Rüştü’nün rüştü düşerken!..
Sonucu bilinen anlaşmalı oynaşma olayının kararı beklendiği gibi ve yanında bir kargaşayla çıktı geldi. Ülkenin yetkili ve etkili ayaktopu kurumunun başında bulunan iş adamı ve ayaktopu bilgini başkanın daha önce yönettiği(!) spor kurumunda yol açtığı kargaşa düşünülürse yenisine şaşmamak gerek. Bir maddenin genel kurulda değişmesine karşı oy kullanan birinin, başkanlığında ve masa üstünde değişmezi değiştirmesi yaratılmak istenilen ileri demokrasinin ilerisine uygun; ama demokrasisine ters yeni bir örnek olarak yazıldı geçmişe. Kararın Başbakanın düşüncesi doğrultusunda olması yeni bir anlaşmalı oynaşma kokusu salsa da çevreye; bunun en iyi iş adamlığından başlayıp yatırımcılıktan geçen ve yardımseverlikle sonlanan bir ödülle karşılık bulması düşündürücü gelmesin insanlara.
Bu işin uzmanları konuyu enine boyuna uzatacaktır bir şeyi değiştirmeyecek olsa da. Ben anlaşmalı oynaşmaya benzettiğim çayır çimen üzerindeki bir olaya; sonra da o olaya ilişkin sözlere geçmeden azıcık değineyim istedim konuya.
Yayıncı kuruluşu mutlu etmek uğruna türedi bir düzenleme içine sokulan dört büyük takımdan kartal ile kanarya arasındaki ilk karşılaşmada, artık deneyimli olması gereken yaşlı Rüştü’nün davranışlarıydı beni yazmaya oturtan. Çayır çimen üzerinde erginliğini (rüştünü) kanıtlamış olması gereken bu yaşta birisinin oyun sırasında oraya buraya atlarken erginliğini düşürmüş, ergenliğe dönmüş olması üzüntü vericiydi doğrusu.
İzlerken pek bir anlam veremediğim davranışlarının nedenini yazılanları okuyunca öğrendim. Meğer kale atışı verilmiş bir karara karşı çıkarmış ve köşe vuruşu olması gerektiğini söylermiş. Eski takım arkadaşı Semih, hemen önünde, havadan bir sayı kazanmak için sudan bir nedenle ve beceriksizce kendini yere atıp aldatmaya baş vururken, Rüştü’nün, kararın değişmeyeceğini ve de kendi takımı için kötü olma olasılığını bilmesine karşın dürüstlük mü, dostluk mu olduğu pek anlaşılamayan bir gösteride bulunması yadırgatıcıydı.
Buna ek olarak, karşılaşmayı yöneten adama aşağılayıcı sözler söylemesi ve söylediğini de basın yoluyla duyurması içtenlikten, dürüstlükten, takım satmaktan öte başka beklentilere bir yatırım olduğunu düşündürüyordu. Eğer, dediğim gibi Rüştü bir yerlerde rüştünü düşürmediyse bu açıklamasının kendisine erken bir dinlence(!) olarak döneceğini biliyordur. Darda ve zorda kalmış ekmek kapısını daha bir dara düşürmenin ve zora sokmanın anlaşmalı oynaşma olayından ayrı düşünülmemesi gerekir ayrıca. Deneyimli kaleci takımdan mı sıkılmıştır, top oynamaktan mı? Ya da bu takımdan oynamaktan mı? “At beni” demesinin altında yatan bir şey olması gerek ama, ne!?
Rüştünü düşürmüş Rüştü’nün gol yeme şölenini daha önce de yazmıştım bir nedenle. Bir kez daha yazmak istiyorum, çünkü köşe vuruşu demekteki kararlılığını anlamak ve anladığımı da anlatmak istiyorum. Bilindiği gibi yan toplarda bir hoştur kendileri. O karşılaşmadaki ikinci golü de bir köşe vuruşu sonucu yemişti. Böyle olunca da bir bildiği ve onun da ötesinde bir isteği varmış demek gerekiyor. Köşe atışı sırasında ne kalenin içinde, ne önünde, büsbütün dışındayken oyunun yanlış bir yerde olduğunun da ayırtında değildi çoğu kez olduğu gibi. Yanlış yerdeki yanlış zamanda sıçramasıyla da topun diğer oyuncularca görülmesini engellemiş, gözü kapalı topun gideceği yere giden iki takım oyuncuları arasında Egemen’in kafasıyla top kaleye girmişti. Rüştü belli Rüştü’nün yanlış yerde yanlış zamanda uçuşa geçmesiyle oluşan gol Egemen’e yazılmış oldu bu yüzden.
Benim gördüğümü gören başkalarının görmezden gelip dillendirmemeleri, onun yerine dakika dakika karşılaşma anlatmaya yumulmalarını da anlayamıyordum bir türlü. Örneğin dürüstlük gösterisindeki Rüştü’nün gözü önünde aldatmaya yönelik davranışlar içinde kendini yere seren Semih için Milliyet’in mutfağından Ediz Sırapınar “… Sanki eski günlerine geri dönüş yapmış…” diyerek çok çiğ bir söz söylüyor, mutfakta daha çok kalması gerektiğini gösteriyordu. İnsan eski günlerine dönüş yapmışsa bunun geriye olması kaçınılmazdır. Eğer bir dönüş varsa bunun geriye ya da eski günlere olacak olması da kuşku götürmez bir gerçektir. Anlaşılan mutfakta tuzun ölçüsü kaçırılıvermiş.
Mutfağın dışında iş tutan Uğur Meleke de “ağabey” sözcüğüne yeni bir kısaltma, “abi” kısaltmasına da yeni bir biçim getirme uğraşındaymış gibi Ediz, Sabri ve diğer abilerinden söz ederken sürekli “ağbi” diyordu; mutfaktakilere yol göstermek istermişçesine...
Rüştünü düşüren düşürene anlayacağınız...
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/284405.jpg)
Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz
İliç siyanür faciasının üzerinden 1 yıl geçti. Hava, toprak ve su zehirlendi; 9 işçi can verdi. Daha fazla altın için kuralsız çalışmanın önünü açanlar aklandı. Halk zehirlenmiş doğa ve işsizlikle baş başa. Facianın ana sorumlularından uluslararası maden tekeli SSR, hisse senedi değerlerinin yükselmesiyle felaket öncesine geri döndü. İliç’teki altın için de “iş birliği içinde olduğu iktidarla” pazarlıkta.
![İliç: Madenciliğimizin fotoğrafı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/256045.jpg)
İliç: Madenciliğimizin fotoğrafı
![“Üç aya yakın süre geçti, İliç komisyon raporu hâlâ gelmedi”](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/261948.jpg)
“Üç aya yakın süre geçti, İliç komisyon raporu hâlâ gelmedi”
![‘Haklarımızın gasbedilmesine izin vermeyeceğiz’](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284369.jpg)
‘Haklarımızın gasbedilmesine izin vermeyeceğiz’
![KFC ve Pizza Hut işçileri haklarını talep ediyor | Gündem Özel](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/283993.jpg)
Evrensel'i Takip Et