlarda sonuna kadar kullanan bir partinin halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkenin halkını, Müslüman ülkelere karşı izlenecek gerici saldırgan politikalar konusunda ikna etmesi, en azından kafasını karıştırmasında düğümleniyordu. AKP Hükümeti hem sıfır sorun politikası ile, hem de İran’a karşı bir süre izlediği politika ile bu sorunu “çözdü”. Bugün dönüp halka şunu söyleyebiliyor, ‘Biz sıfır sorun istedik, sorunların diyalogla çözülmesini istedik ama işte görüyorsunuz’. Yani yalan ve demagojide sınır yok.
 AKP Hükümeti’nin bundan sonraki demagojilerini tahmin etmek için kahin olmak gerekmiyor. “Bakın görüyorsunuz füzeler bize karşı çevrilmiş durumda, başka ne yapabiliriz ki, bu sorunların bir an önce çözülmesi gerekiyor vb.” Sözün kısası şu: dün Cezayir’in bağımsızlığına karşı çıkanlar, bugün komşu ülkelerin bağımsızlığına karşı fiili saldırılara yönelmiş durumdalar. Türkiye halkını zorlu günler bekliyor. Ama hükümetin saldırgan iç ve dış politikalarını püskürtmek olanaklıdır. Bunun için gösterilen çabaların güçlenerek devam etmesi Türkiye halkının güvencesi durumundadır.   

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et