Rejim ihracını kapitalizm yapınca meşru mu?
Sosyalizmin varlığı ile belirlenen iki kutuplu dünya sürecinde, kapitalist blokun sosyalist bloku yıpratmak için öne sürdüğü önemli argümanlardan birini ‘rejim ihracı’ oluştururdu. Bugün ise, dünyanın 70’den fazla kapitalist devleti bir ülkeye rejim ihraç etmek üzere bir araya geliyor ve bunda da hiçbir gariplik görülmüyor.
İkinci toplantısını Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştiren Suriye’nin Dostları grubu, bilindiği gibi kendisini, Suriye halkının ‘dramına’ sessiz kalmamak amacı ile gerekçelendiriyor. Ancak olup bitenleri biraz olsun sorgulayan herkes, bu söylemin bir büyük yalana giydirilmiş ‘insani’ bir maske olduğunu kolaylıkla görecektir.
Önce Türkiye’nin konumundan, Başbakan Erdoğan’ın, bu konuda ABD Başkanı Obama’dan bile daha iddialı söylemler geliştirdiği ve Türk dış politikasını adeta ‘militan’ bir Esad karşıtlığına hapsettiğini görmek gerekiyor.
Daha Van depreminin acıları bile sarılmayı bekliyor. İnsanların çoluk çocuk yaşamak durumunda bırakıldıkları çadırlarda yanarak can verdiği bir Van gerçeği ile karşı karşıyayız. Dramsa, neredeyse her köyü bir büyük dram yaşayan Van’ın acılarının henüz ne kadarına çare olunabilmiştir?
Diğer taraftan da 100’ü aşkın gazetecinin hâlâ cezaevinde olduğu, gazete kapatmaların güncelliğini koruduğu, insanların bayramlarını kutlamak isterken bile polisin gazlı coplu saldırısı ile yüz yüze kaldığı, hükümetin eğitim politikasını protesto etmek isteyen eğitim emekçilerinin yerlerde sürüklendiği bir Türkiye ‘demokrasisi’nde yaşıyoruz. Ve Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu sanki bunların hiçbirinin yaşanmadığı bir ülkeyi yönetiyor olmanın öz güveni ile Suriye halkını, Esad’dan kurtarmak adına büyük bir mesai harcıyor. Dahası kendisini adeta bu işe vakfetmiş durumda.
Ve ekonomik krizin etkilerinden tutun başka bir dizi büyük iç sorunlar da yaşayan pek çok ülkenin temsilcileri sanki dört başı mamur demokratik ve halkçı bir ülkeyi temsil ediyorlarmış gibi, ‘Şu Suriye halkını da bir kurtardık mı, büyük bir insanlık görevini daha yerine getirmiş olacağız’ tavrı içindeler.
Bu manzaranın bize söylediği şey, aslında İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın daha birkaç gün önce Erdoğan’a söylediği şeyden farklı değil: ‘Emperyalizme karşı uyanık olalım.’
Esad karşıtlarına ev sahipliği yapan ve onların eğitimini de üstlenerek Esad’ın devrilmesi için çaba sarf eden rolü ile Türkiye Hükümeti’nin ‘emperyalizme karşı uyanık olmak’ gibi bir gündemi olabilir mi? Şu çok açık ki, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun dış politikada ‘uyanıklık’ saydıkları şey, komşu ülkelerde kendi çıkarlarıyla uyumlu rejim değişikliklerini kışkırtmak anlamına geliyor.
Ve yazıya başladığımız noktadan devam edersek, Suriye’ye ‘rejim ihracı’ için girişilmiş bu uluslararası seferberliğin, eylemini ‘demokrasi ihracı’ gibi bir gerekçe ile masum gösteremeyeceğini vurgulamak gerekiyor. Geçmişte ‘sosyalizmin ihracı’ adına yapılanlar nasıl yanlışsa, bugün de ‘demokrasi ihracı’ adına yapılanlar aynı biçimde yanlıştır. ‘İhraç sosyalizm’ nasıl ki, gerçek bir sosyalizm olmuyor ise, ‘ihraç demokrasi’ de gerçek bir demokrasi olmuyor. En yakın örnekleriyle ele alırsak, Afganistan, Irak ve Libya’nın bugün demokratikleştirilmiş olduğunu iddia etmek ne kadar doğrudur?
Ama biliyoruz ki, dün Afganistan’ın Sovyetler Birliği tarafından işgalinin yanlış olduğunu savunanlar, bugün aynı ülkenin ABD ve NATO tarafından işgalini alkışlayabiliyor. Kaddafi’nin NATO’nun açık desteği ile devrilmesinin ardından, emperyalist destekle yönetimi devralanların ‘şeriat’ ilan etmesi de, bu ‘demokrasi ihracı’ iddiasının ne kadar haysiyetsizce uydurulmuş büyük bir yalan olduğunu yeterince açık gösteriyor.
Aynı şekilde bugün ABD’nin hegemonik baskısına eklemlenerek ve ona aracılık ederek Suriye’nin mevcut yönetimini köşeye sıkıştırmaya çalışan Arap rejimlerinin hangisi ne kadar demokratiktir?
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et