Uygun aday, uygun adam
Şu okullar olmasa maarifi
ne güzel idare ederim = 4+4+4
Orhan Uluca bir BirGün yazanıdır ve bir gün yazısına “Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) yeni başkanını arıyor ve bunun için en uygun aday olarak da yaklaşık 8 yıldır Beşiktaş Kulübü başkanlığını yürüten Yıldırım Demirören uygun bulunuyor” sözleriyle (BirGün; 27.2.2012) girerken uygun adaya uygunluk tartışmasına uygun olmayan bir tümceyle katılıyor; o tek tümce içinde kullandığı ikinci uygun sözcüğüyle uygunsuzluğa vurgu yaparken değişik bir uygunsuzluk yaratıyordu. Yani, son uygun olmadan bulunuyor olsaymış aday, daha uygun olacakmış dil açısından.
Anlaşmalı oynaşma, ayaktopunda yeni başkan seçimi, CHP’de tüzük değişimi, karşı görüşlerin demokratik(!) olarak konuşturulmaması; 4+4+4, Pozantı çocukları gibi konular ve onların yarattığı onca önemli sorunlar dururken bunca dolambaçlı sözle vurgulanan uygunsuzluk yadırganmasın. Onlar alışılmış olmazsa olmazlarımız bizim. Büyük gibi görünseler de önemsizler. Önemli olsalardı, gerekli önem gösterilir, uygun önlemler alınır, uygunsuzluk yaratılmazdı. O nedenle iki uygunla uygunsuzluk yaratılması daha bir sorunsal uygunluk taşıyor benim açımdan. Hele daha sözün başında Türkiye Futbol Federasyonu dedikten sonra bir de ayraç içinde kısaltmasının verilmesi iyice uygunsuz geldi bana. Biraz da eğlenceli.
Uygunları ya da uygunsuzlukları bir yana bırakırsak Uluca’nın dediğine göre en uygun aday olarak uygun bulunan adamla ilgili bir de haber vardı yazının hemen yanında ve sanki onun süreği gibi. O haber yazısında uygun adaylığa uygun bulunan adamla ilgili bilgi veriliyordu, “Bakkala bile borç var” başlığıyla. Örneğin, başkanlığı döneminde 84 ayaktopçu aldığı söyleniyordu uygun adaya uygun bulunan adamın. Salt ayaktopçu. Diğer spor dallarına alınan ya da diğer spor dallarından gönderilenler yoktu daha. Görev verilen ve gönderilen çalıştırıcılardan söz edilmiyordu, ne ayaktopu takımı; ne de diğer dallardaki takımlar için. Parası verilmeyen insanların kulübü borçlu çıkardıklarından da. Küme değiştiren takımlardan da söz edilmiyordu. Ve de kulüp başkanı olarak TFF kurumuna ve kurallarına aykırı davranışları yüzünden aldığı yaptırımlar da anlatılmamıştı. Başında bulunduğu kulübün adı anlaşmalı oynaşma olayı içinde geziniyordu. Ha, bir de 300 milyon dolar borca sokmuştu kulübü.
Bütün bu olmaması gereken olanları “Çalışan yanlış yapar” mantığıyla açıklamak da insanları aptal yerine koymanın gülünçlüğüydü. Aslında bu gidiş, bırakıp gidememenin umarsızlığından kurtulmak için başka bir koltuğa sarılmaktı. Çakma bir kaçıştı.
Bir spor kulübündeki etkinliği böylesine büyük ve açık olan birinin uluslararası ilişkiler içindeki ulusal bir kurumun başına getirilecek en uygun adaylığa uygun bulunması aslında hiç de uygun görünmüyor. Ne yapalım ki burası güzel ve yalnız ülke. Ve bu ülkenin insanı, böylelerini seviyor(!) Ancak bu sevgiye anlam vermek zor. Acıma duygusundan değildir bu. Bir zorunluluk da olmamalı. Belki de adam sendecilik, bilemiyorum. Bir şey demek gerekir; ama ne olduğunu bilemiyorum. Korku mudur bunun adı? Korkaklık mı, umarsızlık mı, siliklik mi, kişiliksizlik mi, nedir bu ilginin adı, türü? CHP kurultayında İsa Gök olmak yerine birilerince güdülmenin hoşlantısı mıdır, nedir yani? Ya da ne değildir?
Kötünün kötüsü de olabilirdi diye uygun adaya uygun bulunmuş adamın uygunluğuna boyun eğmektir belki de yapılan. Hani, Hacettepe gibi bir kulübü kapatmış, Ankaraspor’un defterini dürmüş, Ankaragücü’ne küme değiştirtmiş adam ya da adamlar gelseydi… Olabilirdi. Yine de olur. Burası yalnız ve güzel ülke, burada her yerde benzeri şeyler olabilir.
Örneğin birkaç konutlu yerleşkenin yöneticisi aylık ödentiyi alır, belge vermez. Harcar belgesini göstermez. Genel kurul kararlarını uygulamaz, yasa ve yönetmeliklere aldırmaz, salt bildiğini değil, bilmediğini de okur, kaçak yapılara göz yumar, ağaçları keser atar; ama her yıl da yönetici seçilir. Nedir bu, nasıl bir şeydir, ne demek, ne ad koymak gerekir buna, bilen beri gelsin. Pozantı’da çocukların başına gelenlerin baş sorumlularının daha iyi yerlerde görevlendirilmesi, parti parasını yemekten suçlu bulunmuş adamın üniversiteye adının verilmesi gibi bu yerleşkenin kurtuluşu için yöneticisinin daha büyük bir yere, örneğin bir spor kulübü başkanlığına gidiş yolunun açılmasını mı beklemek gerekecek? Yok mu bunun başka bir yolu?
Böyle bir ortamda yaşıyor olmak ne acı ve ne yazık böyle bir ortamda İsa Gök yalnızlığında kalmak. Uygunsuz ortama uygun görülmek...
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/284405.jpg)
Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz
İliç siyanür faciasının üzerinden 1 yıl geçti. Hava, toprak ve su zehirlendi; 9 işçi can verdi. Daha fazla altın için kuralsız çalışmanın önünü açanlar aklandı. Halk zehirlenmiş doğa ve işsizlikle baş başa. Facianın ana sorumlularından uluslararası maden tekeli SSR, hisse senedi değerlerinin yükselmesiyle felaket öncesine geri döndü. İliç’teki altın için de “iş birliği içinde olduğu iktidarla” pazarlıkta.
![İliç: Madenciliğimizin fotoğrafı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/256045.jpg)
İliç: Madenciliğimizin fotoğrafı
![“Üç aya yakın süre geçti, İliç komisyon raporu hâlâ gelmedi”](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/261948.jpg)
“Üç aya yakın süre geçti, İliç komisyon raporu hâlâ gelmedi”
![‘Haklarımızın gasbedilmesine izin vermeyeceğiz’](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284369.jpg)
‘Haklarımızın gasbedilmesine izin vermeyeceğiz’
![KFC ve Pizza Hut işçileri haklarını talep ediyor | Gündem Özel](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/283993.jpg)
Evrensel'i Takip Et