20 Kasım 2012

'Faili devlet'in yok edemediği yürekler...

Dün 20 Kasım’dı. Yani tam 20 yıl önce Diyarbakır’da Hizbullah’ın, ya da Kürt halkının deyimiyle Hizbulkontra’nın katlettiği Namık Tarancı’nın ölüm yıldönümüydü.
Namık’ın katledildiği sokakta, 11 ay sonra çocukluk arkadaşım, yoldaşım Zeki Murat Yıldırım da sırtından vurulmuştu.
Hâlâ bile her Diyarbakır’a gittiğimde o sokağa bakamam.
Namık’ın her sabah sıcak ekmeğini aldığı fırının, Zeki Murat’ın kendi ile eşinin adından uyarlayarak ‘MuSon’ tabelasını astığı televizyon tamir dükkânının yerinde yeller esiyor. Ama o sokakta, gençliğimizin anıları, Hizbulkontra’nın Bağlar semtinde kurmaya çalıştığı hegemonyanın izleri olduğu gibi duruyor.
Hizbulkontra daha onlarca civanmerdi katletti.
Tümünün katilleri de bilinirdi. Ama öyle bir ölü toprağı serpmişlerdi ki insanların üstüne bilenler tanıklık yapmaktan çekinirlerdi. Birçok katledilen de, katilleri görenlerdi. Hizbulkontra, salt ‘tedbir’ olsun diye onları da katletmişti.
Ama ne Zeki Murat’ın, ne de Namık’ın katledilmesinin nedeni cinayetlere birebir tanıklık yapmaları değildi.
Onlar katillerin şahsi kimliklerinin değil, nereden beslendiklerinin tanıklarıydı.
Her ikisi de Diyarbakır 5 Nolu’nun çemberinden geçmiş, yiğit devrimcilerdi.
Zeki Murat ile uzun süren, çocukluktan gelen bir arkadaşlığım, yoldaşlığım vardı. Namık ile ne yazık ki tanışmamızla katledilmesi arasında geçen süre çok kısa oldu.
Ancak katledildikten sonra yoldaşlarının onu ‘Kaptan’ olarak çağırdıklarını öğrendim.
***
Diyarbakır’da Azadi gazetesinin temsilcisiydim. Gerçek dergisinin büro açtığını biliyordum. Ama içim Gerçek dergisine bir türlü ısınmazdı.
12 Eylül öncesinin açtığı bir başka yara yüreğimde hâlâ sıcaktı.
Şair Yılmaz Odabaşı’nın deyimiyle, “Abdülselam / Daha aşksız ve kitapsız / lisede / ipince / esmer yürekli bir oğlan” iken “Daralan sokaklarda bir yaşamı çaldılar” ve “Abdülselam kardeşimi arkasından vurdular.”
Arkasından vurulan yoldaşım Abdülselam’ı Ankara’ya yaralı göndermiş, bir tabut içinde geri dönen cenazesini havaalanından alıp Diyarbakır’ın Kabi köyünde toprağa vermiştik.
Eski adlarımız değişmiş olsa bile bu ‘yaranın’ müsebbibi görürdüm, Gerçek dergisini...
Elbet yürekte, 12 Eylül’ün zor günlerinden sonra oluşan çelişkinin izleri de hep vardı.
12 Eylül öncesindeki kavgalı günlerimize rağmen faşizm bizleri aynı tezgâhlara almış, aynı kalaslarla Filistin askısına asmıştı.
Üstelik aynı tehdidin baskılarını 90’lı yıllarda, değişmiş adlarımıza rağmen hep birlikte hâlâ iliklerimize kadar yaşıyorduk...
Her gün sokaklarda katledilen yine bizlerdik...
Hatırlar mı bilmem ama o yıllarda Almanya’ya göçmek zorunda kalan ortak gazeteci arkadaşımız Seyfettin Özgezer ile birlikte Gerçek dergisinin bürosunda Namık’la tanıştım.
Namık’ın katledilmesinden en fazla 2 ay önceydi.
Tanışmamıza vesile olan, katline sebep röportajdı. Seyfettin henüz yayınlanmayan röportajdan söz edince, (Tam anımsamıyorum ama belki de röportajı birlikte yapmışlardı; ya da Seyfettin aracı olmuştu Namık’a.) birlikte Gerçek’in bürosuna uğradık.
Kaptan’ı ilk kez o gün gördüm. Sonrasında bir iki kez daha oturduk.
Adını vermeyen ya da Namık’ın adını bana söylemediği Hizbullah’ın liderine sorduğu sorular, cesurcaydı. Hizbullah lideri, Namık’ın katline sebep röportajında devletle işbirliğini de deşifre ediyordu ki Namık da bunu açık açık yazmıştı.
Seyfettin’le birlikte Namık’a çok ama çok dikkatli olması gerektiğini söylediğimizi, hatırlıyorum.
Uzun sohbetlerimizden birinde bir ara fırsatını bulup ayrıntılarına girmesek bile Abdülselam’ı da konuştuk.
O gün dolan gözleri, gözümden gitmez...
Şair hisli yüreği baskın gelmiş, 12 Eylül öncesinin çocukluğuna, acemiliğine, hastalığına o da lanet getirmişti. Abdülselam’ın yoldaşlarıyla cezaevinde aynı çarmıhlara gerildiğini söylemişti.
Ama ne çare, Namık ve Zeki Murat katledildi, bizler mecbur kaldık her birimiz dünyanın öte uçlarına savrulduk...
Dünden geriye ise ‘faili devlet’in katlettiği ama yok edemediği yüreklerimiz kaldı...

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kadın işçiler devlere karşı

Kadın işçiler devlere karşı

Chinatool grevi, ücretleri eriten Şimşek programının arkasında dizilenleri gözler önüne seriyor: Programın uygulayıcısı iktidar, programdan güç alıp %25 zam dayatan Chinatool ile Şimşek’in kapısını aşındırdığı Chinatool’un ortağı uluslararası finans tekeli HSBC... Küçük parçaların üretimi için küçük elleri kullanılan kadın işçiler, bu dev ittifaka sendikalarıyla kafa tutuyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İmamoğlu’ndan belediye operasyonlarına tepki: Sandık gelecek, bir kişi gidecek, her şey değişecek.

Evrensel'i Takip Et