Evrensel için yeni bir dönem
25 Kasım 2012

İş deyin! Ekmek deyin! Barış deyin! Gül de isteyin

Dün, “24 Kasım Öğretmenler Günü”ydü. Milli Eğitim Bakanlığı ve kimi  öğretmen kuruluşları, kutlamaları Hacı Bayram Camii’nde Kur’an ve Mevlüt okutarak başlatırken Eğitim Sen ve diğer bazı öğretmen örgütleri ise bu günü, öğretmenler üstündeki baskılara karşı ve öğretmenlerin kazanılmış haklarının korunması mücadelesinin günü olarak alanlara çıkarak kutladılar.
Bugün ise 25 Kasım; Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü! Ve geçtiğimiz hafta boyunca dünyanın her yanında olduğu gibi Türkiye’nin pek çok il ve ilçesinde çeşitli etkinliklerle taleplerini haykıran kadınlar ve kadın örgütleri, bugün de her yerde alanlarda olacak.
Yıllardan beri kadınlar, toplumsal bir dinamik olarak mücadele ediyorlar ve bu mücadeleleriyle de Türkiye’nin ilerici, demokrat güçleri içinde kadınların talepleri konusundaki duyarlılığı hayli ileri düzeyde artırmayı başarırken, egemen güçleri de kadın talepleri konusunda görünüşte de olsa bir şeyler yapıyor görünmeye zorlamış bulunuyorlar. Öyle ki, elinden gelse kadını “haremliğe” kapatacak kadar “muhafazakar” bir kültürden gelen AKP bile kadın hakları konusunda birtakım girişimler yapmak zorunda kalmaktadır.
Ancak AKP Hükümeti, bir yandan kadını eve kapatıp ailenin ve ev işlerinin kölesi yapmayı planlarken, öte yandan “Cennet anaların ayağının altındadır” üstünden demagojik bir propaganda yürütmekte, göstermelik düzenlemelerle kadınları kazanmaya özel bir önem vermektedir. Öyle ki AKP’nin bu propagandası kimi kadın çevrelerinde bile umut uyandırmış, uzunca bir zaman onları oyalamıştır.
Ancak şu da bir gerçek ki; bir yandan aile ve kadına önem veriyor görünen AKP Hükümeti piyasacı, neoliberal, kapitalist sosyo-ekonomik politikasıyla, kendi siyasetinin temeline koyduğu aileyi çözerken, kadını da kendisinden önceki hükümetlerden bile daha hızlı bir biçimde sistemin sömürü ve şiddetinin dişlilerinin arasına atmaktadır.
Dahası son yıllarda, AKP’nin “dindar bir gençlik”, “muhafazakar bir toplum” yaratma planı içinde kadının yerinin Ortaçağcı gelenek ve göreneğinin kıskacına alınmayı aşamadığı daha iyi anlaşılmaya da başlanmıştır.
Bu yüzden kadınların talepleri bugün çok daha önem kazanmıştır. Çünkü bugün kadınlar; barış, demokrasi, özgürlükler ve sömürüye karşı mücadeleyi kapsayan; bir yandan “barış” öte yandan demokrasi ve özgürlüklerin geliştirilmesi için öne çıkan ve “iki katlı sömürüye hayır” diyen bir mücadele çizgisinden bugün de Türkiye’nin her yerinde;
- Aile içi şiddet, tacizler ve tecavüzler, kadınların katledilmesine karşı mücadelede şiddete panik butonları, kağıt üstünde yasalar, şaşaalı açılışlar yerine kadınları güçlendiren gerçek çözümlerin üretilmesini,
- Eşitlik ilkesi yasal güvence altına alınması; eşit, onurlu, güvenceli, şiddetsiz bir yaşama dayanak olacak, sığınmaevleri, sosyal merkezler, çocuk ve yaşlı bakım merkezlerinin yeterli düzeyde açılmasını,
- Kadınların ucuz işçi ordusu ve bir krizde ilk kurban olmaması ve iki katlı sömürülmeye hayır demek; güvenceli, sağlıklı, insanca yaşanacak bir ücret, kreş-hamilelik ve doğum izni haklarını kullanmanın patronların keyfine bırakılmadığı düzenlemeler,  
- Kadınlara ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir sağlık ve eğitim hizmetlerinin sağlanmasını,
- Savaşın bir an önce son bulması ve anaların ağlamaması için barışın muhataplarının masaya oturması ve kadınların da barış masasında yer almasını,
- Kadınların siyasetten dışlanmasına dayanak olan yasal düzenlemelere; yasa, gelenek, görenek, muhafazakarlık adı altında uygulanan fiili düzenlemelere son verilmesini talep edip; bütün kadınları bu talepleri için mücadeleye çağırırken, iktidarı ve öteki güç odaklarını uyaracaklar.
Her 25 Kasım’ın daha geniş kadın kitlelerinin mücadeleye çekildiği bir gün olması dileği ile....

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et