Ortadoğu ve AKP hükümeti

Obama ile bile polemik yapabilen bir başbakanımız var! Bu başbakan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını engellemek için çaba göstermeyen, engellemek bir yana haklı gören ABD Başkanı Obama’yı üstü örtülü eleştiriyor. Batı’ya, BM Güvenlik Konseyi’ne fırça atıyor, onlara güvenmediğini ilan ediyor. Zaten van minut diyerek İsrail Cumhurbaşkanı’na da haddini bildirmişti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’da Gazze’de İsrail bombardımanı nedeniyle yakınını kaybeden bir Filistili’ye sarılarak ağlamadı mı? Bütün bunlar ülkenin dış politikasının ne kadar tutarlı ve Ortadoğu halklarından yana olduğunu göstermiyor mu?
Eğer gerçek yerine yalan ve demagojiyi, içtenlik yerine iki yüzlülüğü, gerçek davranışlar ve o yönde hareket etme yerine kof esip gürlemeyi koyarsanız, Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin politikalarını doğru bulup benimseyebilirsiz. Bunları yazarak büyük bir haksızlık mı yapıyoruz? Gerçekler haksızlık yapmadığımız açıkça ortaya koyuyor. Davutoğlu Gazze’de bir Filistinli’ye sarılıp göz taşı dökerken İskenderun-Hayfa arasında ro-ro seferleri başlıyordu. Hayfa’da neresi derseniz, bunun bir İsrail liman kenti olduğunu hatırlatalım. Artık Türkiye büyük burjuvası ihraç malları yüklü TIR’larını ro-rolara doldurup İsrail ve Ortadoğu’nun diğer ülkelerine gönderebilecek!
Savaş başka, ticaret başka diye düşünebilirsiniz. Tabii Batılı emperyalist güçlerde bağımlı ülkelere pek çok durumda kendilerine karşı kullanılacak silahlar satmıyorlar mı diye de itiraz edebilirsiniz. Ya da emperyalist devletler rakip emperyalistlere silah satmıyorlar mı diyebilirsiz. Ama hem silah satıp para kazanmak, hem fırsat çıktığında o ülkeleri yakıp yıkmak, sonra yeniden silah ve malzeme satmak bugünün emperyalist-kapitalist sisteminin doğal ilişkisidir. İşte bu nedenle Erdoğan İsrail’e ve Batı’ya karşı esip gürlerken, ABD’nin kurduğu Kürecik Radar’ı İsrail’i “İran füzelerinden” korumak üzere görevini aksatmadan yerine getiriyordu.
Sadece bu kadar mı? Batı’ya güvenmediğini yüksek sesle ilan eden Erdoğan Hükümeti, tam da bu sırada Patriot füzelerini Suriye’ye karşı tehdit oluştursun diye Türkiye’ye çağırıyordu. Tabii füzelerle birlikte emperyalist batının askerleri de ülke topraklarına gelecekler. Öte yandan ordu birlikleri AKP Hükümeti’nin kararıyla Afganistan’da Afgan halkının Batılı emperyalist güçlere karşı verdiği mücadeleyi bastırmak üzere bulunmuyor mu? Ya Lübnan’a gönderilen sözde “barış gücü”ne katılan askerler Lübnan’ı İsrail saldırısından mı koruyorlar, yoksa Lübnanlıların ülkelerini koruma reflekslerini engellemek üzere mi orada bulunuyorlar? “Politik gözlemcilerin” bu soruya net bir yanıtları var: bu güç İsrail’in güvenliğini sağlamak üzere Lübnan’da bulunuyor.
Bütün bunlar gerçeklerin sadece küçük bir parçasıdır. Bunların içerisinde ne ülkenin NATO üyeliği, ne her türlü yıkımı onaylayan BM karalarına, Batılı büyük ülkelerin yıkım kararlarına –Libya örneği hatırlardadır- katılması, ne ülkeyi emperyalist yağma ve soyguna ardına kadar açması bulunmaktadır. Başta AKP Hükümeti olmak üzere, Türkiye egemen sınıfları Ortadoğu’nun mazlum ve ezilen halklarını dostu ve müttefiki değildir. Bu halklara karşı yürütülen politika, yalan ve demagojiye dayalı, onları Batılı emperyalizmin uysal ve ılımlı Müslüman köleleri yapmaya hizmet eden, işbirlikçi büyük burjuvazinin ve emperyalist tekellerin yayılma ve hegemonya amaçlarına hizmet eden gerici bir politikadır. Kabul etmek gerekir ki: mazlumlarla birlikte ağlamak, kurtlarla birlikte ulumak, çakallarla birlikte leş yiyiciliğine saldırmak ancak AKP’nin “başarabileceği” bir iştir. Bu da tebrik edilmesi gereken değil, aşağılanması gereken bir “meziyettir.”

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et