08 Kasım 2012 12:55

Trajediseverlere

Trajediseverlere

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Trajediyi seven iktidarlara ve burjuva eleştirelliğinden bile uzak sanatçı kitlesine sahibiz. Yüzlerce kez yaşanmasına rağmen trajediler hayatımızdan hiç eksik olmadılar. Trajedilerin konularının aktörleri değişmekte. Bugün artık trajedinin öznesi olmaktan çıkmaya çalışan Kürt  halkının  direnişi var. Görmemek, beklemek daha nereye kadar? Kürt’üz dediler, hayır Türk’sün dendi, Eşit haklar dediler, ezildiler, anadilde eğitim dediler, Türkçe konuş, çok konuş dendi, Cumhuriyet’in kurulduğu günden beri yok sayılıp ezildiler. Dersim’le başlayan katliamları yaşadılar, İşkencelerden geçirildiler ama yok edilemediler. Kürt halkının bilinç hanesine yazıldı boş vaatler. O bilinçle istiyorlar haklarını... Görmemek, duymamak suça ortak olmaktır.
İçeridekiler açlık/ölüm orucunda, dışarıdakiler direnişte. Topyekün bir mücadele sürüyor.
İktidar ve onun yandaşları ellerini ovuşturarak bekliyorlar ölüm haberlerini. Sanatçılar, aydınlar sizler bu trajediye ortak olmayın. Yarın çok geç olacak bugünden bir ses ver. Yoksa yine trajedi üstünden prim mi yapmayı düşünüyorsunuz?
Bu yazıyı yazdığımda; 1,2,3...55 gün oldu açlıkla direnişler sürüyor. Yayınlandığında umarım ölüm haberleri gelmez. İçim ürperiyor, yüreğim pır pır ediyor. Artık yeter be trajediler yaşanmasın!
Oysa biliyorum ki bugün sesini çıkarmayıp, iktidarın ağzından konuşan sanatçılar, yarın bugünü sanatlarına bir trajedi olarak işleyecekler ve ”yazık oldu” diyecekler. İnsanlıktan, haktan hukuktan söz edecekler. Gösterişli bienallerde sanat festivallerinde bugünleri “trajedi” olarak işleyecekler. Buna gönlümüz razı olacak mı?
Şair dostum Tevfik Taş bir yazısında kullanmıştı. Severek bir kenara not etmiştim. O kısa ama bir o kadar da anlamlı anımsatmayı paylaşmak istiyorum:
“...Nefret sözcüğü sosyalizmin, ilericiliğin defterinde yoktur. Ama Sovyet Komünist Partisi’nin, Hitler Sovyetleri işgal ettiğinde yayımladığı bildirinin son sözleri bugün bize de gerekmektedir:
“DÜŞMANDAN NEFRET ETMESİNİ ÖĞRENMELİYİZ.DÜŞMANLA İŞİMİZ BİTERSE, ÖĞRENDİĞİMİZ ŞEYİ UNUTMASINI DA ÖĞRENİRİZ!”
Meraklısına not: “Geniş anlamıyla trajedi, insanın çektiği acıları anlatan, mutsuz bir sonla ve çoğunlukla ölümle biten bir öykü ya da olaydır. Edebiyat terimi olarak ise, Eski Yunan’daki dinsel törenlerden doğarak gelişen bir tiyatro oyunu türü anlamına gelir. Trajedi ve komedi, tiyatro sanatının iki ayrı dalıdır. Eski Yunanlı düşünür Aristo, Poetika adlı yapıtında trajediyi tanımlayan ilk kişidir. Aristo trajedide olay örgüsünün kişilerden daha önemli olduğunu ileri sürmüştür. Aristo’ya göre trajedinin yüce bir amacı vardır. Bu da kahramanın çektiği acıyı göstermek değil, izleyicilerin kendi benliklerini tanımalarını sağlamaktır. İzleyiciler acıma ve korku duygulannı yaşayarak kendi benliklerini tanırlar. Kaleme alınmış en büyük trajediler, içerdikleri dilin güzelliğiyle dikkat çeker. Batı edebiyatında trajedinin dört “altın” çağı vardır. Bunlardan birincisi M.Ö 5. yüzyılda Eski Yunan’da; ikincisi 16. yüzyılda İngiltere ve İspanya’da yaşandı. Bu dönemin trajedi yazarları, acı çekmenin insanın kişiliğini nasıl geliştirdiğini göstermeyi amaçlıyorlardı. Trajedinin üçüncü büyük çağı ise 17. yüzyılda Fransa’da yaşandı. Bu dönemde yazarlar kaleme aldıkları oyunlarda Eski Yunan trajedilerini örnek aldılar. Yazıların oyunların çoğu kahramanın aşk ve onur arasındaki ikilemini ele aldığından, bunlar aşk ve onur trajedileri olarak adlandırılır. Trajedinin dördüncü büyük çağı ise Avrupa ve ABD’de 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında yaşandı.” (http://bilgideposu-knowledge.blogspot.com/2010/12/trajedi.html)
Umalım ki 21. yüzyılın trajedisi bu tpraklardan çıkmasın!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa