Sınıf tekrarı
ÇANAKKALE’den geçilmiyor. Geçemeyen yüz yıl öncenin işgalci emperyalistleri değil sadece. Mesaj verme derdiyle tarihi film çeken sinemacılar mevzubahis olduğunda da öyle. Filmi eleştirmenlerden kaçırması da muradına ermesine yetmeyen Sinan Çetin’in gişede uğradığı Çanakkale hezimetinin yaraları henüz sarılmamışken, Turgut Özakman uyarlaması Çanakkale 1915 bayram seyran demeden salonlara yerleşti.
Bu kez bir kahramanlık hikayesi karşımızdaki, tahmin edileceği gibi. Çanakkale Çocukları ile gösterdiği ilginç benzerlikler, Itrî’nin Salavat’ıyla ölülerin dirilmesi, bilgisayarda acemice yapılmış sinekler, savaş sahnelerinde bir elin parmağı kadar asker göstermek gibi beklenmedik yerlerden geliyor. En iddialı yanı da, belli ki, Çanakkale savaşıyla ilgili tarihi kahramanlıkları, bilinen gerçeklere uygun şekilde vermek. Bir belgesel olmasa da, demek zor, çünkü belgesel olamayan filmin asıl eksiği, aslında bir kurmaca olmaması.
Balkan Savaşı’nda yenilen imparatorluğun birbirine karıştırılmaya müsait birçok subayı, Çanakkale boğazını işgalcilere bırakmakla Anadolu’yu vermenin aynı anlama geldiğinin farkındadır. Osmanlının cephanesizliğe rağmen savaşmaya istekli askerleri, kıtlığa rağmen askerlere yardım etmeye istekli bir halkı, komutanlığa getirilen Liman von Sanders’in basiretsizliğine rağmen direngen subayları olması, en büyük şansıdır. Bir de, sıkça askerlerin önünde bir aşağı bir yukarı yürüyen rütbelilerin nutuklarının verdiği gizli bir güç olmalı, savaşı döndürmesi için en çok tekrarlanan motif olduğuna göre. Olur a, Cesur Yürek’e benzeyen müzikle belki o etki yakalanır ümidiyle.
EZANI DUYMAYAN KALMASIN
Filmi savaş sahneleriyle bağlanan iki parçaya ayırırsak, subaylar arasındaki konuşmalar, emperyalistlerin haksızlığını göstermek niyetiyle konmuş belgesel parçaları havasındalar. Daha dramatik olması umulan asker hikayeleriyse, bir kurmaca film kurmaya yetmiyor. O öyle bir eksiklik ki, bunlar kağıt üstünde olduğu kadar bile etkili değiller. Seyit onbaşının iki yüz küsur okkalık top mermisini sırtlayışı, çelimsiz bir adamın gösterdiği cürete arkadaşlarının bir el atmayışlarına anlam verememek gibi bir his yaratıyor, olsa olsa. Her sahnede sadece atalarını övmeye çalışmakla daha ikna edici olunamaması bir yana, ders kitaplarındaki her ayrıntı iyice yabancılaştırıcı bir hal alıyor.
Son dönemde Kemalist kahramanlık romanlarının yazarı olarak nam salan Turgut Özakman’ın imzasını görerek Çanakkale 1915’i de aynı çizginin tarih yorumunun yansıması olarak göreceksek, şu türden bir değişikliği de tartışmaya başlayabiliriz. Kürtçe bir cümle replikle de vurgulanan “Her milletten askerin” aynı amaç için işgale karşı birlikteliği, ama ondan öteye gidemiyor. Bir de tabii, ezanla, namazla, ilahiyle hatırlatılan din teması, Kemalist tarih anlatımında pek alışık olunmadığı kadar sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bu resmi tarihin ezberini bozduğu anlamına gelse heyecan verici olurdu ya, cüretkar bile olmayan bir iki popülist göz kırpma ile bozulacak ezber olsaydı, belki. Oysa, önceki filmin adı Dersimiz Atatürk’tü, bu olsa olsa onun sınıf tekrarı.
Bir umut, düşman askerlerinin kendinden farklı olmadığını anlayıp yaralısının yardımına koşan vicdanlı ecdadına düzülen övgüler belki akılda kalır. Hani, bugünün “Ağlamayan mı insan olur ağlayan mı” yabancılaşmasını sarsacak bir gidiş yolu kabilinden.
GÜNÜNYAZILARI
![Melih Şabanoğlu](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_fcd053ad9337319a7d69dfb1b70ad59b3647f396.jpg)
![Ahmet Yaşaroğlu](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_703e30a97e74ac280b271a5e46066b21f67351c1.jpg)
![Yücel Özdemir](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_b15b8db0be3c5c349399f04bf94b1934ae698316.jpg)
![Adnan Gümüş](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_4c28ba0343b2ebb8bb11fab9fb206854a8009f78.jpg)
![Yusuf Karadaş](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_132e40090d710a9c66e87888ce89dc45341cf1e9.jpg)
Evrensel'i Takip Et