Dersim’in kayıp kızları ve ‘sevgi evleri’!
Dersim tartışması, yazılı ve görsel medyada gündemin önemli konularından biri olmayı sürdürüyor. Ana ekseni hala AKP ve CHP etrafında saf tutan güçler tarafından belirlenen bu tartışma ile Dersim’de yaşananlar tarihsel bağlarından, ilişkilerinden kopararak “özür” dileyip dilememeyle sınırlı bir çerçeve hapsedilmek isteniyor. Çerçeve böyle belirlenince Dersim konusunda “özür” dileyen Başbakan Erdoğan, “resmi tarihle hesaplaşabilecek kadar cesur ve demokrat”; Dersim Katliamının bütün ayrıntılarını İhsan Sabri Çağlayangil’den daha önce dinlemiş olan “Tunceli”li Kılıçdaroğlu da kendi halkına yapılan zulmü savunma çizgisinde bir lider oluyor!
Peki, ya ötesi?
Süleyman Demirel, son Kürt ulusal hareketi/mücadelesini 29’uncu Kürt isyanı olarak adlandırmıştı. Koçgiri’den Şey Said’e, Ağrı’dan Dersim’e yaşananların isyan mı katliam mı olduğu tartışılabilir. Ama nihayetinde resmi tarih, inkâr ve imha politikaları temelinde Kürtlerin üzerine onlarca sefer düzenlendiğini; on binlerce Kürdün katledildiğini kabul ediyor. Dersim, bu zincirin sadece bir halkasıdır. Dolayısıyla bugün Dersim katliamı ile ilgili tartışmanın, devletin aynı inkâr ve imha politikaları nedeniyle gerçekleştirdiği diğer katliamlardan kopartılmak istenmesi en hafif söylemle iki yüzlülüktür, samimiyetsizliktir. Eğer bir özür dilenecekse, bu özür devletin Kürt halkının ulusal varlığının tanınması ve eşit haklar talebi karşısında seksen sekiz yıldır sürdürdüğü bütün katliamlar; asimilasyon, baskı ve şiddet politikaları için dilenmelidir. Ve elbette böylesi bir özrün gereği de Demirel’in 29’uncu isyan olarak adlandırdığı Kürt ulusal hareketini muhatap almak ve sorunun demokratik barışçıl çözümü yönünde atım atmaktır. Oysa AKP, bugün Dersim’de katliam yapan zihniyetin; CHP’nin devamcısı olarak Kürt ulusal hareketine karşı askeri ve siyasi operasyonlarını sürdürmekte; “özür”cü Erdoğan, “kimse bizden bu operasyonları durdurmamızı beklemesin” demektedir!
Geçen hafta AKP’nin kendi il başkanından bile daha AKP’li olan Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’ın gündeme getirdiği konu, Dersim katliamıyla hesaplaştığını söyleyenlerin bu katliamı yapanların zihniyeti ile aralarındaki mesafenin bir arpa boyunu geçmediğini gösterdi. Hepimiz biliyoruz ki, Dersim katliamının en trajik sayfalarından biri de ‘Dersim’in kayıp kızları’dır. Dersim’de yüzlerce kız çocuğu, ailelerini katleden subaylar tarafından “evlatlık” ya da “hizmetçi” olarak alıkonulmuştu. Bu kızlar Türkleştirilerek kendi gerçeklerinden kopartılmak istenmişti. Şimdi ne diyor AKP’nin valisi?
“Molotof ve taş atan Kürt çocuklarını ailelerinden alıp ‘sevgi evleri’ne yerleştireceğiz.” Böylece çocukları “suç ve istismar”dan koruyacaklarmış! Bu çocuklar köyleri devlet tarafından yakılıp boşaltılan, kentlerin varoşlarında yoksulluk içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan ailelerin çocukları. Okullarında hala kendi dillerinde eğitim göremeyen, çoğunun devletin Kürt halkına karşı savaş politikası nedeniyle ya çatışmalarda yaşamını yitirmiş, ya dağda ya da hapiste olan yakınları olan çocuklar bunlar. Ama Vali Bey ne diyorsa o! Kürt sorunu, “suç ve istismar konusu”muş! İşte “resmi tarihle hesaplaşan demokratlar” bunlar! Kürt çocuklarını Sosyal Hizmetler ve Emniyet Çocuk Şubelerinin işbirliğiyle ‘sevgi evleri’ne yerleştirecekler. Sonrası malum, ‘Fetullah Amca’larının talebeleri gelip bu çocuklara sevgi aşılayacaklar!
AKP, Cumhuriyet tarihinin çocuklara karşı en vahşi iktidarlarından biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu dönemde onlarca çocuk sokak ortasında katledildi. “Taş atan çocuklar” olarak adlandırılan 2 binden fazla çocuk TMK yasası kapsamında hapis yattı. Şimdi de hem demokrasi, eşitlik ve insanca yaşam isteyen Kürt halkını; anne-babaları cezalandırmak, hem de çocuklarını asimile etmek için kolları sıvamış bulunuyor! Dersim’deki vahşet ve kıyım, Kürt halkının kendi ulusal demokratik talepleri için yine ayağa kalkmasını engelleyemedi ve elbette halkımızın mücadelesi karşısında günümüz zalimleri de emellerine ulaşamayacaklar. Ahmed Arif, ne diyordu ‘Adiloş Bebe’sine:
Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü...
Evrensel'i Takip Et