12 Aralık 2011 10:58

Server Hoca için...

Server Hoca için...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Server Tanilli’nin “Uygarlık Tarihi” bugün bir klasik haline gelmiştir. Ve hâlâ uygarlık dersi bahsinde, yiyeceğimiz çok fırın ekmek olduğuna inanıyorum.
O “Uygarlık Tarihi”ki, onu 30 yıl tekerli iskemleye mahkûm etti.
Şimdi ruhu özgür bir kuş gibi... Her yerde, bize tatlı gülüşü ile bakıyor.
Uygarlık tarihi dersini tutkuyla verirdi Server hoca ve derslerinde klasik müzik de dinletirdi. Fransız devrimi bahsinde de , AB’nin bugün marşı gibi olan 9. senfoniyi dinletmişti öğrencilerine.
Ama muhbirler de boş durmadı, şanlı adalet mekanizması da. Namlı TCK 142. madde devreye sokuldu. Ama hâlâ hâkimler vardı ülkede. Beraat etti.
O zaman yargısız infaz mekanizması girdi devreye. Ölüm cezasından yırttı ama, müebbet yedi. Müebbetten tekerlekli iskemle! Faili ise hâlâ meçhul!
Onunki kadar güçlü bir irade güç bulunur. Otuz küsür yıl tekerlekli iskemlede, bedenine hâkim olmayı onu güçlendirmeyi bildi, düzenli spor hareketleri yapardı.
12 Eylül 1980 darbesi gelip çattığında herkes “Server hoca ne olacak” endişe içindeyi. Ya gözaltına alınırsa? Sonra seçim ne olacak?
Neyse ki uluslararası ilim camiası sahip çıktı Ona. Emekli olana dek ders vereceği Strasbourg Üniversitesi tarafından davet olundu. Hani şu meşhur Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bulunduğu kent.
Ve 12 Eylül Anayasasını İ.Ü. Hukuk Fakültesinde asistan iken aynı koridoru paylaştığım Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı kaleme aldı. Öyle bir elbise biçti ki bize, hâlâ onun için mahpus şu ülke.
O bir muhbirdi aynı zamanda. Öğrencilere söz verilen üniversite reformu ne oldu diye gelip odasında hesap soran Deniz Gezmiş’i, kaşla göz arasında polisi arayıp yakalatmıştı. Sene 1969!
Safiye diye iktisatlı bir öğrenci de onun yüzüne tokadı basmıştı.
Server Hoca, kendisini Strasbourg’da ziyaret ettiğimde, bir keresinde Aldıkaçtı ile ilgili ilginç bir öykü anlatmıştı bana...
Sene 1963 ya da 1964... Aldıkaçtı alı al, moru mor yüzle odasına gelmektedir. Server Hoca, koridorda sorar, “Ne oldu?” diye.
Aldıkaçtı yanıtlar: “Geldiler.”
Server Hoca: “Kim geldi?”
Aldıkaçtı: “Komünistler.”
Bu kadar paniğe kapılmasına neden olan olay, Hukuk Fakültesinin büyük amfisinde Anayasa Hukuk dersinde, Sennur Sezer’in deyişi ile, “Sarı, örgülü saçlı bir kız çocuğunun”  parmak kaldırarak soru sormasıdır.
Soru basittir:
“Temel hakları güvence altına alınmış olan 61 Anayasasına göre, TCK’nin 141 ve 142. maddeleri Anayasaya aykırıdır. Niçin hâlâ yürürlüktedir?”
Anfi bir anda karışır. Büyük ağabeyler, amfi boşalırken etrafını alırlar, bu “sarı, örgülü saçlı, minyon kıza”, o günün deyimiyle, “milliyetçi gençlik” bir şey yapmasın diye.
16 yaşındaki bu genç üniversitelinin adı Ayşe Nur Sarısözen’dir. Ve o yaşta başlar aslında insan hakları mücadelesine.
TCK 141-142 kalktı ama sola yönelik alerji son dönemlerde yeniden depreşti.
Turgut Özal, sonunda 1991 yılında KCK 141 ve 142. maddeleri kaldırır. Ve sırada İsmail Beşikçi ve Ayşe Nur Zarakolu bu maddenin simgesi halindedir. Davaları düşer. Düşen davalardan ikisi ise, Dersim Tertelesi ile ilgilidir. O sırada Ayşe Nur, Kürt meselesi ile ilgili 9 davadan yargılanmaktadır. Davaların hepsi düşer. Ayşe Nur’un Antakya’dan gelirken sarı olan, beline kadar inen saçları, İstanbul’un Türkiye politikası gibi oynak olan havasıyla koyulaşır.
İnanıyorum ki Server Hoca ile Ayşe şimdi cennette derin sohbette. Güleryüzleri ile...
1982 Anayasasının kâtibi Orhan Aldıkaçtı ise apoletli cehennem zebanileri ile dertleşmekte

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa