18 Eylül 2012 10:00

Mehmet Akif, Erdoğan ve kıssadan hisse…

Mehmet Akif, Erdoğan ve kıssadan hisse…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“İmam Hatip okullarından terörist, anarşist yetişmediği için mi imam hatipleri kapattınız.” Siyasetin günlük rutini içinde söylenen kimi sözler, o dönemin dar polemiklerinin sınırlarını aşarak olumlu ya da olumsuz çağrışımlarıyla birlikte tarihe kalır.
Başbakan Erdoğan’ın önceki gün Denizli’de yeni eğitim öğretim yılı açılış töreni için gittiği, Cedide Abalıoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi’ndeki konuşmasında dile getirdiği bu sözler de herhalde onlardan biri olacak. Türkiye’de Cumhuriyet tarihi boyunca çözülememiş iki temel sorundan birinin “laiklik” olduğu düşünüldüğünde bunun böyle olması çok da şaşırtıcı olmaz.
Peki Erdoğan’ın bir eğitim yılı açılışından ziyade bir ‘kışla açılışı’ yapıyormuşçasına bol “terörle mücadele” söylemli konuşmasında ifade ettiği bu sözler nasıl okunmalı?
Öncelikle bu söylemi ile Erdoğan çocuklarının laik ve bilimsel bir eğitim almasını tercih edenlere “dinsiz ve terörist adayı olarak yetişmemeleri için evlatlarınızı imam hatip okullarına gönderin” demiş oluyor. Belki, HSYK Başkanı’nın, Başbakan’ın yargıya “gerekenleri söylediklerini” belirttiği sözlerini “dil sürçmesi” saymasında olduğu gibi, birileri de Başbakan’ın bu sözlerinin sadece “28 şubat zihniyeti”ni hedef aldığını öne sürebilir.
Ancak ne olursa olsun, bu sözler bu ülkeyi tek partili bir iktidarın başı olarak yöneten kişi tarafından söyleniyorsa, mutlaka onun önü ve arkası irdelenmeli, tüm çağrışımları didik didik edilmelidir.
Aslında bu söylem, Başbakan’ın geldiği imam hatip geleneğini tercih etmeyen herkesi “sorunlu” gördüğünün dolaylı bir itirafı gibidir.
Bu söylemin diğer yönü ise bizi şöyle düşünmeye davet ediyor: Başbakan demek ki, İmam Hatip dışındaki okulların ‘terörist adayı’ yetiştirdiğini düşünüyor. Peki acaba Başbakan’ın mezun olduğu imam hatiplerden mezun olup da üniversitede ya da sokakta, Türk-İslamcı militan siyaset yapmış olanlar hangi sınıfa giriyorlar?
Hatırlancağı gibi ABD emperyalizminin başını çektiği kapitalist kamp, NATO’ya üye ülkelerde, perde arkasında Gladio aracılığıyla “Komünizmle mücadele” örgütlenmelerini destekledi, onları öne sürdü. Türkiye’de Milli Türk Talebi Birliği (MTTB) bu yapıların en önemlilerinden biriydi. Komünizm ile mücadele eğitimi almış olan MTTB üyeleri 12 Eylül darbesinden hiçbir zarar görmediler. Darbenin meyvelerini yiyen bu isimler, Türkiye’de sosyalisterin, işçi sınıfı örgütlenmelerinin, demokrasiden yana güçlerin dağıtıldığı ve yeniden toparlanmalarını engelemek için baskı altında tutuldukları süreçlerde, palazlanmaya başladılar.
Kuruluşu 1916 yılına dayanan ve “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyası da dahil pekçok eylemi organize etmiş olan MTTB’nin üyesi AKP’lilerden bazıları şunlar: Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Abdullah Gül, Abdülkadir Aksu, Mehmet Ali Şahin, Ahmet Davutoğlu, Cemil Çiçek, Beşir Atalay, Numan Kurtulmuş, Kadir Topbaş.
Bu isimlerin neredeyse tamamına yakını imam hatip mezunu.
Bu izi takip edince, bugün neden Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Suriye’ye karşı ABD politikalarına bu kadar angaje oldukları da daha iyi görülecektir. İmam Hatip mezunu olup da, bu taraklarda bezi olmayan ‘müslüman evladı’ kuşkusuz çoktur ve biz burada onları tenzih ederek, sadece ABD politikalarının hizmetinde müslüman kanı dökmekte beis görmeyenleri kast ediyoruz.
Şimdi bu gerçek ortada iken, Başbakan Erdoğan’ın çıkıp kendisi gibi İmam Hatip mezunu olmayanları “potansiyel terörist” ilan etmesine, “dinime söven müslüman olsa” mı diyelim, yoksa, “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu mu?​”
Erdoğan söylemini güçlü kılmak için aynı konuşmada şunları da dile getiriyor: “Bunlar Kuran’dan acayip kaçarlar. Ciddi manada rahatsız olurlar. Çünkü bunlar hayatlarında Kuran’ı mezarda okutmak için düşünmüşler. Mehmet Akif ne diyordu? ‘İnmemiştir Kuran şunu hakkıyla bilin, ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için.’”
Mehmet Akif Ersoy’u belki düşünce sisteminin çeşitli yönleri bakımından eleştirebilirsiniz, ancak İstiklal Marşı şairinin bağımsızlık tutkusu açısından Erdoğan’a taban tabana zıt bir kişiliğe sahip olduğunu teslim etmek gerekir.
Ve madem söz ünlü şairden açıldı, o zaman bu yazıyı, Türkiye’nin Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana AKP gibi, CHP gibi iktidarlar yüzünden, onların dayandıkları sınıflar yüzünden çözülmeyen temel sorunlarını göz önünde tutarak, Mehmet Akif’in “Kıssadan Hisse” başlıklı şiirinden iki dize ile noktalayalım:
‘Tarih’ i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa