Malum kaleciler için “futbolun yalnız adamları” demeyeni dövüyorlar.
Dövüyorlar da Galatasaray’ın Muslera’sı için “Yalnız adam” basbayağı iyimserlik olur.
Geçen sezon 46 maçta 37 gol yiyen, performansıyla parmak ısırtan Uruguaylı kaleci bu sene oynadığı 16 resmi maçta 29 gol yedi; üstelik kötü oynamadan!
Hatta cesur olalım, gayet de iyi oynuyor, takımın belki de vasat aşan tek ismi.
Garibim gollük şutları çıkarıyor da hücum ribauntları hep rakip takımda.
Galatasaray’ın uysal savunma oyuncularını gören Moses Malone, Charles Barkley kesiliyor! Zaten Eskişehirspor maçında yenilen goldeki kare şimdiden dünya futbol tarihine geçti! 4 Eskişehirsporlu, 1 Cris, 1 Muslera! Bir kaleci düşünün 4 saniyede 4 top çıkarsın, yine de o kareye üçüncü bir takım arkadaşı girmesin!
Galatasaray takımı, Fernando Muslera’yı el birliğiyle futbolun yalnız adamlığından ıssız adamlığına çevirdi ya insan insana bunu yapmaz!
Ve bu Galatasaray bugün Şampiyonlar Ligi’ndeki kader maçına çıkacak. Rakibi Cluj en az kendisi kadar formsuz. İlk maçta Braga’yı nasıl yendiklerine kendileri de şaşırmıştı. “Eski gücünde değil” klişesini kimilerinin “köy takımı” yakıştırması yaptığı Cluj için kullanmak absürd olacak ama öyle. Neticede geçen sezonun Romanya şampiyonundan bahsediyoruz ki biz Romanya’nın milli takımını da küçümsüyorduk. Geldiler, Kadıköy’de taktik-disiplin dersi verip gittiler.
Cluj, tipik bir “Flaş sezonun ardından Şampiyonlar Ligi yüküyle baş edemeyerek ligde geriye düşen” takım imajı çiziyor. Galatasaray’ın problemiyse daha farklı ve derin. Muslera gibi bir panteri zorla küvete sokulmuş kediye çeviren de bu. Fatih Terim’in öğrencileri halen fiziksel sıkıntı çekiyor. Biraz bundan biraz da kaybolan ofansif harmoniden geçtiğimiz sezonki gibi oyunu forse edemiyor Galatasaray.
Orduspor, Braga ve Eskişehirspor maçlarında rakiplerin oyunun hakimiyetini sarı kırmızılılara bırakır gibi yapıp, hızlı ve bilinçli hücumlarla dağınık savunmayı kolayca avladığını gözlemlemiştik. “Bu taktik Galatasaray’ı çözdü” derken Gençlerbirliği maçında Fuat Çapa, ileri bir adım attı. Geride beklemedi, Galatasaray orta sahası ve kanatlarının formsuzluğundan faydalanarak oyunun çoğu bölümünde kontrolü elinde tuttu. Galatasaray ancak ikinci yarıda Umut Bulut’un oyuna girmesiyle oluşturduğu presçi forvet ikilisiyle dengeyi sağlayabildi.
Cluj’un hangi taktiği benimseyeceğini maçta göreceğiz ancak şu bir gerçek ki formda ya da formsuz her takım Galatasaray’ın orta sahasını rahatlıkla geçiyor ve savunmanın defolarından yararlanabiliyor. Ligde Steau Bükreş’in 12 puan gerisine düşen Cluj’da artık asıl hedef Şampiyonlar Ligi. Takımdan gönderilmesi gündemde olan Teknik Direktör Andone ve öğrencileri de bunun bilincinde bir motivasyonla oynayacaktır. Zaten maç öncesi yaptıkları tüm açıklamalar da buna işaret ediyor.
Galatasaray bu maçı kazanmak zorunda. Hatta gidip deplasmandaki maçı da kazanmak zorunda. Son 6 maçında yalnızca 1 kez kazanabilen, evinde oynadığı son 4 Avrupa Kupası maçında kazanamayan ve Fatih Terim’le Şampiyonlar Ligi karnesi hayli zayıf olan Galatasaray’ın bu seriden başarıyla çıkıp çıkmayacağı sezonun geri kalanını da belirleyecek. Çünkü şampiyon takımlar her zaman için yeri geldiğinde gerekli karakteri gösterebilen ve baskıya yenilmeyen takımlardır. Anlayacağınız Cluj maçı yalnızca Cluj maçı değil!

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et