Hadi bakalım kupanı da al git!..
Basılmamış kitabı toplatmak demokrasinin aşırı derecede ileri gitmesinden kaynaklanıyor olsa gerek! Zira geçtiğimiz yılın başlarında da Denizli’li bir grup Başbakanı protesto edebilir düşüncesiyle gözaltına alınmıştı!
Bu durum bana birazda ‘90’lı yılların başlarını anımsatıyor! İnsan düşünüyor da bazen, meğer demokrasimiz o yıllarda da ileriymiş de bizim haberimiz yokmuş!
O yıllarda 1 Mayıs gibi, 15-16 Haziran gibi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü gibi sol ve solcular için önemli olan tarihler yaklaştıkça, eylem gerçekleştirmesi ya da eyleme katılması muhtemel kişiler birkaç gün önceden gözaltına alınır, söz konusu tarih geçtikten sonra da serbest bırakılırlardı! Arada bir “Şimdi eylem yapmadınız ama bu ilerde yapmayacağınız anlamına da gelmez” denilerek gözaltı süresi uzatılanlar da oluyordu fakat o kadar kusur her demokraside olurdu!
Fakat şimdi görüyoruz ki ileri demokrasi denilen şey sürekli birilerinin tutuklanmasıyla da göstermeyebiliyormuş kendisini! Daha doğrusu anlaşılıyor ki demokrasi ilerledikçe işler daha da içinden çıkılmaz hale geliyormuş! Tıpkı Fenerbahçe-Galatasaray futbol müsabakası sonrası yaşananlarda olduğu gibi!
Maçtan sonra çıkan olayları hepimiz biliyoruz! Lakin sütten çocukların zehirlendiği bir ülkede yaprak dahi kımıldamazken kıl payı kaçan şampiyonluktan sonra ortalık bir anda savaş alanına dönmüştü! Evlerinde ki sineği bile biber gazıyla yok etmeye çalışan Emniyet güçleri ise ellerinde biber gazıyla bir o yana bir bu yana koşturmuş fakat taş atan çocuklar başta olmak üzere daha birçok yasal eylemde gösterdikleri performansı burada gösterememişlerdi!
Gözler polisin yakaladığı 48 kişinin akıbetine çevrilmişti ki ileri demokrasinin tutarlı ilerleyişi burada da kendisini göstermiş, 48 kişiden sadece 1 kişi tutuklanmıştı! Oysa maçtan sonra ki olayları o bir kişi çıkarmış olsaydı o kişiyi tutuklamak değil koruma altına almak gerekirdi! Zira o görüntüler ancak ve ancak Hollywood filmlerinin sahnesinde gerçekleştirebilinirdi! Üstelik milyar dolarlık prodüksiyon masrafları da cabası! Lakin adamımız tek başına ve tek kuruş harcamadan ortalığı birbirine katmıştı!
İşin buraya kadar olan kısmı ileri demokrasinin emniyet ve yargı bölümünü ilgilendiriyordu ki bu konuda sayısız örnekler vermek mümkündü! Örneğin ileri demokrasi de poşu bağlamanın cezası 11 yıl 3 ay olarak açıklanırken tecavüzden yakalanan bir gazeteci 6 ay sonra serbest bırakabiliniyordu!
Kaldı ki eskiden bir futbol takımı şampiyon oldu mu Futbol Federasyonu kupa merasimi düzenler ve kazanan takıma kupasını belirlenen sahada takdim ederdi! Oysa ileri demokrasi de işler hiç de eskisi gibi görülmüyordu!
Malum Galatasaray Şükrü Saraçoğlu stadında lig şampiyonluğunu kazandıktan sonra daha önceden belirlendiği gibi kupayı statta almak istemişti! Fakat seyirciler taşkınlık yapıp sahaya girince, emniyet güçleri de seyircilere biber gazı sıkıp seyirciyi gaza getirince olanlar olmuş ve kupa merasimi bir anda suya düşmüştü! Zira stat yönetimi de ışıkları söndürmüş çimleri de sulamaya başlamıştı!
Bu durumda federasyon ve emniyet yetkilileri güvenliğin sağlanamayacağını düşünmüş ve kupayı Galatasaray’a daha sonra vermek istemişti! Uzun süre soyunma odasında bekletilen Galatasaraylı futbolcu ve idareciler ise “Kupayı almadan şuradan şuraya gitmeyiz” diyorlardı! İşte ileri demokrasi denilen şey burada da devreye girmiş ve özerk futbol federasyonu rahat bir nefes almıştı! Başbakan aranıp ondan yardım istenmişti!
Bu iş için Galatasaraylı Yönetici Abdurrahim Albayrak görevlendirilmişti! Sayın Albayrak gecenin bir yarısında telefonuna sarılmış ve Başbakanla konuşmaya başlamıştı:
-Alooo Sayın başbakanım nasisunn!
-Abdurrahim sen misin? Hayırlı uğurlu olsun kupayı almışsınız!
-Yahu Başbakanum ne almasii! Eyla bizi tıktila içeri daa! Ha bir arasan da uşaklarii kupayı verseler bize!
-Onu kupayı almadan önce düşünecektiniz Abdurrahim! Kupayı alırken bana mı sordunuz!
-Başbakanım durum ciddi diyrum sana daa! Fatih hocamız sırt üstü yere yattı, ille de kupa ille de kupa deyip duriyii!
-Vali yanında mı Vali! Ver bakalım şu Valiyide halledelim şu işinizi! Hadi bakalım Abdurrahim, kupayı da al git!
Acaba diye düşünüyor insan, acaba Sayın Başbakan “Kupayı Ankara’da, AKP Genel Merkezi önünde bizzat kendim vereceğim! Hem çoktandır balkona çıkıp konuşma da yapmıyordum, bu vesile ile bir de konuşma yaparım” deseydi ağzını açıp iki laf eder miydi bu yöneticiler! Ne diyelim, iyi ki özerk futbol federasyonumuz var!..
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Yüzde 30 için sıkıyönetim](https://www.evrensel.net/upload/dosya/284645.jpg)
Yüzde 30 için sıkıyönetim
Antep’te devlet, patronların yüzde 30 zam dayatmasını kabul etmeyerek fiili greve çıkan işçilere karşı adeta sıkıyönetim ilan etti. Eylemler yasaklandı, grev çadırları yıkıldı, işçilere öncülük eden Sendika Başkanı gözaltına alındı, Demokrasi Meydanı işçilere kapatıldı.
Evrensel'i Takip Et