20 Kasım 2012 12:30

Nefret söylemi

Nefret söylemi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz cumartesi günü Türkiye Barış Meclisi’nin (TBM) Ankara’da toplantısı vardı. TBM’nin 5 yıllık deneyimleri ışığında, Türkiye’nin barışına yönelik çalışmalarına yeni bir yön ve içerik kazandırma amacını taşıyan toplantıda, nefret söylemine dair tartışma önemli bir yer tuttu. Bu, sonuç bildirgesine de yansıdı: “Bu topraklarda yüzyıllık bir geçmişe sahip milliyetçi kin ve nefret söylemi şimdi Kürt halkı üzerinden yeniden üretilmektedir. Yükselen milliyetçilik ve nefret söylemi bir yandan eşit ve özgür bir arada yaşamı her geçen gün imkânsız kılarken diğer yandan demokratik çözüm konusunda umutsuzluğun gelişip pekişmesine de yol açmaktadır.”
Nefret söylemi konusunda TBM’nin hassasiyetinin haklılığını teyid eden gelişmeler ne yazık ki, yaşanmaya devam ediyor
Ankara’daki TBM toplantısının ardından İstanbul’a dönmeye hazırlanırken Abdullah Öcalan’ın açlık grevlerinin bitirilmesi yönündeki açıklamasını haber aldık. Bu, son dönemlerin en iyi haberi idi. Can kayıplarının önüne geçen bu açıklama, iki halkın bir arada yaşama duygusunu iyiden iyiye yıpratacak yeni gelişmelere fren koyarken, Kürt sorununun çözümü açısından yeni bir kapı açıyordu.
Sonraki gün bu haberin medyada nasıl yer bulduğunu anlamak için medya taraması yaparken, Hürriyet’in internet sitesine de baktık. Sitede “Açlık grevleri sona erdi” başlığı ile yer alan  haberde, Öcalan’ın çağrısının ardından çeşitli cezaevlerindeki tutukluların açlık grevlerini sona erdirdiği belirtiliyordu.
Haberden daha da önemlisi, altındaki okur yorumlarıydı.
Yorumların neredeyse tamamına yakını nefret söyleminin açık örneklerini içeriyordu ve bu yorumlar ciddi bir destek de görmüştü.
İşte onlardan birkaçı:
Ahmet Dudak adlı okur, 18/11/2012 günü, saat 11:36’da yazdığı yorumda “68 gün hiç bişey yemedilerse bu adamlar şu an bir deri bir kemik olmalı ve çoktan ölmüş olmaları gerekiyor. kimi kandıryorlar ...” ifadelerini kullanmış. 40 kişi bu mesajı beğendiğini belirtirken, 16 kişi beğenmediğini dile getirmiş.
Mete Şah ise, 11/18/2012 günü, saat 11:26’da yazdığı yorumda,  kendisini devlet ile özdeşleştirerek, “Bakalım ne tavizler verdik, yakında çıkar kokusu” diye yazmış. 59 kişi bu yorumu beğendiğini dile getirirken, 16 kişi beğenmediğini ifade etmiş.
Serkan Demir adlı okur, 11/18/2012 günü saat 11:13’te yazdığı yorumunda, “Tam bir komedi. Fazla söze gerek yok” demiş. 128 kişi bu yorumu beğenirken, 17 kişi beğenmemiş.
Serhathan Demirel, 11/18/2012 tarihini taşıyan ve saat 10:46’da yazdığı kısa yorumunda, “karınları acıkmıştır” demiş. Bu mesajı da 37 kişi beğendiğini, 11 kişi de beğenmediğini dile getirmiş.
Harun Aydın, 11/18/2012 günü saat 09:48’de “ordan doğru fasıla, kebapçıya” diye yazmış. 51 kişi de bu mesajını beğenirken, 29 kişi beğenmemiş.
Ünal Dalyan isimli okur da, 11/18/2012 günü saat 09:31’de şu yorumu yazmış: “Başbakan haklı çıktı şov yapıyorlar inanmayın demişti şov bitti.” 143 kişi onu beğendiğini dile getirirken, 65 kişi beğenmediğini belirtmiş.
Devletin resmi ideolojisi, o ideolojinin belirlediği eğitim sistemi ve tüm bunlardan beslenen aile yapısıyla desteklenen bu söylem, logosunda “Türkiye Türklerindir” yazan gazete eliyle katlanarak yeniden üretiliyor. Dolayısıyla bu söylem bir kez oluştuktan sonra medya eliyle yeniden üretilerek kendisini oluşuturan koşulları da besliyor, pekiştiriyor.
Şu çok açık ki, toplumu zehirleyen bu söylem ve onu oluşturan sosyal, kurumsal yapıları değiştirmeden Kürtlerin –ve kaldığı kadarı ile diğer milliyetlerin- bu ülkenin eşit yurttaşları olarak yaşamaları da mümkün olamayacak.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa