Kimin devleti?
“Fon zaten obez oldu. Fon büyüklüğü 57.4 milyara ulaştı. 2011 yılında işsizlik ödeneği olarak yapılan gider sadece 794 milyon lira oldu. geliri ise 5 milyar lira. Dolayısıyla fon gelirlerinin azalması çok da önemli değil.” Hürriyet gazetesinde Aysel Alp imzasıyla yayınlanan haberde, bir ekonomi bürokratının, “Kıdem Tazminatı Fonu düzenlemesi, İşsizlik Sigortası Fonu’nu zayıflatmayacak mı” sorusuna verdiği yanıt bu. Ama bu konuda tek sorun bu da değil. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hazırladığı Kıdem Tazminatı Yasa Taslağı yasalaşırsa taslağın, İşsizlik Sigortası Fonu’na yapılacak işveren-patron oluyor- ve devlet -bu da kolektif patron oluyor- katkısını yeniden düzenliyor. Buna göre devletin fona katkısı yüzde 1’den yüzde 0.5’e; patronun katkısı ise yüzde 2’den yüzde 0.5’e iniyor. (15.madde)
Bugünün rakamlarıyla yapılan kabaca bir hesap, patron ve devlet katkısının düşürülmesi nedeniyle Fon’un yıllık gelirleri yaklaşık 2.7 milyar azalmış olacak. 2011 rakamlarına göre Fon’a patron katkısı 650 milyon liraya -2.6 milyar lira idi- devletin katkısı ise 2011’de 1.3 milyar lira olmuştu. Patronların ve devletin bu “katkısının“ işçilerin ve vergi veren halkın sırtından yapıldığını her halde hatırlatmak gerekmiyor. Yani Kıdem Tazminatı Fonu bütünüyle işçilerin emeklerinin ürünü ve sadece bu nedenle bile bu Fon’un yönetiminin ve denetiminin işçilerin elinde olması gerekiyor. Ancak bu konuda tüm karar yetkisi devlete ait. O da bu hakkını dilediği gibi kullanıyor. Hatırlanacağı gibi bu Fon’dan GAP’a bile para aktarımı yapıldı! Buna karşın Fon’da biriken 57.4 milyar liradan, işsizlik ödeneği olarak ödenen miktar ise sadece 794 milyon lira! Bu durum işçi sendikalarının yönetimlerini ilgilendirmiyor olacak ki, bu konuda sesleri solukları çıkmıyor.
Bütün bu uygulamalar, ortaya çıkan rakamlar bir şeyi çok açık bir biçimde kanıtlıyor. Bu devlet büyük sermayenin devleti ve işçilere ve halka karşı her uygulaması bu damganın izini taşıyor. Yani sermayenin diktatörlüğü -buna burjuva diktatörlüğü de deniyor- açık ve kesindir. Bu açıklığı sadece Fon uygulamaları kanıtlamıyor. Sendikalaşmak isteyen işçiler, patronlara karşı hak talep eden işçiler karşılarında hemen devlet güçlerini buluyor. İşçilerin grev çadırları, direniş çadırları sökülüyor, işçiler “Kamu düzenini bozmakla” suçlanıyor. Son olarak TOGO işçilerinin, CEHA işçilerinin, THY işçilerinin başlarına gelen de bu oldu. Peki hiç hatırlayan var mı acaba, bugüne kadar tek bir patron bile işçileri işten attığı, onların sendikalaşmalarını önlediği için “Kamu düzenini bozmakla”, suçlandı mı? Şimdiye kadar böyle bir suçlamaya tanık olunmadı. Sadece patron yasayı açıkça çiğnemişse, iş mahkemeleri, o da çoğu durumda iş işten geçtikten sonra işçilerin bazı haklarının teslim edilmesi yönünde zaman zaman kararlar aldılar.
Devletin sınıf karakterini ortaya koyan örnekler elbette bundan ibaret değil. Son çıkarılan teşvik yasası da bu durumun başka bir kanıtı oldu. Patronlara teşvikler, vergi indirimleri bir kalemde sunuldu ve onlara hem işçinin emeğini, ülkenin zenginliklerini istediğiniz gibi yağmalayabilirsiniz dendi. Üstelik patronlara sadece işçilerin canlı iş gücünün sömürü avantajları sunulmadı, üzerlerindeki yük hafiflesin diye işçi ve emekçi halkın sırtından kazanılan vergilerin bir bölümü, doğrudan teşvik olarak da sunuldu.
Dini kullanmakta oldukça usta olan AKP Hükümeti, sadece bu alanda usta olmadığını, aynı zamanda usta bir kapitalizm ve sermaye savunucusu ve temsilcisi olduğunu da doğrusu iyi kanıtladı. Böylece Başbakan Erdoğan’ın “ustalık dönemi”, kapitalizme ve büyük sermayeye ne kadar ustaca hizmet edildiğini kanıtlayan bir dönem oldu. Kuşkusuz sermayeye hizmet bunlardan ibaret kalmayacaktır. Ama unutulmasın ki her haksızlığa karşı mücadele eden, haklarını almak ve savunmak için direnişe geçen işçi ve emekçiler var ve onlar hükümete ülkeyi büyük sermaye için dikensiz gül bahçesine çeviremeyeceksiniz diyorlar. Hiç kuşkunuz olmasın bu mücadeleler, işçiler ve emekçiler ücretli köleliği, işçinin sermayeye kulluğunu kaldırmayı başarıncaya kadar sürecektir.
GÜNÜNYAZILARI
![Melih Şabanoğlu](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_fcd053ad9337319a7d69dfb1b70ad59b3647f396.jpg)
![Kansu Yıldırım](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_5231b28fecd4e81edaf7ad4677e9216a4e85d9db.jpg)
![Bülent Falakaoğlu](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_308260d9c54f1b236b13279a5fc250ba978d54ae.jpg)
![Yücel Özdemir](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_b15b8db0be3c5c349399f04bf94b1934ae698316.jpg)
![Ahmet Yaşaroğlu](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_703e30a97e74ac280b271a5e46066b21f67351c1.jpg)
![Adnan Gümüş](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_4c28ba0343b2ebb8bb11fab9fb206854a8009f78.jpg)
Evrensel'i Takip Et