AKP’lileşen devlet.. Devletleşen AKP - 3
Fotoğraf: Envato
Devleti ele geçiren AKP ne yapıyor?
Demokratikleşme mi? Bunu ileri sürebilecek babayiğit kalmadı. İstisnası, bir Fethullahçı-AKP’ci neoliberal muhafazakarlar.. Bir de hemen tümü Taraf’ta “taraf” tutmuş bir kısım liberal solcular. Birinciler “derin demokrasi” iddiasındalar. İkincilerse, “derin”liğinde anlaşmazlık içinde olsalar bile, hâlâ bir demokratizm yaşamakta olduğumuzu “düşünüyorlar”. Ne kadarı düşünmedir ne kadarı sebeplenme, tartışmalı olsa da, yazıp çizdikleri, konuşup tartıştıkları AKP’nin yapmakta olduklarını, uygulamalarını ya da lafın en doğrusuyla saldırılarını gerekçelendirip şirinleştirme çabalarını yansıtıyor. Henüz ellerini tamamen yıkamadılar, ufak-tefek “fırsatlar” yakaladıklarında dönüş yapabilirler, ancak liberallerin hatta daha büyükçe bölümü de dahil, geri kalan herkes, artık, AKP’den beklentilerine en azından “fren koymuş” durumda. Asıl çoğunluğuyla aydınlar görüyorlar ki, saldırılar küçümsenir gibi değildir. Daha küçük bir bölümü anlıyorlar ki, zamanında inşasında kendilerinin de şurasında burasında yer aldıkları “sırça köşkler”in yerlerinde yeller esiyor. Oysa ne umutlarla desteklemişlerdi! Neler ummuşlardı? “Yetmez”di, ama desteklemişler, kafaların karıştırılmasına, kendi kafa karışıklıkları ve az-çok sebeplenmeleriyle katkıda bulunmuşlardı. Şimdi? Şimdi hayıflanıyorlar!
Şüphesiz destekçilikte ısrarcı davrananlar yok değil. Hâlâ Kemalizm ve Kemalist diktatörlük deyip başka bir şey demiyorlar örneğin. Kemalizm sorunu ve Cumhuriyet’ten beri halkın ensesinde boza pişirilmiş olması önemliymiş.. Ergenekoncu olmayan ya da Ergenekon’a yanaşık düzen yürümeyenler için yeni bir bilgi değildir bu. Tabii ki, Kurtuluş Savaşı’nın milli devrim yılları bir yana, Kemalizm gericilik ve karşı devrim demek olmuştur. Tartışmasızdır ki ilericilik günlerinde bile halkçılıkla ilgisizdi, üstenciydi, üst sınıfların tutumu olagelmişti, halktan kopukluktu. İktidarı ele almasıyla birlikte, başından itibaren halk üzerinde diktatörlük oldu. Ama öyle kim olduğu belirsiz bir “bürokrasi”nin ya da eskiden söylendiği gibi “küçük burjuvazinin” diktatörlüğü değil.. Despot bir burjuva diktatörlüğü.
Yıkıldı mı peki? Hani “askeri vesayet rejimi”ydi ya Kemalist diktatörlük, çöktü mü, çökertildi mi? Herhalde hiç kimse örneğin –en azından– Mübarek ya da rejiminin başına gelen türden bir “yıkılma”dan söz etmeyecektir, edememektedir. Mısır’da da Mübarek çekip gitmek zorunda kalmış olsa bile, diktatörlüğün belli başlı aygıt ya da kurumları, bir sürekli ordu, iki bürokrasi yerli yerlerinde durmaktadır. Ama eskisi gibi dönmesi durmuş olan “çark”, ne denli “yeni” olduğu tartışılır olsa da, yeni bir minval üzere dönmektedir. Devlet çarkının dönme biçimi bir değişikliğe uğramıştır. Mısır’da devlet biçim değişikliğine uğramıştır.
Peki, Türkiye’de? Fethullahçı-AKP’ci militanlar tarafından ele geçirilmenin ötesinde “çark”ta bir değişiklik var mıdır? Renk değişmiştir, değişmektedir, kadrolarla birlikte. Hükümet değişmiştir. Yargıtay’ı, Danıştay’ı değişmiştir. Ama sadece ekipler değişmiştir. Genelkurmay başkanı değişmiştir. Tamam, ama Yargıtay da, genelkurmay da ve asıl olarak sürekli ordu ve bürokrasi, ikisi de oldukları gibi durmaktadırlar. Başlarındaki adamların değişmesi, devletin, an azından biçiminin değişmesi olmamaktadır. Devlet, hükümet değildir çünkü. O sadece “yürütme komitesi”dir; eskiden, en başta Kemal’in, sonra yakınlarının, ardından bir dizi çekişmelere neden olarak asker ağırlığı sürürken Menderes, Özal gibi yakın olmayanların yürüttüğü çarkın döndürülüşünü, şimdi Erdoğan ve AKP’si yürütmektedir. Dümende oturan değişmiş, Erdoğan ve AKP’si, Gülen’le el ele, gelip ele geçirdikleri devletin doruklarına kurulmuşlardır. Ne kadar kalıcı olacaklarını göreceğiz, ama gelip oturdukları ortadadır. Artık hâlâ Kemalist diktatörlük demekle yetinmek, buradan bir diktatörlük “tehlikesi”ne dikkat çekmekle sınırlanmak, bugün aynı diktatörlüğün başkalarınca yürütüldüğünü gizleme amacına yöneliktir.
Oysa bugün zamane Kemalistlerine de emir komuta ederek, bastırmak ve ezmekle karakterize devlet fonksiyonlarının yürütülmesini üstlenmiş olan AKP’dir. Kara ve hava harekatlarını da, tutuklama kampanyalarını da AKP yürütmektedir. Mısır’da laikçilik nutku atan bile AKP’dir. Kendi kavlince Atatürkçülük yapan da.. Özür falan derken Dersim’i dümdüz etmeye uğraşan da.
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02