Okumak önemli bir iştir!..
Kısa, kır saçlar soldan ayrılmış, sağdan da geriye doğru taranmıştı. Küçük yüzündeki nokta gibi gözler çipil çipil bakıyordu. Çenesinden aşağıya kabartılarak ve daraltılarak taranmış uzun sakalı yaşını daha bir ileriye götürmesinin ötesinde özel bir anlam da taşıyor gibiydi. Bu, yüzünün üstüyle altı arasında bir anlam ayrılığı yaratıyordu. Yukarı bakıldığında eli yüzü düzgün temiz pak bir okul öğrencisi; aşağıya bakıldığında da bir tarikat piri görülüyordu. Altı kaval üstü şişhane durumu vardı adamın küçük ölçekli yüzünde.
Kimdi, neciydi anlayamamıştım kanallar arasında geçgeç yaparken; ama Çanakkale ile ilgili en varsıl olarak nitelendirilen bir kitap dermesi olduğunu duymuştum. Bir rastlantı sonucuymuş bu da. Garip sakallı adam yıllık dinlencesini İstanbul’da geçirirken ve bir gününde de Beyazıt’ın kitapçılarında dolaşırken aradıkları kitabı bulamayan iki kişinin sıkıntısına tanık olmuş. Eski kitap satılan dükkanlarda, eski adıyla sahaflarda, yapacakları Çanakkale izlencesi için kitap arayan TRT çalışanıymış bu iki kişi. Anladığıma göre bu iki kişinin umarsız(!) arayışları kısa saçlı; ama uzun sakallı adamı Çanakkale ile ilgili kitaplara yöneltmiş ve kitap varsılı yapmış.
Olayın geçtiği yıl çok da önemli değil, ha beş yıl önce ha on yıl sonra. Önemli olan iki TRT yapımcısının(!) Beyazıt’ta Devlet Kütüphanesinde değil de Berken Döner’in BirGün’deki yazısında “… eski kitap satan sahaf dükkanları..” olarak ilginç bir biçimde tanımladığı kitapçılarda, yani sahaflarda kaynak arıyor olmalarıydı. Buna tanık olan, sonraki yılların Çanakkale kitapları varsılı adamın da kütüphane yerine Beyoğlu’daki kitapçıları önermesiydi. Bu olayı her yıl
mart ayının son pazartesi günü başlayan Kütüphane Haftası’nın 48’incisinin birkaç gün öncesinde duyuyordum. Şaşırmadım. Sevindim desem yeridir. Bir dışalım şenliği olan ve yaklaşık yarım yüzyıldır kütüphane kullanımını ve kitap okumayı özendirmek için yapılan Kütüphane Haftası kutlama çalışmalarının nasıl da boşa gittiğini; hem devlet içinde; hem de bilimsel alanda bir işe yaramadığını gösteriyordu bu olay.
Biz solcu kütüphaneciler de KÜT-DER çatısı altında okumaya, araştırmaya yönelik eğitim yerine böyle göstermelik etkinliklerin havanda su dövmek olduğunu; hemen her gün kitap yasaklanan, kitapları terör araç gereçleri arasında gösteren, yazarları damda yaşlanan, şiddet ve trafik suçlularına kitap okuma yaptırımı verilen bir ülkede kütüphanecinin, kütüphanelerin tanıtılamayacağını, okuma sevgisi aşılanamayacağını savunuyorduk. Ama egemen güç bildiğini okuyor, söylediğimizi ancak biz duyuyorduk.
TRT’nin iki çalışanı ve onlara yol gösteren üçüncü kişi kaynak olarak kütüphaneyi değil de kitapçı dükkanını düşünüyorsa bu ülkenin eğitiminde görünenin de ötesinde büyük bir sorun var demektir. Bunun üstüne 4+4+4, 4x3, 4-3-3, 4-4-2 gibi bölünmüşlükler daha da çeşitlendirilerek eklenirse geleceğin iyi bir gelecek olmayacağı çok açıktır.
Bu arama, araştırma çalışmalarını öğrendikten kısa bir süre sonra o Kütüphane Haftalarının 48’incisi başlamıştı. Kütüphaneciler Derneği ve Kütüphaneler Genel Müdürlüğünün ortak çalışmasıyla uluslararası boyutta düzenlenen haftanın en ilginç etkinliği, ülkenin çeşitli illerinin çeşitli alanlarda toplu kitap okuma şenliğiydi(!) Geçtiğimiz yılların birinde de bir ayaktopu alanında yapılmıştı benzeri bir etkinlik. Nasıl da gösteriye dönük, hoş görünen; ama içi boş çalışmalardı bunlar böyle. İnsanı eğitimin her aşamasında kitap okumaya, araştırmaya yönelik çalışmalar yaptıracağına; alanlarda, sokaklarda birlikte kitap okuma eyleminden günü birlik bir eğlencenin ötesinde nasıl bir yarar umulur anlamak olanaklı değil. Bütün bunlar kütüphanelerin çalışmadığının devlet ağzıyla duyurulmasıydı aslında.
Kütüphaneciler Derneği böyle bir kutsal(!) etkinlik içindeyken ben derneğin yayını olan Jose Ortega y Gasset’in Kütüphanecinin Görevi adlı kitabını arıyordum eski bir kütüphaneci olarak; ama bir türlü edinemiyordum. Kütüphanelerde kitap bulunmaz; bulunanlar da okunmazken; ulusal eğitim dizgesi kitaba ve kütüphaneye yönlendirmezken TKD kendi yayını okutamazken yeşil, kırmızı, kara alanlarda binlerce kişiye kitap okutmanın anlamı ne ola ki!? Kitap okumak önemli ve güzel bir eylemdir beyler!.. Boş beyinlerin boşboğazlıkla söylediği gibi yaşamın boşluğunu dolduracak bir etkinlik değil...
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/284405.jpg)
Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz
İliç siyanür faciasının üzerinden 1 yıl geçti. Hava, toprak ve su zehirlendi; 9 işçi can verdi. Daha fazla altın için kuralsız çalışmanın önünü açanlar aklandı. Halk zehirlenmiş doğa ve işsizlikle baş başa. Facianın ana sorumlularından uluslararası maden tekeli SSR, hisse senedi değerlerinin yükselmesiyle felaket öncesine geri döndü. İliç’teki altın için de “iş birliği içinde olduğu iktidarla” pazarlıkta.
![İliç: Madenciliğimizin fotoğrafı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/256045.jpg)
İliç: Madenciliğimizin fotoğrafı
![“Üç aya yakın süre geçti, İliç komisyon raporu hâlâ gelmedi”](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/261948.jpg)
“Üç aya yakın süre geçti, İliç komisyon raporu hâlâ gelmedi”
![‘Haklarımızın gasbedilmesine izin vermeyeceğiz’](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284369.jpg)
‘Haklarımızın gasbedilmesine izin vermeyeceğiz’
![KFC ve Pizza Hut işçileri haklarını talep ediyor | Gündem Özel](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/283993.jpg)
Evrensel'i Takip Et