Boş sanık sandalyeleri
Kimine göre bu yargılama 12 Eylül askeri faşist darbesinin yargılanması, kimine göre ise sadece darbeci iki generalin yargılanmasıdır. Ama ortada her iki değerlendirmeyi de boşa düşürecek bir görüntü var. O görüntü mahkeme salonundaki sanık sandalyelerinin boş olmasıdır. Bu simgesel görüntü, aslında bugünkü AKP Hükümetinin ve denetimine aldığı yargının, daha da önemlisi bugünkü politik durumun ve atmosferin görüntüsüdür. AKP Hükümeti, bu ülkede halka karşı işlenmiş tüm suçları gerçek mecrasından saptırarak yargılama, bu konularda halkın açmış olduğu dosyaları kapatma konusunda özel bir yeteneğe sahiptir.
Ancak mahkemede ortaya çıkan bu garip durumu tersine çevirmek isteyen bir kitlenin mahkeme önünde ve salonunda hazır bulunması, bu mahkeme komedisinin gerçek bir demokrasi mücadelesine ve hareketine dönüşmesinin anahtarını da vermektedir. Eğer bu hareket yeterince güçlü olabilirse, sadece darbeyi yapan generaller göstermelik bir yargının karşısına çıkmayacak, dönemin TİSK başkanı, MESS başkanı, işkenceciler, iş birlikçi büyük sermayenin kendisi, ABD’ye bağımlılıkta sınır tanımayan, tüm devlet yöneticileri vb. de sanık sandalyelerine oturacaklardır. Bağımlılık ilişkileri şu nedenle önemli: ABD yöneticileri dün darbeyi yapanlara “bizim çocuklar” diyorlardı, bugünün yöneticilerini de parmak işaretiyle yanlarına çağırıyorlar.
Sözde 12 Eylül Darbesi yargılanıyor, ama bu darbenin yaptığı anayasa dahil, tüm temel kurumlar ayakta duruyor. Bu kurumlara zaman zaman halkın öfke ve tepkisinin törpülenmesi için makyaj yapılıyor ve onlar günün koşullarına uygun hale getiriliyor. Hükümetin 12 Eylülün yargılanmasından anladığı da, işte bu koşullar içinde ömrünün son demlerini yaşayan darbe liderini ve onun ekibinden birini göstermelik bir yargılama ile mahkeme karşısına -henüz çıkmadılar- çıkarmaktır. Hükümetin 12 Eylül Darbesi’ne karşı tutumu ile, bu darbe ile gerçek bir hesaplaşma isteyenlerin tutumu arasında akla kara arasındaki fark kadar bir farklılık bulunmaktadır. Bu fark bugün özel yetkili mahkemelerin açtığı davalardaki sanık sayısı ile, 12 Eylül mahkemelerin açtığı davalardaki sanık sayısının neredeyse eşit hale gelmesinde de -Milliyet’te Aslı Aydıntaşbaş bu konuda çok isabetli bir tespitte bulundu- görülebilmektedir.
Bu arada 12 Eylül davasının “yetmez ama evet”çilere yeni bir malzeme olduğu da görülmektedir. Onlar referandumda hayır diyenlerin şimdi müdahillik kuyruğuna girdiklerini söyleyerek, kendi tutumlarının haklılığını hatırlatıyorlar. Ama onlara hatırlatmak gerekir ki, AKP Hükümeti bugün bu kadar pervasızca saldırıyorsa bunda referandumda verilen kabul oylarının da payı bulunmaktadır. Halkın kandırılmasında atılan her yeni adım, gericiliği güçlendirmektedir. Eğer 12 Eylül Davası gerçek bir hesaplaşmaya dönüşecekse bu “yetmez ama evet” tutumundan değil, darbecilerle ve onlara yol verenlerle gerçek bir hesaplaşmayı önüne alanların tutumundan kaynaklanacaktır. Hükümetin demokrasi konusundaki tutumundan şimdiye kadar bir şey anlaşılmadıysa bu bizim sorunumuz değil, “yetmez ama evet”çilerin sorunudur. Hükümetin uygulamalarına bakıp hiç boşuna yakınıp, sızlanmayın.
Yargılamaya ilişkin şunlar özellikle söylenmelidir: insanlığa karşı suç işleyenler yargı önüne çıkarılmalıdır ve bu konuda bir zaman aşımı olmamalıdır. 12 Eylül mahkemelerinin verdikleri tüm kararlar sonuçları ile birlikte iptal edilmeli, mağdurlara tazminat ödenmelidir. Bu davanın bu yöne doğru genişlemesi hükümetin lütfuna değil, demokrasi mücadelesi verenlerin gücüne bağlıdır. Bu davanın gerçek müdahilleri ise tüm emekçi halktır. 12 Eylül Darbesi halka karşı yapılmıştır ve tüm işçi ve emekçi halk darbenin kurduğu politik düzen tarafından halen ezilmektedir. Halkın mücadelesi demokrasi ve özgürlük içindir. Kimsenin kuşkusu olmasın, halk inisiyatifi ele aldığında sanık sandalyeleri bu düzenin koruyucuları ve kollayıcıları ile dolacaktır.
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et