Hayat da boşluk tanımaz.. İktidar da!..
Fotoğraf: Envato
“Big bang” demişlerdir. Hipoteze göre, öncesi yoktur, “boşluk”tur. Tam da bu nedenle entelektüel sefalettir. “Yok” olan şey nasıl patlamıştır? Eğer yoktuysa, patlayan nedir? Boşlukçuluk, evet, düşünsel sefilliktir. Hem de Lavoisier 1700’lerin ikinci yarısında “hiçbir şey yoktan var olmaz, var olan da yok olmaz” içeriğiyle özetlediği maddenin sakınımı yasasını bulduktan yüzyıllar sonra, üstelik bilim adına savunulmuşsa, katmerlisidir.
Altını kazıyın, çıkacak olan “kutsal soluk”tur! “Big bang” idealizmiyle tanrı fikri bilim alanına sokulmakta, “olmayan” ya da “boşluk”tan ibaret olan “kutsal bir üfürüş”le oldurulmaktadır! Gerçi dinsel tevatürde yedi gün sürmektedir “yaradılış”. Önce gökler... sonra... “Big Bang”cilerin katkısı, “yaradılışı” saniyelik bir “an”a, hatta saliseye indirmeleridir. Son “bilimsel” tevatürse, Türkiye temsilciliğini İsmet Berkan’ın üstlendiği görülen CERN deneyi üzerine kesilen ahkamdır. Özellikle askeri yöne sahip teknoloji üretimine dair bir deney olma ihtimali yüzde en az doksan dokuz olan, milyar dolarların döküldüğü bu deneyin asıl amaç ve içeriği örtülenmek üzere, “Big Bang”cilerin “yok”u patlattığı ve enerjiyi maddeye dönüştürdüğü iddiasında oldukları “tanrı parçacığı”nın arandığı ileri sürülmektedir. Aranan “kutsal soluk”tur, inanılacak olursa... Bilim insanlarını engizisyon odunlarıyla yakan Vatikan’ın Papa’sı da “din ile bilim uzlaşır” dedikten sonra, artık geriye bir tek gerçek bilim ve ne din ne sermaye, ama sadece bilimin ışığını izleyen gerçek bilim adamları kalmıştır. Uzlaşmazlığı biteviye kanıtlamak üzere, sermaye egemenliğiyle, iktidarıyla, ideologları, papa ve imamlarıyla, sahte bilim ve bilim insanları, “Bang”ciler, CERN’cileriyle bilim adına koşullar ne denli olumsuz kılınmış olursa olsun, çalışmalarına güvenilebilecek sadece onlar kalmıştır. Bir de çıkarı daima gelecekte ve gerçekte olan, gerçeğin sadece güçlendireceği, biliminse ancak yolunu aydınlatacağı –geleceğe ve gerçeğe karşı duran egemenliğiyle burjuvaziyle çatışma halindeki– işçi sınıfı.
Sadece doğa değil toplumsal siyasal hayat da “boşluk” tanımamaktadır. Toplumsal alanda da “boşluk” sadece hoş bir seda olarak ancak boşlukta asılıdır!
İktidar sorunu, en katı göstergesidir. Bakmayın sınıflar üstücü liberallerin iktidarı bürokratların, kişilerin, şunun bunun iktidarı olarak göstermelerine. Kemalist iktidar “bürokrasi”nin iktidarıymış! Mübarekse şahsen diktatörmüş! Zaten Hitler’le Stalin de öyleymiş!
Geçiniz! Kemalist diktatörlük bal gibi bir burjuva diktatörlüğüydü. “Hayır”, “o burjuvaziyi yarattı” diyen yaradılışçıdır ve Kemal’in kimin “çocuğu”, temsilcisi ve sözcüsü olduğunu açıklamalıdır! İktidarlar, sınıflı toplumların varlığına delalet ederler ve asla sınıfsız değillerdir. Her iktidar bir sınıfındır. Mübarek’le Hitler’inki burjuvazinin, Stalin’in başında olduğu Sovyet iktidarı ise işçi sınıfının diktatörlüğüdür.
“Ortası” olmaz mı, “geçiş”ler yok mudur? Vardır, tabii ki her şey siyahla beyazdan ibaret değildir, geçişler olasıdır, ama geçicidirler. “İkili iktidar” dönemleri yaşanmıştır; N. Bonaparte öncesi Fransa ya da 1917 Şubat Devrimi sonrası Rusya’da olduğu gibi. Fransa’da aristokrasiyle burjuvazi, Rusya’daysa burjuvaziyle işçi sınıfının güçleri birbirini dengelemekte ve iktidarı birbirlerinin elinden koparıp alamamaktadırlar. Ya biri diğerine diş geçirip bütün iktidarı elinde toplayacak ya da birbirlerini karşılıklı güçsüzleştirdikleri durumda ara unsurlardan (genellikle geniş köylü kesimleriyle küçük burjuvaziden) aldığı destekle Napoleon’un başardığı gibi bir “imparatorluk” gündeme gelebilecektir.
Bir de, tabii ki, iktidar “ipi”ni, yani yürütmeyi elinde tutma vardır ki, rejimi tanımlar. Şu ya da bu partinin hükümet olmasından ötedir. Bir dönem bu “ip”i kendi uhdesinde bulunduran askerler rejime karakterini vermişler, yine bir tür “geçiş dönemi” yaşanmış, takiyye denmiş, ama arkasına Amerikan emperyalizmini alan AKP-Fethullah duruma hakim olmuştur. Boşluk yoktur: Eskiden Fazilet Mazilet kapatılır, Fethullah kaçar, Erdoğan hapsedilirdi; şimdi genelkurmayıyla generaller hapistedir! Gelecek Allah kerimdir!
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02