Kardeşçe bölüşelim
İKİ DEV KARDEŞ İNSAN OLMAYI SEÇTİLER İşte böyle böyle resimler döverken birdenbire, denizler ve karalar tanrısı eli yabalı Poseydon’un çok güçlü ve dev yapılı o iki oğlu geldi aklına Hefaystos’un!. Gerçekten de Poseydon’un bütün çocukları dev yapılı olurdu hep... Çünkü Poseydon; dünyamızın gizemlerini özgürce çözmeye kalkmak gibi amansız bir hastalığı olan insanların, birgün kendi egemenliği altındaki denizlere ve kıtalara da el atmaya kalkacaklarından emindi. İşte bunu engellemek için çocuklarını çok güçlü devlere dönüştürüyor ve uzak denizlerle karaların fethine kalkışacak o meraklı yaratıkları çiğ çiğ yemeleri için, onları dünyamızın çeşitli limanlarına bekçi olarak yerleştiriyordu... Haliyle son doğan ikiz çocukları Otos ile Efiyaltes’i de, aynı amaçla, Akdeniz’in adsız bir koyuna bekçi olarak dikti. Ne var ki birbirlerini çok seven bu ikiz kardeşler, diğer kardeşlerine hiç mi hiç benzemediler! Otos ile Efiyaltes, geçen zaman içinde hem babaları Tanrı Poseydon, hem de öteki tanıdıkları tanrılar üzerinde uzun uzun düşünmeye ve kendilerince yorumlar yapmaya başladılar...
GELİN DÜNYAYI BİRLİKTE DÖNÜŞTÜRELİM Bu düşüncelerinin sonunda; yalnızca denizlere açılacak insan denen o zavallı yaratıkları cezalandırmak gibi bir görevin çok saçma olduğunu anladılar. Bunun yerine insanların arasına karışıp acılarına da, sevinçlerine de ortak olma tutkusuna kapıldılar. Çünkü onlarla toprak, su, ışık ve emek kardeşiydiler. Ve dünya olağanüstü güzelliklerle tıka basa doluydu! Bu dünyayı daha da güzelleştirmekten, onun gizemlerini birlikte çözmekten, bütün bu nimetleri onlarla kardeşçe bölüşmekten daha anlamlı şey ne olabilirdi ki? Kardeşçe bölüşmek yerine, onların hakkını savaş yoluyla almaktan daha iğrenç bir şey de olamazdı! İşte bu yüzden Savaş Tanrısı Ares’in, egemenlerin çıkarları uğruna insanları ha bire birbirlerine kırdırdığını gördükçe ona karşı büyük bir kin duymaya başladılar. Aynı yazgıyı, aynı ışık ve toprağı bölüştükleri insanları gene savaşa kışkırttığı bir sırada, bu iki dev kardeş, o yüzsüz Ares’i yaka paça tutup kırılmaz tunç zincirlerle bağladılar ve gene tunçtan bir kafese kapattılar!..
SAVAŞ TANRISI BİR KAFESE KONUNCA... Bir süre sonra dünyamızdaki bütün savaşlar haliyle birden duruverdi! Ne var ki savaşların sona ermesi demek, tanrılar ve onların temsilcileri olan dünya egemenlerinin saltanatının da sonu demekti. Bu yüzden Olimposlu tanrılar, Savaş Tanrısı Ares’i hemen zincirlerinden kurtardılar... Haliyle çok geçmeden dünyamız, yeniden insan kanıyla kirlenmeye başladı.... Buna çok öfkelenen iki dev kardeş; Savaş Tanrısı Ares’i kurtaran Olimposlu tanrılara karşı savaşmaya karar verdiler bu kez de... Çünkü gökyüzünde, bulutların üstündeki Olimpos denen bir ülkede oturan o tanrılardan bile daha güçlü buluyorlardı kendilerini!.. Bu düşünceyle kırlarda dolaşırlarken, Peliyon Dağı’nı kökleyip onu Ossa Dağı’nın üstüne koymaya, bu yolla gökyüzüne tırmanıp Baştanrı Zeus’un Olimpos’taki sarayına ulaşmaya karar verdiler... Oraya ulaşınca da bütün tanrılara: “İnsanları rahat bırakın, onlar kendi dünyalarında savaşsız, kardeşçe yaşasınlar. El ele ürettiklerini birlikte bölüşsünler. Biz iki kardeş, insanlarla birlikte yaşamaya karar verdik. Siz Olimposlu tanrılar, isterseniz siz de gelin; dünyayı el birliğiyle dönüştürelim... Birlikte, kardeşçe yaşayalım. Dünya hepimize bol bol yeter de artar bile!..” diye haykıracaklardı!.. Gerçekten de iki kardeş, Peliyon Dağı’nı yerinden köklediler. Onu tam Ossa Dağı’nın üstüne koymak üzereydiler ki olup bitenleri dehşetle gördü Baştanrı Zeus!.. Hemen yıldırımlarını çaktırıp bu iki isyancı kardeşi öldürmeye karar verdi. Durumu anında öğrenen babaları tanrı Poseydon da, Zeus’un yanına gitti doğruca. Kollarını tuttu... Yalvardı yakardı oğullarını bağışlaması için... Hemen gidip onların gökyüzüne tırmanmalarını önleyeceği sözünü verdi...
BARIŞ İSTEMEK ZEUS’A İSYAN DEMEKTİ Baştanrı da zaten kardeşi olan bu Denizler Tanrısı Poseydon’u kırmadı. Poseydon doğruca çılgın çocukları Otos’la Efiyaltes’in yanına gitti. İkisi de üst üste koydukları iki dağın doruklarına doğru tırmanmaya başlamışlardı bile! Bağıraraktan onları yanına çağırdı hemen. İki çılgın oğlu doruklardan homurdana homurdana aşağıya indiler. Babaları Tanrı Poseydon; bu yaptıklarının tanrılara bir isyan olduğunu anlatmaya çalıştı delişmen çocuklarına. Böyle devam ederlerse, ağır şekilde cezalandırılacaklarını söyledi... Sözlerini bitirince de tanrı Poseydon, Ege denizinin dibindeki paslanmaz yosun yeşili sarayına indi asi oğullarına küfürler savura savura... Büyük büyük balıklar da, sarayına dek onu uğurladı.. İşte dünya mekçilerinin tanrısı Demirci Topal Hefaystos, kendisi gibi dünyamızın hayranı ve insanların dostu bu iki güzel kardeşi nakışladı kalkanın üstüne.
GÜNÜNYAZILARI
![Melih Şabanoğlu](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_fcd053ad9337319a7d69dfb1b70ad59b3647f396.jpg)
![Ahmet Yaşaroğlu](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_703e30a97e74ac280b271a5e46066b21f67351c1.jpg)
![Yücel Özdemir](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_b15b8db0be3c5c349399f04bf94b1934ae698316.jpg)
![Adnan Gümüş](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_4c28ba0343b2ebb8bb11fab9fb206854a8009f78.jpg)
![Yusuf Karadaş](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_132e40090d710a9c66e87888ce89dc45341cf1e9.jpg)
Evrensel'i Takip Et