Fizik ve metafizik
CERN’de yapılan deneylerin sonuçları geçen gün açıklandı. Deneyi gerçekleştiren ve sonuçlarını inceleyen bilim insanları muhtemelen yeni bir atom altı parçacık bulduklarını açıkladılar. Bu parçacığın maddeye kütlesini veren Higgs bozonu olduğu belirtildi. Deneyler devam ediyor. Çünkü bilim en küçük bir yanılgıyı bile kabul etmiyor. İnsanlık böylece yaşadığı doğayı daha iyi anlama konusunda büyük bir adım atmış oldu. Bu büyük keşif aynı zamanda madde ve atomlara ilişkin standart modelin de kanıtlanması anlamına geliyor. Bilinen kesin bir gerçek var, o da şu: doğada hiçbir şey kaybolmuyor, yoktan varolmuyor. Enerji maddeye, madde de enerjiye dönüşebiliyor. Ancak enerjinin maddeye dönüşürken atomların nasıl kütle kazandığı açıklanamıyordu. Yapılan teorik açıklama ise kanıtlanamıyordu. Şimdi bu sorun çözüldü. Higgs alanı ve Higgs bozonunun -Fizikçi Peter Higgs’ten adını alıyor- bulunuşu bu soruyu yanıtladı. Higgs bozonu atomlara kütle kazandıran, yani maddenin bildiğimiz madde haline gelmesine yol açan bir parçacık. Bazı çevrelerin bu parçacığa “tanrı parçacığı” da demesi ise sadece kafa karıştırıcı bir adlandırma. Gerçekte ise tanrıyı fizikten ve doğadan silen küçücük bir parçacık.
Biliyorsunuz CERN’de yapılan deneyler üzerine epeyce bir demagoji yapıldı. Özellikle doğayı metafizik tarzda yorumlamak isteyen kesimler, fiziğin içine metafiziği yerleştirmek için büyük bir çaba gösterdiler. Onlara göre bu deney evrenin “yaratılmış olduğu” iddiasını doğrulamaktan başka bir şey yapmayacaktı. Bu arada “Büyük çarpıştırıcının arkasına baktım, bir şey yoktu!” diyenler de oldu. Yani demek istenen şuydu, evren ve madde tanrı tarafından yaratılmış, “ol” denilince olmuştu. Bütün evrenin, yıldızların, göklerin, denizlerin ve ırmakların ve nihayet insanın yaratılması hemen hemen bir hafta almıştı. Dinin tanrının merkezinde olduğu “standart modelinin” iddiası buydu. Yapılan deneyler de bunu doğrulamaktan öteye gidemeyecekti. Bu yöndeki yorum ve propaganda, gerçekte CERN’de yapılan işle, bu işin çeşitli ideolojik akımlar tarafından yorumlanmasının birbirine karıştırılmasına yol açtı. Bu durum materyalist düşünceye sahip çevrelerde de belirli bir kuşkuculuğa yol açtı vb.
Oysa artık neredeyse kesinlikle kanıtlanmış bulunan fiziğin standart modeline göre sadece hidrojen ve helyum atomlarının oluşması için 380 bin yıl geçmesi gerekiyor! Maddenin oluşumunu sağlayan güç ise doğaüstü bir güç değil, doğanın bir gücü! Yani küçücük bir parçacık. Dünyada hayatın başlaması için ise 10 milyar yıl geçmesi gerekiyor. Bütün bunlar aynı zamanda evrim teorisinin de en ileri düzeyde kanıtlanması anlamına geliyor. Fiziğin bulguları ve bilim insanlarının çalışması elbette objektif olarak doğanın daha iyi tanınmasına ve bizim doğayı anlama ve onun güçlerini daha iyi tanıyarak ondan yararlanma olanaklarımızı artırıyor. Ancak özellikle fizik alanı aynı zamanda bilimin içine metafiziğin sızdığı bir alan. Bilim insanları, çoğu durumda yaptıkları keşiflerin yorumlanması konusunda “dış etkilere” yani idealist ideolojilerin ve metafizik düşüncenin baskısıyla karşı karşıya kalıyorlar. Oysa bilim insanlarının ellerinde kullanabilecekleri çok güçlü bir silah bulunuyor. Doğa olaylarını anlama ve yorumlama da diyalektik materyalist yöntem tek bilimsel yöntem ve bu yöntemin bilim adamlarınca kullanılması, ya da onlara bunu kullanma ve anlama konusunda yardım edilmesi gerekiyor.
Bütün bu tartışmalar doğal olarak büyük patlama kuramını da güçlü bir biçimde yeniden tartışma alanına getiriyor. Ancak bugün şunu söylemekte bir sakınca bulunmuyor: CERN’in son açıklamaları ve bulguları “büyük patlama” iddialarının idealist yorumunu kesinlikle çöp sepetine atıyor. Bugün artık insanlık maddenin enerjiye, enerjinin ise maddeye dönüşmesinin gizemini neredeyse yüzde yüze varan bir kesinlikle açıklayabilir durumdadır. Boşluklar da yeni bulgularla doldurulacaktır. Bu döngü evreni anlama konusundaki tüm idealist yorumları çürütüyor. Bu da dinin standart modeli “ol”u bütünüyle geçersiz kılıyor. Kilise bilimsel gelişmeler karşısında içine düştüğü açmazdan dinin gerçekleri ayrı, bilimin gerçekleri ayrı diyerek kurtulmaya çalışmıştı. Açıkça görülüyor ki, bilimin, fiziğin alanı ilerledikçe metafiziğin ve idealizmin alanı daralıyor.
GÜNÜNYAZILARI
![Melih Şabanoğlu](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_fcd053ad9337319a7d69dfb1b70ad59b3647f396.jpg)
![Kansu Yıldırım](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_5231b28fecd4e81edaf7ad4677e9216a4e85d9db.jpg)
![Bülent Falakaoğlu](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_308260d9c54f1b236b13279a5fc250ba978d54ae.jpg)
![Yücel Özdemir](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_b15b8db0be3c5c349399f04bf94b1934ae698316.jpg)
![Ahmet Yaşaroğlu](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_703e30a97e74ac280b271a5e46066b21f67351c1.jpg)
![Adnan Gümüş](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_4c28ba0343b2ebb8bb11fab9fb206854a8009f78.jpg)
Evrensel'i Takip Et