5 Haziran 2012

İlk köşe yazısına klasik bir merhaba ile başlamak istemiyorum.
Bunun iki nedeni var. İlki, Evrensel okuruna yabancı olmamam...
Yaklaşık iki yıldır Hayat Televizyonu’nda sunduğum Çandiyar programı nedeniyle, Evrensel okurunun önemli bir bölümünün, “konuştuklarıma” olmasa bile adıma ve yüzüme aşina olduğunu biliyorum.
Kürtçe sunduğum program nedeniyle, çokça istek de alıyorduk. İzleyiciler, programın en azından tekrarlarının Türkçe alt yazılı yayınlanmasını istiyorlardı. Yarı şaka da olsa birçoğuna, uzun yıllar Kürtler anlamadıkları bir dilde televizyonları izlemek zorunda kaldılar, şimdi de Türkçe alt yazı isteyenler anlamadıkları bir dilde izlesinler, empati kursunlar, diyorduk.
Şimdi ise Evrensel’de, “Hevra” ile önemli bir çoğunluğun anladığı dilde, Türkçe yazacağım. Daha ilk günden tersine isteklerin olacağını da belirteyim. Kürtçe konuşan/yazan birçok okurun, Evrensel’de Kürtçeye de yer verilmesi talebinde bulunacağını şimdiden görebiliyorum.
Bu uzun bir tartışma. Belki ilerde iki dilli yazmanın ne anlama geldiğini, bu durumun nasıl yorumlanması gerektiğini, Kürtçe yazanların bir kısmının Kürt edebiyatının niçin Türkçeye (veya Arapçaya, Farsçaya) çevrilmesine karşı çıktıklarını, bazı Kürtçe yazanların da niçin eserlerini iki dilli yayınlamaya özen gösterdiklerini uzun uzun tartışırız.
Bu konuyu şimdilik kapatıp niçin klasik bir merhaba ile başlamak istemediğimin ikinci nedenine geçeyim.
Evrensel’e yazacağım belli olduktan sonra köşeye koyacağım adı düşündüm/düşündük. Çokça arkadaştan öneri aldım. Doğrusu köşeye Kürtçe bir ad koymak aklımın ucundan geçmiyordu. Köşede Türkçe yazacak isem adı niçin Kürtçe olsun? Ama ilk günden aklıma yerleşen “Hevra” dışında, köşe ile yaşama geçirmek istediklerimizi ifade eden başka bir kelime bulamadım. “Hevra” gibi Kürtçede aynı zamanda isimleşen bir sözcüğü Türkçe ile ifade etmek için “birlikte” veya “beraber” gibi klasik karşılıklar kullanmak mümkündü. Sadece fiilimsi anlamı olan bu iki sözcüğün yaratacağı klasik sığlığı aşmak için Kürtçedeki isimleşen “Hevra”nın daha uygun olacağını konuştuk birçok arkadaşla.
“Hevra”, “birlikte,” “beraber” anlamına geliyor.
Bu kavramında değerlendirilmesi gereken iki ayrı yönü var.
“Hevra”nın Kürtleri yürekten yaralayan ilk yönü, tarih boyunca kendi aralarında yaşadıkları ayrılıklardır. Bu ayrılıklar ne yazık ki çoğu kez binlerce insanın yaşamına da mal olmuş. Başka dillerde “kardeş kavgası” anlamına gelen sözcük, Kürtler arasında da ilk olarak bu anlamına uygun biçimde, “birakûjî” olarak kullanılmış. Ancak Kürtler arasında “birakûjî” öyle bir noktaya gelmiş ki yaşananları karşılar olmaktan çıkmış. Artık yaşanan kardeş kavgası olmaktan çıkıp kendini yok eder noktaya gelince, “birakûjî” yerine “xwekûjî” demeye başlamışlar, Kürtler. “Xwekûjî” intihardır, kendini yok etmektir...
Kürtler, neredeyse kendilerini yok eder noktaya gelen bu ayrılıklardan çok çektiler. Hâlâ çekmeye devam ediyorlar. Bu köşe ile Kürtler arasındaki ayrılıkları en aza indirmenin, daha çok ortak noktaları görmenin ‘siyaseti’ esas alınacağından, “Hevra” en uygunuydu.
 Hevra açısından değerlendirilmesi gereken ikinci yön de, Kürtlerin yaşadıkları coğrafyalardaki iç içe veya komşu oldukları diğer halklardır.
Kürtlerin yaşadığı kadim coğrafyada birçok halk, birçok ulus yaşıyor. Madem Kürtlerin bu halklarla, uluslarla sorunları yok, esasen egemen sistemlerle sorun yaşıyorlar, o zaman “Hevra”nın bu halkları, ulusları ilgilendiren yönleri de olmalı.
Bu köşede, farklı halklarla/uluslarla birlikte yaşamanın ‘siyaseti’ de esas alınacağından, “Hevra” yine en uygunuydu.
* * *
Elbet köşe yazarlığım Evrensel ile başlamıyor. Daha önceleri de bazı gazete ve dergilerde, İnternet sitelerinde benzer merhaba yazıları ile yazmaya başlamıştım.“Ya Bismillah” deyip başladığım her yerde, köşelerin, yazarların babasının malı olmadığını da söyledim.
Türkiye’de gelenektir; köşeyi kapanların önemli bir çoğunluğu, köşeyi babasının malı gibi kullanır, bu türler çoğu kez de “fantazilerini” yazarlar.
Oysa Kürtlerin -elbet Kürt olsun veya olmasın sisteme muhalif olanların da- dertleri var.
Onlarca yıldır kimliği, dili kültürü inkar edilen; şimdilerde de “varsınız ama bu kadar” denilip mevcutla yetinmeleri istenen Kürtlerin dertleri diğerlerinden nispeten farklı. Bu nedenle “Hevra”da daha çok Kürtlerin dertleri yer bulacak.
Köşenin yazarı, derdi olanla derdi dinleyecek/okuyacaklar arasında köprü işlevini görmek istediğinden, köşeyi “fantazilerine” de yer vereceği babasının malı gibi değil, derdi olanın aktarıcılığını yapacağı bir platform gibi değerlendirmeye özen gösterecek.
* * *
İlk köşe yazısının son sözü: Şimdiye kadar ben de, yazılarımı okuyanlar da uzun yazmamdan şikayetçiydik. “Hevra”da mümkün olduğunca kısa ve öz ifadelerle sözünü ettiğim aktarıcılığı yapmanın yollarını da öğrenmeye çalışacağım.
“Hevra”nın yazanına da, okuyanına da bir şeyler vermesi/öğretmesi dileğiyle...
Tüm Evrensel okurlarına/gönüllülerine/yoldaşlarına bir kez daha merhaba!

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kadın işçiler devlere karşı

Kadın işçiler devlere karşı

Chinatool grevi, ücretleri eriten Şimşek programının arkasında dizilenleri gözler önüne seriyor: Programın uygulayıcısı iktidar, programdan güç alıp %25 zam dayatan Chinatool ile Şimşek’in kapısını aşındırdığı Chinatool’un ortağı uluslararası finans tekeli HSBC... Küçük parçaların üretimi için küçük elleri kullanılan kadın işçiler, bu dev ittifaka sendikalarıyla kafa tutuyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İmamoğlu’ndan belediye operasyonlarına tepki: Sandık gelecek, bir kişi gidecek, her şey değişecek.

Evrensel'i Takip Et