Erdal Eren de çok küçüktü!..

Cevat Kelle! Tiyatrocu Levent Kırca’nın “Olacak O Kadar” isimli güldürü programında yarattığı unutulmaz bir karakterdi! Elinde kamerası, ağzında sigarası ve yaptığı işle hiç alakası olmayan alet edevatları ile bir döneme damgasını vurmuş bir kameraman tiplemesiydi! En belirgin özelliği ise Hamit El Sabah’ın (Levent Kırca)sunduğu haberleri, habere ilişkin olmayan görüntülerle izleyicilere sunmasıydı!  
***
 Geçtiğimiz günlerde Ankara Adliyesinde, darbeci Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın yargılandığı bir dava görüldü! Kuşkusuz bu dava “maksat muhabbet olsunun” ötesinde görülmesi gereken bir davaydı! Zira adliye önünde biriken kalabalığın attığı sloganlar da bu yöndeydi! Fakat gerek AKP hükümetinin geçmişte bunu bir seçim malzemesi olarak gündeme getirmiş olması, gerekse savcının Kenan Evren için “Çok yaşlı, tutuklanmasın” anlamına gelecek bir karar açıklaması akıllara ister istemez kameraman Cevat Kelle ve Muhabir Hamit El Sabah’ı getirdi! O halde bu yargılamanın sembolik bir hesaplaşmanın dışında, 12 Eylülün tüm kurum ve yapılanmaları ile birlikte yargılandığı bir dava süreci olması temennisinde bulunarak gelişmeleri kameraman Cevat Kelle farkıyla birde Muhabir Hamit El Sabah’tan dinleyelim! Bakalım yaşananlar anlatılanlardan ne kadar farklı:
***
 Sayın seyirciler şu anda kameraman arkadaşım Cevat Kelle ile birlikte Ankara Adliyesinin önünde bulunuyoruz! 12 Eylül darbesinin hayatta kalan iki generalinin yargılandığı söylenen duruşma Ankara’da başladı! Evren’in gözü çıktığı, Şahinkaya’nın parmağı çıktığı için katılmadığı duruşmaya Savcının “Zaten bende bu davanın görülmesine karşı çıkıyorum” diyerek darbecilerin tutuklanmasına izin vermemesi damgasını vurdu! Dava başlamadan önce Mübaşirin “Kenan Evren ve arkadaşlarııı” diye bağırdığı, lakin birkaç Avukatın dışında kimsenin oralı bile olmadığı görüldü!
             ***
Duruşmaya darbeci generallerin avukatları kaşlarını gözlerini oynatarak geldiler! Halkın yüzde doksan ikisinin destek verdiği 12 Eylül Anayasası ile yönetiliyoruz, dolayısı ile bu davanın hukuki geçerliliği yoktur diyen avukatlara, Adliye pencerelerine konan kuşlar bile güldüler! Biz bu haberi size ulaştırırken kuşlar hâlâ gülüyorlardı!
***
Kırık çıkıkları yüzünden duruşmaya katılmayan sanıkların gerçekten kırık çıkıklarının olup olmadığının adli tıbba sorulduğu, adli tıbbın da “Tıpppp” dediği için yaklaşık bir haftadır kimseye bilgi vermediği anlaşıldı! Yetkili Savcının “Tıpış tıpış vereceksiniz” açıklamasını tıplamayan adli tıpçıların ne zaman tıpalayacakları merakla bekleniyor!
***
Sayın seyirciler, dava görülürken davanın seyrine ilişkin Sözcü Gazetesi Köşe Yazarı Saygı Öztürk’e kırık çıkık açıklamalarda bulunan Kenan Evren, “Her şeyi anlarım fakat kafes içerisinde mahkemeye getirilmeyi anlayamam” diyerek üzüntüsünü belirttiği söylendi! Kenan Evren’in düştüğü duruma çok üzüldüklerini söyleyen müdahil avukatlar bu taleplerini geri çekerek “Kafes içerisinde gelmesi şart değil, Diyanet İşlerinin görevlendirdiği İmam eşliğinde her hangi bir sedye ile de gelebilir” dediler! Kameraman arkadaşım Cevat Kelle sizler için yeni görüntüler çekmeye çalışırken sedye bulunmuş, İmam bulunamamıştı!
***
Öte taraftan Savcının başta Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere MİT ve benzeri kurumlardan darbeye ilişkin bilgi ve belge istediği, lakin bütün arama ve taramalara rağmen 1980’de bir darbe izine rastlanılmadığı ortaya çıktı! Yetkililer, darbe söylentilerinin tıpkı Uludere katliamı ve Van depremi gibi uydurma ve hayali şeyler olabileceğini söylediler! Yine aynı yetkililer darbe söylentilerinin dış mihraklı olabileceğini, başta Ermeniler olmak üzere bizi çekemeyen ülkelerin işi olabileceğinin de altını çizdiler! Kameraman arkadaşımız Cevat Kelle öğle yemeği için simit cafeye giderken yetkililer hâlâ konuya ilişkin söylentilerin altını çiziyorlardı!
***
Sayın seyirciler şimdi elimize geçen habere göre Kenan Evren’in gözünün değil kolunun çıktığı, bu çıkığın başta ayak, göz, kulak burun boğaz olmak üzere duruma göre tekrarlanacağı açıklandı! Doktorlarının “Bir yeri çıkmayacak diye aklımız çıkıyor, bu yüzden 24 saat nöbetteyiz” dedikleri belirtiliyor!
***
Sayın seyirciler, Ankara Adliyesinden ileteceklerimiz şimdilik bu kadar! Ben Muhabiriniz Hamit El Sabah ve kameraman arkadaşımız Cevat Kelle hepinize saygılar sunuyoruz! İyi günler Türkiye, her nerede kandırıyor ya da kandırılıyorsanız! Reha ağabeyime saygılar…

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz

Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz

İliç siyanür faciasının üzerinden 1 yıl geçti. Hava, toprak ve su zehirlendi; 9 işçi can verdi. Daha fazla altın için kuralsız çalışmanın önünü açanlar aklandı. Halk zehirlenmiş doğa ve işsizlikle baş başa. Facianın ana sorumlularından uluslararası maden tekeli SSR, hisse senedi değerlerinin yükselmesiyle felaket öncesine geri döndü. İliç’teki altın için de “iş birliği içinde olduğu iktidarla” pazarlıkta.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Grevdeki Çelikaslan Tekstil patronunun kardeşi: "Benim zenginliğimi Allah verdi."

Evrensel'i Takip Et