14 Ağustos 2012

Antepli işçilerin yolundan yürümek...

Antep’te tekstil işçilerinin direnişi genişleyerek sürüyor. Dün sabah itibariyle direnişe katılan fabrika sayısı yediydi.
Şireci Tekstil’in işçileri ise önce yapılan anlaşmayı yeterli bulmayarak taleplerini direnen işyerlerindeki işçilerle birleştirerek yeniden eyleme geçtiler. Öyle anlaşılıyor ki, bu işçi direnişi daha da genişleyerek ilerleyecek.
Bunu tekstil patronları da fark etmiş olacak ki, direnen işletmelerin sahiplerinden öte Antep’te tekstil sektörünün ağaları Nakipoğlu ve Konukoğlu, vilayette tekstil patronlarını toplayıp kararlar aldılar. Direnen işçilerle konuşan Nakipoğlu ve Konukoğlu’nun tehdit de içeren karşı tekliflerini işçiler reddettiler. Şu açık bir gerçek ki, Antepli direnişçi işçilerin aylık ücretlerinin net 1000 TL’ye çıkarılması, asgari ücret tutarında dört ikramiye, Pazar ve bayram tatillerindeki çalışmanın fazla mesaiden sayılması ve günlük 100 TL olması talepleri tüm Antep tekstil işçilerinin talebidir. Bu yüzden de daha aşağı bir anlaşmayla direnişlerini bitiren Şireci Tekstil işçileri bu yeni talepler için yeniden direnişe katılmıştır.
Birkaç gündür gazetemizde çıkan diğer sanayi havzalarından gelen haberlere ve işçi mektuplarına bakılırsa, Trakya başta olmak üzere birçok bölgede tekstil işçileri benzer taleplerle ve Antepli işçilerin belirlediği çerçeveyle “paralel” hareket edecek görünmektedir.
Direnen işçilerin gelişmeler içindeki tutumlarına bakıldığında, başarılarının temelinin aralarındaki birlik ve her adımda bu birliğin güçlendirilmesi olduğunun farkında oldukları anlaşılmaktadır. Bu yüzden de eğer patronlar dize getirilecekse, işçiler birliklerini daha da büyütmek, bu birliği patronlara geri adım attıracak bir güç düzeyine vardırmak zorundadırlar. Bu da elbette en başta, şu anda mücadelenin merkezi duruma gelen Antep için böyledir ve organizedeki on binlerce tekstil işçisi, sadece direnen işçilerin başarısı için “dua etmeyi” de aşarak, kendilerinin de bu birliğe katılmak, direnişi büyütmelerinin gerektiğini görmek durumundadırlar. Ama bu çoğu zaman kendiliğinden olmaz. Tersine direnişe katılan işçiler, diğer sınıf kardeşlerinin de aynı yolu izlemesi için onların uyandırılması, onların mücadeleye katılması için örgütlenmesi yükümlülüğünü de üstlenmek sorumluluğu ile karşı karşıyadırlar. Çünkü en gerideki işçinin de açıkça fark edebileceği gibi bu dava işçilerin davasıdır ve işçiler ancak birbirlerini örgütleyerek birliklerini güçlendirip, mücadelelerini büyütüp ilerleyebilirler.
Elbette şu anda “birlik”, “mücadele” deyince Antep tekstil işçilerinin birliği ve mücadelesi akla gelmektedir. Ancak birlik ve mücadele, tüm tekstil işçilerinin, hatta tüm sınıfın davası olarak yurt sathında (giderek uluslararası satıhda da) büyütülüp güçlendirilmesi gereken birlik ve mücadeledir. Bu açıdan gazetemize birkaç gündür diğer bölgelerden, “Antep’in direnen işçilerine selam” ve “Biz de Antepli işçilerle aynı koşullarda çalışıyoruz, biz de onlar gibi yapabiliriz!” diyen işçilerin sözlerinin birer mücadele çağrınsa dönüşmesinin önünde bir engel görünmemektedir.
Kısacası işçilerin birliği ve mücadelesinin Antep’te olduğu gibi Türkiye sathında da büyümesi, son derece önemlidir. Bu yüzden de az çok mücadele potansiyeli taşıyan tüm işletmelerde, tüm sanayi havzalarında Antepli işçilerin birlik ve mücadele çağrısının yayılması, en acil talepler etrafında sağlanacak birliklerle işçilerin güçlerinin birleştirilmesi çok önemli hale gelmiştir. Burada işçilerin en önemli kozu da patronlarla ve patron örgütleriyle doğrudan kendi seçtikleri temsilcilerle karşı karşıya gelmeleridir. Antep’te bunun önemi görülmüştür. Kaldı ki bu sadece mevcut mücadelenin bir kazanımı ve avantajı olmaktan da öte sendikal hareketin yenilenmesi, sendikacılık anlayışının temelinden değişmesi için de son derece önemli bir dayanaktır.
Antepli işçilerin açtığı yol basittir:
1-) Taleplerini belirle ve tüm işletmedeki işçileri bu talepler etrafında birleştir!
2-) Benzer talepleri olan diğer işletmelerle bağlantı kur!
3-) Patronla ve patron örgütleriyle doğrudan kendi seçtiğin temsilcileri muhatap yap; aracılara prim verme!
4-) Taleplerin tüm havzada, hatta yurt sathında yayılması için, mücadeleye katılan tüm işçileri seferber et; kendi gazeteni (Evrensel) ve televizyonunu (Hayat Televizyonu) mücadeleye katılan işçiler arasındaki haberleşmenin ve örgütlenmenin aracı olarak iyi kullan!
Bugünkü vahşi çalışma koşullarının yaygınlığı ve taleplerin aciliyeti (işçilerin onlarca yıla yayılan mücadelesinin deneyiminin bugün ulaştığı düzey) dikkate alındığında; bu yoldan ilerlenirse işçilerin kazanmasının önünde hiçbir güç duramaz.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et