Ataması yapılmayan öğretmen olur mu?

Hem öğretmen, hem de eğitim fakültesinde en az 4 yıl eğitim alarak hak ettiği öğretmenlik hakkı kendisine verilmiyor!  Öğretmen ve atanamama kelimelerinin yan yana gelmesi bile insanda garip bir duygu yaratıyor. Atanamayan öğretmenler sorunu güncelliğini yitirmeyen bir sorun ve bu sorun her atama döneminde yeniden kamuoyunun önüne geliyor. Atanamayan öğretmen sayısı yüz binlerle ifade ediliyor. Öğretmen adayı olan yüz binlerce genç ise halen eğitim fakültelerinde okuyor. Atanmayan öğretmen gerçeği ile karşılaşan her insan, doğal olarak ‘Demek ki bu ülkenin öğretmen açığı yok, öğretmenler içerisinden objektif kriterlerle en iyileri seçiliyor’ gibi bir yanılgıya sahip olabilir.
Oysa gerçek  bütünüyle farklı. 30 üyesi bulunan OECD ülkeleri içerisinde Türkiye ekonominin büyüklüğü açısından 16. sırada yer alıyor. Araştırmalar OECD ülkelerinde öğretmen başına öğrenci sayısının ortalama 16 olduğunu gösteriyor. Türkiye’de ise 24 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor! İlk öğretimde bırakalım 16’yı bu sayıyı 20’ye çekmek için hemen bugün 80 bin öğretmenin atamasının yapılması gerekiyor. OECD ortalamasını tutturmak için ise yüz binleri geçmek şart. Bu tam anlamıyla feci bir tablodur. Bu soruna derslik sayısındaki eksiklikler, eğitim kalitesi vb. eklendiğinde ortaya felaket bir görüntü çıkmaktadır.
Devlet okulu bitiren her öğretmeni atamak, ona kadrolu, güvenceli iş vermek zorundadır. Eğer çeşitli gerekçelerle bu işi vermiyorsa, bu öğretmene geçimini sağlayabilecek bir işsizlik parası bağlamak durumundadır. 4+4+4’ün tartışıldığı şu günlerde ataması yapılmayan öğretmenleri beklenti içerisinde tutmayı amaçlayan manevraların yapılmaya çalışıldığı görülmektedir. Oysa hem ülkenin ihtiyaçları açık seçik ortada durmaktadır, hem de bu ihtiyacı karşılayacak eğitilmiş insan malzemesi elde hazır bulunmaktadır. Bu işin pazarlığı, şartı şurtu olamaz ve olmamalıdır.
Eğitimin sorunları ile ilgilenen pek çok insan PISA testini duymuştur. Bu test 15 yaşındaki öğrencilere okuma, matematik okuryazarlığı ve fen okuryazarlığı alanlarında uygulanan bir sınavdır. Bu sınavda, öğrencilerin edindikleri bilgi ve becerileri günümüz toplumunda karşılarına çıkabilecek durumlarda nasıl kullanabildikleri ölçülmeye çalışılıyor. Pisa testinde Türkiye 30 OECD ülkesi arasında ancak 29. olabildi. OECD ülkelerinin ortalaması 500 puan iken Türkiye ancak 424 puan alabildi. Demek ki eğitim alanında daha alınması gereken pek çok mesafe var ve ülke eğitime daha fazla kaynak ayırmak, eldeki olanaklarını çok verimli kullanmak zorundadır.
Bugün ataması yapılmayan öğretmen adayları seslerini duyurmaya çalışıyorlar, mücadele ediyorlar. Oysa eğitim sorunu sadece bu öğretmenlerin değil, bütün bir toplumun sorunu. Buradan bakılınca bu öğretmenlerin bütün bir toplumun hakkı için mücadele ettikleri ve bu nedenle de desteği hak ettikleri görülüyor. Ülke bu açıdan şanslı sayılabilir! Tüm toplumun sağlığı için mücadeleye atılan sağlık emekçileri, çocukların, gençlerin daha kaliteli bir eğitim alması için mücadele eden eğitimcileri bulunuyor. Ülkesinin ve toplumunun geleceğine karşı sorumluluk duyan her vatandaşın bu kesimlerin mücadelesini kendi mücadelesi olarak görmesi, onları desteklemesi, mücadelelerine güç vermesi gerekiyor. Çünkü söz konusu olan kendisinin ve çocuklarının geleceğidir.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et