Ya farkı ya ucuzu! Dayatma bitmiyor

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) hastalara yeni bir fatura çıkarmanın planını yapıyor.
Niçin bu plan?  
İlaç harcamalarını azaltmak için!
Formül ne?
Basit: Ya ucuzunu al ya farkını öde!
Plan geçenlerde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu’na sunuldu.
Ekonomi bakanları ile üst düzey ekonomi bürokrasisinin yer aldığı kurul onaylarsa… İşlem tamam!
‘Muadil’ ilaçlarda fiyatı yüksek olanda ısrar eden vatandaşa, ‘ya ucuzunu al ya farkını öde’ denecek olmasında ne sakınca var ki?
Böyle düşünenler olabilir!
Peki, milyonlarca kronik hastayı etkileyecek bu plan bu kadar basit geçiştirilebilinir mi?
5 liralık tansiyon ilacı da var 40 liralık da örneğin.
Hasta bütçesine göre mi karar verecek? Nasılsa farkını ödeyebilirim ben 40 liralık alayım. Yok, ben zaten kuruş hesabı yapan bir emekliyim, eczacı evladım sen bana oradan 5 liralık olanı ver.
Olacak iş mi bu?
Doktor mu karar verecek yoksa cüzdan mı?
Kolesterol, tansiyon, mide, kemik erimesi gibi hastalıklar nedeniyle düzenli ilaç kullanan yüz binleri sıkıntıya sokmaz mı bu plan?
İlaçta sadece fiyat farkı olmadığına göre, içerik farkı da olduğuna göre nasıl olacak bu iş?
Hadi bu soruların cevabını işin uzmanları versin. Biz işin ekonomisine bakalım.

3 LİRADAN NE OLUR?

“Şurada tedavi olursan 3 lira, şu hastanede olursan 5 lira” denilerek muayene ücretleri geldi. Olsun 3 liranın 5 liranın lafı mı olurdu!
Sonra “üç kutu ilaçtan sonra ilave ücret ödenecek” denildi. Eyvallah!
“SGK şu ilaçları, şu ameliyatta ve şu tedavi sürecinde maliyeti yüksek olan şu malzemeleri karşılamıyor”.
Tamam, sorun yok!
“Lafı mı olur, tamam, eyvallah, sorun yok” dedikçe devamı geliyor. Giderek vatandaşın ödediği fatura büyüyor.  
Nerede duracak ya da hiç duracak mı?
Şimdi ha bire önümüze fatura koyanlar, Sağlıkta Dönüşüm adıyla süreci başlatırken hiç de böyle şeylerden bahsetmemişlerdi. Aksine “dönüşüm denilen şey” sağlığın piyasalaşması, ticarileşmesi ve özelleşmesidir” diyenlere de hiddetle karşı çıkmışlardı.
Efendilere göre bu itirazı yapanlar ‘ideolojik tetikçilerden’ başka bir şey değillerdi!
İlk başta da her şey yolunda gider gibi görünüyordu. İsteyen istediği doktora, isteyen istediği özel hastaneye gidiyordu. Bu iş AKP’ye bayağı oy kazandırmıştı hani.
Sonrasında halka daha kolay ve ucuz sağlık hizmetine erişme iddiasıyla çıkılan yolda işler ters gitmeye başladı!
Doktor ve yardımcı sağlık personelinin iş yükü ağırlaştırıldı. Sağlık personeli hastalara yetişemez oldu. Performansa göre maaş sistemi getirildi. Doktora adeta, “hastana nitelikli bakma, hızlı bak” denildi.
Hastalar sorun yaşamaya başladı. Yaşanan tıkınma döndü dolaştı, ölüm ve şiddet olarak sağlıkçıların başına patladı.
Hükümetin bütçeden ödediği sağlık harcamaları da artıkça arttı. SGK bütçeden sürekli kaynak çeken bir kurum durumuna düşürüldü.

VERİLEN PARA NEREYE GİDİYOR?

SGK açıkları için bu yılın ilk 6 ayında bütçeden harcanan para 13 milyar TL’yi aşmış. Oysa geçen ilk 6 bu rakam 9 milyar liraydı.
Yüzde 45’lik bir artış söz konusu…
Nereye gidiyor bu para? Bütçe açıkları neden büyüyor?
Cevabı açık: Özel hastanelerce kamu kaynakları hortumlanıyor da ondan.
Delik büyüdükçe hastaların cebine el atılıyor. Hakları budanıyor.
Altını çizmek gerekir ki, sosyal güvenliğe ayrılan pay bütçede büyük gibi gözükse de, AB ülkeleriyle bir kıyaslama yapıldığında bu görüntünün bin yanılsama olduğu anlaşılıyor. Türkiye’nin sosyal güvenlik açığının milli gelirine oranı AB ortalamasının yanında devede kulak kalıyor.
AB ülkelerinin sosyal güvenlik açıklarının milli gelirlerine oranının ortalaması yüzde 16. Türkiye’ninkiyse yüzde 4’i biraz aşıyor.
Bu oran da Türkiye’ye ağır geliyor.
Bu ağırlık karşısında hükümet ne yapıyor?
Yasa değişiklikleriyle giderlerden emekliye ödenenleri azaltmaya çalışıyor. Sağlık sistemini piyasalaştırarak sermayeye para aktarıyor.
Kayıt dışı istihdamı azaltmıyor. Teşvik uygulamalarıyla işverenlerin ödediği primlerden indirim yapıyor. Sonra da “açık var” diye yükleniyor emekliye, SGK’dan yararlanan vatandaşa.
Duydunuz mu? Bakanlar Kurulu, emeklilik için yaş bekleyen ve 44-52 arasındaki yaşlarda emekli olacakların hepsinin emeklilik yaşını 53’e çıkaracakmış.
Sağlık için ödediğimiz fatura büyüyor sosyal güvenlik haklarımız daraltılıyor.
Yukarıda sormuştum, tekrarlıyorum: Bu süreç nerede duracak ya da hiç duracak mı?
Cevabı var mı?


