23 Nisan 2012 10:43

Der Zor yolunda ölmek

Der Zor yolunda ölmek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sevag Şahin Balıkçı, Hrant Dink’ten sonra, Der Zor yollarında yiten insanların sonuncusu oldu. Tam da 24 Nisan tarihinde. Yani Hrant’tan sonra, mahut zihniyetin 1 milyon 500 bin + 2. kurbanı…
Ailesine yalan söylendi. Cenazede bile taciz olundu bütün bir toplum. Ve tabutuna sarılan bayrak, ders verircesine, katlanıp ailesinin eline tutuşturuldu.
24 Nisan yaklaşırken, sık sık ikisini düşündüm. Hrant’ı ve Sevag’ı…
Askere yolladığı fiili savaş bölgesini, orada tanık olduklarını, neler hissettiğini…
Hâlâ ne acılar yaşanıyor orada…
Ve aklıma 1948 yılında, yani doğduğum yıl Der Zor’u ziyarete hazırlanırken kalbi duruveren Büyük Yazar Agop
Oshagan geldi.
2009 yılında Agop Oshagan’ın dev yapıtı “Kalıntılar”ın İngilizce çevirisini yapan Geoffrey Michael Goshgarian’a PEN Çeviri Ödülü verildi, New York’taki geleneksel PEN Galasında…
Geoffrey Michael Goshgarian, Almanca ve Fransızcadan yaptığı çeviriler ile de bilinmekteydi. Bunlar arasında Louis Althusser’in yazıları da var. Oshagan’ın 1500 sayfalık yapıtının Ermeniceden yapılan tercümesi 1990’lardan beri devam ediyordu. Bu tercümenin yapılmasına da, o sıralar Columbia Üniversitesinde profesör olan Marc Nichanian önayak olmuştu.
Oshagan’ı Kudüs doğumlu bayan torunu Voskeritchian sayesinde, 1990’lı yıllarda Belge Yayınlarını ziyarete geldiğinde tanımıştım. Bana bir dizi ondan İngilizceye yapılmış tercümeleri vermişti. Zaten kendisi de galiba Boston’da üniversitede ders veriyordu. Onun inadı olmasa “Kalıntılar”ın tercüme edilmesi çok güç olurdu.
Çok istiyordum, ama olmadı, bir seçki yayınlamayı Oshagan’dan.
28 Şubat öncesi sonrası günlerde, Ayşe sırtında gıyabi tevkif kararı yüküyle zaten dolanamıyordu ortalarda, Belge sık sık olduğu gibi dibe vurmuştu. Her zamanki gibi çok yalnızdık.
Oshagan (1883-1948) Osmanlı Ermenistanı siyasal, sosyal ve edebi tarihinin sanki bir vakanüvisti gibiydi. Kendi hayatı da halkının yaşadığı trajediyi yansıtıyordu. Bursa’da doğdu, büyüdü. Doğduğu Sölöz köyü dahil, bir çok okulda öğretmenlik yaptı. Abdülhamit döneminde kısa süreyle de olsa Osmanlı zindanı ile tanıştı.
Cihan Harbinden kısa bir süre önce Taniel Varujan, Gosdan Zaryan, Aharon ve Keğam Parseğyan ile birlikte edebiyat dergisi Mehyan [Tapınak]’ı çıkarmaya başlayacaktı.
24 Nisandaki “Balyoz” harekatından kurtulmayı başararak yeraltına indi. Birkaç kez yakalansa da kaçmayı becerdi. Kendisi asla anılarında ve yazılarında söz etmese de, eşinin anlatımlarına göre, bunun bedeli zaman zaman gelen panik ataklar, kabuslar, kısmi kas tutulmaları, gözyaşları oldu.
Artık İstanbul’da barınamaz hale gelince 1917’de Bulgaristan’a kaçtı, Mütakere’den sonra İstanbul’a döndü ve 1924 yılına kadar Ermeni okullarında ders verdi. Ondan sonra da Kıbrıs ve Filistin’de 25 yıl boyunca Ermeni edebiyatı dersleri verdi.
1948 yılı nisan ayında Der Zor yakınlarındaki “ölüm tarlalarını” ziyarete hazırlanırken, kalbi duruverdi. 65 yaşındaydı…
Hrant da mahkum olursa, ayağında çarık, elinde asa, halkının yürüdüğü yoldan Der Zor yoluna düşeceğini söylemişti.
Korkunç, çarpıcı bir metafordu bu… Ve gerçek oldu…
Kaç can, kaç dünya yitti o yollarda…
Geçen yıl, elimde Teodig’in 11 Nisan kitabı Der Zor yollarına düştüğümde, Suriye’de henüz tek tük olaylar oluyordu.
Ve bir yılda Suriye alevler içinde kaldı.
Ve 1915 felaketinden sağ kalanların torunlarını yine belirsiz bir gelecek bekliyor.
Irak işgali, Mezopotamya’nın en kadim çocuklarının yeni bir göç dalgasına neden oldu.
Mısır’da Koptların geleceği belirsiz…
[Kandıra, 09.04.2012]

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa