Faiz haram, sukuk serbest!
Büyük dinlerin çeşitli tarihsel dönemlerde farklı adlar alan, paranın kullandırılması sonucu elde edilen gelirle başı hep dertte olmuştur. Kapitalizmin ortaya çıkması ile birlikte bu işleme faiz denmeye başlandı. Bu sıkıntıyı ilk çözen “semavi din” Yahudilik oldu. Bu nedenle de “tefecilik” Yahudilere yapışıp kalan bir özellik oldu. Onlar tarih boyunca bunun faturasını sürekli olarak bir biçimde ödediler. Öyle dönemler oldu ki yaşadıkları toplumlar onlara ödedikleri faizleri, onların canını kanını alarak tahsil ettiler. Yahudi katliamları bazı toplumlarda kırımlara dönüştü. Hitler Almanya’sı ise bu katliamı soykırım düzeyine yükseltti. Ancak Yahudilerin de faiz istemeyen kesimleri var ve onlar da bunu bir biçimde çözmüş durumdalar.
Hıristiyanlık ise faiz sorununu “reformasyon döneminde” köklü olarak çözdü. Luther ve Calvin para kazanmayı ve zenginleşmeyi kutsadılar ve bu faaliyetlerden kazanılan paranın önünü açtılar. Çünkü kapitalizmin gelişmeye başladığı bir dönemde, dinin kurallarının kapitalizmin işleyişine engel olması kabul edilemezdi. Luther’in “zenginleşin” çağrısı bütün sermaye sahiplerini, tüccarları, prensleri ve kralları rahatlattı. Eğer bu yol açılmasaydı kapitalizm gelişemezdi demek boş bir spekülasyon olur. Ama dinin bu yönde attığı adımların parayı sermaye olarak kullananları rahatlattığı, onlara daha geniş bir hareket alanı açtığı kesindir.
İslam’da ise Peygamberin ticaretle uğraşmış olması nedeniyle, ticaret ve tüccarlık Müslümanlar açısından para kazanmanın en makbul yollarından birisi olarak başından beri kabul edildi. Ancak paranın ve ticaretin yaygınlaştığı koşullarda “paranın kirası” sorunu, yani bugün faiz olarak adlandırılan mesele nasıl çözülecekti? İslam Hukuku bu sorunu Sukuk’la çözdü. Sukuk bugün kısaca Müslümanların faizsiz bonosu diye tarif ediliyor. Geçmişte pek çok Sukuk biçimi kullanıldı ve bu biçimlerin her birinde para sahiplerine çeşitli adlar altında ödeme yapıldı. Sukuk’un icar karşılığı, ürün karşılığı, ağaçlandırma karşılığı vb. gibi türleri var. Bunlar halen kullanılmaktadır.
Ancak kapitalizmin bugün finans sisteminde eriştiği düzey, tüm eski Sukuk biçimlerini yetersiz bir duruma düşürdü. Müslüman para babalarının dünyada egemen olan sistemden yararlanamaması, faiz gelirlerinden mahrum kalması onlar açısından kabul edilebilecek bir şey değildi. Bu nedenle faizsiz bono anlamına gelen Sukuk türü kullanılmaya başlandı. Böylece Müslüman kapitalistler uluslararası finans sistemine, mali işlemlere dahil oldular ve özünde faiz geliri olan ellerindeki paralarının gelirlerini Sukuk adı altında elde etmeye başladılar. Çeşitli adlar altındaki gelirler, kira, ortaklık vb. sistemlerle ceplere girmeye başladı.
Önemli petrol gelirlerine sahip Körfez ülkelerinin bu sistemin yaygınlaşmasında kilit rol oynadıklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Böylece İslam, faizin adını değiştirerek, bu tür işlemlerden gelen parayı “helal” para haline getirdi ve zengin Müslümanların “vicdanını” rahatlattı. Aslında yapılan şey, iki yüzlülüğün dinen kutsanması ve kabul edilmesinden başka bir şey değildi. Başbakanın zaman zaman dediği gibi ne de olsa “paranın rengi, dini imanı olmaz.” Endonezya, Suudi Arabistan vb gibi ülkelerde ciddi bir Sukuk piyasası bulunuyor. Kısacası Müslümanlar kapitalizmin kurallarını “İslamlaştırarak” kabul ettiler ve onu böylece bünyelerine kattılar.
Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin finans kurumları Sukuk işlemlerini yıllardır yapıyor. Gelişimi hızlanan kapitalizm ve mali sistem, Türkiye burjuvazisinin de bu alana göz dikmesine yol açtı. 2012’de Türkiye 1.5 milyar dolarlık Sukuk ihracatı yaptı. Sukuk bonolarına çok fazla talep geldiği –yaklaşık ihraç edilenin beş katı- açıklanıyor. Şimdi muhtemelen yeni Sukuk ihracatına hazırlanılıyor. Sadece Körfez ülkelerinin Sukuk gibi mali işlemlere bağladıkları paranın 1.2 trilyon olduğu, bunun sürekli olarak arttığı belirtiliyor.
Bu da ağızların sulanmasına yetecek bir rakam ve Türkiye burjuvazisi bu alana el atmanın hesapları içerisinde. Ancak bu alanın büyük ülkeler tarafından tutulmuş olduğunu da görmek gerekiyor. AKP Hükümeti son beş yılda 279 milyar lira faiz ödemesi yaptı. 2012’nin ilk yedi ayında yapılan faiz ödemesi ise 29 milyar lira. Tablo böyleyken hükümetin aç tavuk misali kendisini darı ambarında hayal etmesinin nedenleri anlaşılıyor. Ama bu alan kapitalizmin diğer alanları gibi kurtlar sofrasıdır ve düşen kurdun diğer kurtlar tarafından yenmesine de kurt kanunu deniyor.
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et