VERGİ VE ZAMLAR SALINACAK!

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek işlerin iyi gitmediğini itiraf etmişti: Bu sene bütçe iyi durumda değil!
Bütün bakanlıkları yazıyla uyarmasına rağmen bazı bakanlıkların kendisini dinlemediğini açık açık söylemişti.
Bütçe bugüne kadar iyi gidiyordu çünkü dolaylı vergi geliri geldikçe geliyordu. Vatandaş borç harç harcıyordu, KDV geliyordu. Ucuz döviz ithalatı patlatıyordu, ithalattan alınan vergi rekoru kırılıyordu.
Şimdi ne oldu?
İç tüketim durmuş durumda. Vatandaş yoksullaştı tüketimini kıstı.
Büyüme oranının yüzde 9’lardan yüzde 4’e kadar geriledi. İthalat azaldı. Dolayısıyla ithalattan alınan KDV’lerde kayda değer daralma yaşandı. Harcamalar azalınca haliyle iç tüketimden alınan KDV de azaldı.
Önceki özelleştirmelerden kasaya milyarlar giriyordu. Bu yıl özelleştirmelerde evdeki hesap çarşıya uymadı. Anlayacağınız hükümet hazırı satarak da para alamadı.
Yine de genel kanı şuydu: Hükümet yeni vergi salamayacağı için bu yıl böyle gidecek (Bakan Şimşek’in de iddiası buydu).
Fakat öyle olmadı. Vergi ve zam salınacağına dair haberler gelmeye başladı bile. İşte geçen hafta gündeme gelen Maliye’nin zam paketine ilişkin haberin özeti: 2012 bütçesinin hedefin üzerinde açık vereceğinin ortaya çıkmasından sonra Maliye Bakanlığı bürokratları, 10 milyar liralık ek gelir getirecek zam paketi taslağı hazırladı. Taslakta otomotiv, sigara, tapu harcı ve gayrimenkul yatırım ortaklıklarına ilave ve yeni vergiler yer alıyor. Tedbir paketiyle ilgili kararı Başbakan Erdoğan verecek.
Sonrasında, “Bu kış zor geçer!” haberi geldi: Doğalgaza yeni zam geliyor. Enerji uzmanlarına göre ekim ayında gaza yüzde 10 ila 15 arasında zam yapılacak.
Türkiye elektrik üretiminin yarısını gazdan sağlıyor. Bu demektir ki, gazdaki artış, elektrik fiyatlarını da artıracak.
Bütçeye kar yağıyor üşümedin mi, ceplerimize zam yağacak hissetmedin mi?


KİBRİT ÇAKSAN PARLIYORUZ!

Geçen haftaki yazıda, Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptırdığı ve “dünyanın en kızgın ve mutsuz gençleri Türkiye’de” sonucunun çıktığı araştırmaya dikkat çekmiştik. Hangi nedenlerin böylesi bir sonuca yol açmış olabileceğini değinmiştik.
Sadece gençler mi kötü durumda olan?
Bir araştırma şirketinin son çalışmasına göre Türkiye’de çalışanlar giderek daha stresli hale geliyor. Çalışanların yüzde 59’u stres seviyelerinin son bir yıl içerisinde yükseldiğini söylüyor.
Araştırmanın sonuçlarına göre, çalışanların yaşadıkları stres kısa vadede sağlık problemlerine, uykusuzluk ve yorgunluğa sebep olurken, aynı zamanda verim düşüşüne de yol açıyor.
Bu arada çalışanların yüzde 66’sı çözüm olarak esnek çalışmayı gösteriyormuş.
Ne büyük bir yanılgı...
Ne zaman çalışacağını bilmeden… Ne zaman ailene zaman ayıracağını bilmeden…
Hafta içi mi hafta sonu mu işte olacağını bilemeden… Ve işe ne zaman çağrılacağını hesap edemeden… Yaptığın fazla mesain çalışmadığın günlere borç sayılacağı için asla fazla mesai alamadan (Esnek çalışmanın nimetlerini(!) uzatmak mümkün ama bu kadara yeterli olur sanırım)...
Böylesi çalışmak stresi azaltır mı artırır mı?
Esnek çalışma yaygınlaşıyor zaten. Hükümetin her türlü (kısa,orta, uzun) vadeli programlarının hedeflerinden biri esnekleşmek.
Gidişat barut fıçısı olmaya doğru!

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et