Nereden nereye, Davutoğlu!..
Fotoğraf: Envato
1 Mayıs’a gidiyoruz. Üstelik işçilerin dipten gelen bir “kımıltısı” –bakmasını bilenlerce– hissediliyor. İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü üzerine yazacak ve sınıfın bir ucundan geliştirmekte olduğu yeni eğilimlerden söz edecektik. Başka sefere… Bürokrat sendikacılarca ne kadar bölünüp parçalanmaya ve yenilemekte olduğu mücadele eğilimi köreltilmeye çalışılırsa çalışılsın, yine de birlikten ve dayanışmadan yana tutumunu ortaya koyan başta İzmirli sınıf kardeşleri olmak üzere işçi sınıfı ve mücadeleci sendikacılara selam olsun deyip emeğin bayramını kutlayarak Davutoğlu ve pespaye “dış politika”ya dönelim.
Ancak 1 Mayıs’tan söz açmışken bir vurguyla… Davutoğlu’nun her türlü muhalefete de çalakalem saldırıp Suriye’ye yönelik saldırganlığı onaylamayan herkesi Baasçılıkla suçladığı TBMM konuşması bir kez daha gösterdi ki... Anlamak istemeyenlere de anlattı ki... O bilim adamlığıyla güçlendirilmiş görünüşteki özgüvenli ve bilmiş, her konuyu etraflıca açıklamaktan zevk alan rahatlığının yerine gelip oturan çıkışsızlığın özensizliği, savrukluğu ve sürüklendiği noktada –İçişleri Bakanı benzeri– amaç ve tutumlarını örtme yeteneğini de yitirişi “hayır canım o kadar da değil” diyenlere de algılattı ki... Dış politikada durum vahimdir. Ve işçi ve emekçiler, 1 Mayıs’ta olduğu kadar, her fırsatta, sömürüye karşı hınçlarını ve ücretli köleliği dayanılmaz kılmak üzere emeğe, çalışma ve yaşam koşullarını kötüleştirmeye yönelik emek düşmanı yeni saldırılara karşı öfkelerini bileyip haykırdıkları gibi... Eşiğine geldiğimiz komşularla savaşın, aynı zamanda kendilerine karşı açılmış bir yeni savaş cephesi olduğunu bilerek savaşa karşı barış özlemlerini de net olarak ortaya koymak zorundadırlar. Bu 1 Mayıs, sömürüye ve savaşa karşı, işbirlikçilerine dayatmalarıyla savaş ihtimalini başımıza sardıran emperyalizme karşı birlik, mücadele ve dayanışmamızı güçlendirdiğimiz bir gün olmalıdır.
***
“Komşularla sıfır sorun”du! “Soft power/yumuşak güç”tü Türkiye! “Merkez ülke” olacak ve “oyun kuracak”tı. Dışişleri Bakanı lafı dolandırarak kitabını bile yazmıştı. “İş”i biliyordu.. Yeterince havalıydı. Sakin sakin anlatır, anlatır, dünyayı dolanıp uygulardı. Ve inanmamız istenirdi tümüne. Ne desek yetmezdi. Osmanlı tafrası içerde ve dışarıda karşılıklar bulurdu. “One minute” Bakan’ın icadı değildi, ama “İsrail karşıtlığı” prim yapmıştı. Komşularla vize kaldırmalar, ortak bakanlar kurulu toplantıları düzenlemeler... yakınlıklar puan getirmişti. “Seçim zaferleri”nde “dış politika başarıları”nın da payı vardı.
Ya şimdi? Davutoğlu’nun Meclis konuşmasındaki hal ve tavrı? O kendine güvenli “soft” bilim adamlığının altından çıkan, niyetleri açığa vuran “dobralık”ın “dayanılmaz ağırlığı”nın sonuçları olacak. Dış politika getirileri götürüye dönecektir.
Ne demek şimdi bütün bunlar: “Türkiye olarak Ortadoğu’daki değişim dalgasını yöneteceğiz. Bu değişim dalgasının öncüsü olmaya devam edeceğiz… Yeni bir Ortadoğu doğuyor. Bu Ortadoğu’nun sahibi, öncüsü, hizmetkarı olmaya devam edeceğiz… Zihnimizde nasıl yeni bir Türkiye iddiası varsa, yeni bir Ortadoğu iddiası da var.”
“Arap Baharı”nı ileri sürerek Davutoğlu’nun Türkiye’ye çıkardığı “pay” budur. Tabii “Türkiye’nin payı” mıdır, ayrı sorun. ABD bir yana, o “kanlı-bıçaklı olduğumuz” Sarkozy Fransa’sı bile ellerini ovuşturarak, kendi “işleri”ni yapan Davutoğlu Türkiye’sini izlemektedir.
Esad, tıpkı bir günde “Esed” olduğu gibi, “kardeşim”den “zalim”e dönüştürülmüştür. Ve “Bahar” yedeklemesi çabasıyla “halkına silah kullanan Esad” eleştiri konusu edilmekle yetinilmemiş, “Suriye muhalefeti”nin silahlandırılmasına girişilmiştir. “Sahibiyiz” ya! “İstediğimizi” yapmaktayız! Sanki Bahreyn’in muhalefeti de diktatörü de yok! Sanki kan dökmek üzere Bahreyn Kralı’nın “yardımına” koşan Suudi Kralı az zalimmiş gibi! Sanki “Esed kan döküyor” da “bizim evin içi”nde kan banyosu yapılmıyormuş gibi!
Bahane bahanedir! Niyetin açığa vuruluşuysa yetmiştir! Sanki Araplar Osmanlı severmiş ve sanki Arap milliyetçiliği öncelikle Osmanlı zulmünü hedef alarak tarih sahnesine çıkmamış gibi.. Şimdi de “sahiplik”!
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02