Başkral öz kızını kurban etti
BAŞKRAL AGAMEMNON BAŞTANRI’YLA ÜÇ KEZ KONUŞTU
Bilindiği gibi Troya kralının oğlu Paris’in Yunanistanlı güzel Helena’yı sözde Troya’ya zorla kaçırması üzerine, Yunanlı Başkral Agememnon; namus temizleme gerekçesiyle Troya krallığına savaş açtığını duyurdu. Tanrılardan da savaş izni aldığını, ayrıca Baştanrı Zeus’la üç kez konuştuğunu da bu duyuruya ekledi...
Artık Yunan krallıklarından en savaşçı gençleri devşirmeye başladı. Haliyle bir yandan da Agamemnon; düşlerine giren Troya’nın hazinelerini yağmalama, genç kızları köle olarak devşirme fırsatı verdiği için tanrılara için için dualar ediyordu!..
Ahilleus; tanrılarla insanların harmanlandığı o ünlü ve kirli Troya savaşları sırasında, Yunan ordularının en güçlü komutanıydı. Ve Tanrıça Tetis’in oğluydu. Ahilleus’un geçmişi de Baştanrı Zeus’la ilgiliydi...
Baştanrı Zeus, bir zamanlar Tanrıça Tetis’e deli divane vurulmuştu. Ne var ki bir bilici, Tetis’le evlenirse ondan doğacak çocuğun kendi tahtına kurulacağını söylemişti!.. Bunu duyunca dünyası alt üst olan Zeus, Tanrıça Tetis’i ölümlü Kral Pelleus’la evlendirdi hemen. Hatta düğünlerini bulutların üstündeki Olimpos’ta düzenledi. İşte bu evlilikten de Ahilleus dünyaya geldi.
TANRIÇA, OĞLUNU ÇOK İYİ YETİŞTİRDİ
Tanrıça Tetis, ne bu evlilikten ne de oğlu Ahilleus’un ölümlü bir insan olmasından hoşnuttu! Oğlunun bedenindeki ölümlülük hücrelerini temizlemek için, geceleri onu ayak bileğinden tutup ateşin üzerinde tavlıyordu. Böylece oğlunun gövdesini silah işlemez hale getirdi. Ne var ki eliyle tuttuğu sağ ayak topuğu, ateş görmediği için, Ahilleus’un en duyarlı yeri olarak kaldı!..
Tetis; oğlu Ahilleus’un iyi bir eğitim görmesi için onu Atadam Heyron’a emanet etti. Heyron da at yetiştirmeyi, lir çalıp ezgiler söylemeyi, koşmayı, savaşmayı... ne biliyorsa öğretti ona. Bu arada Ahilleus; yalan söylememe ve yerine göre isyan etme türünden erdemler de kazandı... Bir gün anası Tetis’in başvurduğu bir bilici; gün gelip Troya savaşı çıkacağını, oğlu Ahilleus savaşa katılmadıkça da Troya’nın düşmeyeceğini ama katılırsa oğlunun bu savaşta öleceğini söyledi! Oğlunun saçma sapan savaşlarda öleceğini öğrenince dehşete kapılan Tetis; onu bir genç kıza dönüştürüp Kral Likodemes’in kızlarının yanına gönderdi.
Birkaç yıl sonra da Güzel Helena kaçırılıp savaş koşulları oluşunca, Başkral Agamemnon, bilici Kalhas’tan savaşın yazgısının Ahilleus’un savaşa katılıp katılmamasına bağlı olduğunu öğrendi. Ve Kalhas, Ahilleus’un kız kılığına girip saklandığı yeri de söyledi. Agamemnon’un kurnaz elçileri de, hemen bohçacı kadın kılığına girip Ahilleus’un sığındığı saraya geldiler. Bohçalarında örgüler, kumaşlar vardı. Onların arasına da göz kamaştıran bir kılıç koymuşlardı!.. Kız kılığındaki Ahilleus, kendini tutamayıp silahı eline almak isteyince, kimliğini ele vermiş oldu! Ve Ahilleus anası Tetis’ten öğrendiği şeyi anımsadı birden: Savaşa katılırsa ün ve şan kazanacaktı, ama kısacık bir yaşamı olacaktı! Ahilleus ün ve şan getirecek kısa yaşamı seçti...
BAŞKRAL KENDİ ÖZ KIZINI DA KURBAN ETTİ
Artık Agamemnon’un Troya seferine hazırladığı donanmanın en ünlü komutanı Ahilleus’tu. Onlarca Yunan krallıklarından devşirilmiş bu ordulara, savaşın amacının namus temizleme savaşı olduğunu tanıtlamak için Başkral Agamemnon, düzmece bir oyun tezgahladı. Bu oyun gereğince, limanda uygun rüzgarın esmesi için sözde Tanrıça Artemis, Agamemnon’un kızı İfigeneya’nın kurban edilmesini istiyordu! Bu gerekçeyle Agamemnon; Ahilleus’la nişanlama bahanesiyle kızı İfigeneya’yı, annesi Kraliçe Klütaymestra ile birlikte gemilerin demirlendiği limana çağırdı ve kızını orada, orduların gözü önünde tanrılara kurban etti.!
İşte o anda Kraliçe Klütaymestra; bu savaşın amacının Helena’nın namusunu temizleme değil; Troya hazinelerinin ve canlı ganimetlerin talanı olduğunu dehşetle görüp anladı...(Gerçekten de on yıl sonra hazinelerle ve Troyalı kadın kölelerle saraya dönen Agamemnon; savaşın baş nedeni saydığı güzel Helena’yı yanında götürmeyi unutacaktı!.. Zaten karısı Klütaymestra da Agamemnon’u ,on yıldır bilediği öfkesiyle hançerleyecekti!..)
AHİLLEUS DA SAVAŞIN TALAN DEMEK OLDUĞUNU ANLAMIŞTI
Troya savaşları sırasında komutanlar, çevre kentlerden talanladıkları ziynet ve güzel kadınları aralarında bölüşüyorlardı. Tabii “aslan payı” hep Agamemnon’undu! Böyle bir bölüşüm sırasında bir gün, Agamemnon’la Ahilleus arasında büyük bir kavga çıktı. Çünkü Ahilleus’a düşen güzel tutsak Breseis’i, Agamemnon alıp kendi çadırına götürdü!
Böylece Ahilleus; sırf gösteriş için öz kızı İfigeneya’yı bile tanrılara kurban eden Agamemnon’un sömürgeci ve bencil kişiliğini bütün çıplaklığıyla görüverdi!.
”Kıyasıya savaşta benim kollarım görür en büyük işi,
Ama bölüşmede payın en okkalısı sana gider!” diyerek Başkral’a küfürler savurdu ve çadırına çekildi...
Egemen krallar, kendi çıkarları için halkları birbirine kırdırıyordu! Bu gerçek bir zıpkın gibi saplandı yüreğine Ahilleus’un...
***
Tanrı Hefaystos, bu olayı bütün açıklığıyla kalkanın üstüne nakışladı: insanların savaşlardaki sözde gerekçeleri değil, üstü örtülü gerçekleri görmelerini istiyordu çünkü...
Evrensel'i Takip Et