Evrensel için yeni bir dönem
25 Kasım 2012

Geriye kaçamasın diye bir kertik!

Tartışmalara, hükümet ve yandaşlarının iddiasına bakarsak, “patriotları alma” işi şöyle gelişmiştir: Türkiye, Suriye’nin elindeki kimyasal silahları kullanma ihtimalinin artması üzerine NATO’ya başvurarak patriotları istemiş; NATO da sağ olsun, bu güzide ortağının talebine “5. Madde” çerçevesinde derhal olumlu yanıt vermiştir!
Ama olup bitene biraz daha yakından bakarsak, gelişmelerin pek de böyle “olağan” bir seyir izlemediği anlaşılıyor.
Şöyle ki;
Türkiye’nin patriot almak için NATO’ya başvurduğunu resmen açıklamasından bir haftadan bile az bir zaman önce; Reuters’de “Türkiye NATO’dan patriot füzeleri istedi” haberi çıktı. Ancak Başbakan Erdoğan, “Eğer böyle bir şey olsa önce benim haberimin olması gerekirdi. Bu yalandır” diye haberi açık bir dille yalanladı. Ama daha Başbakanın yalanlamasının üstünden birkaç gün geçmeden, Türkiye NATO’ya başvurdu.
İşin ilginci, patriotları alma kararı veren Türkiye’nin Başbakanı, bakanları bile bu füzelerden “kaç batarya alınacağını”, “nereye yerleştirileceğini kimin belirleyeceğini”, “ateş emrini kimin vereceğini” bilmiyorlardı. Bu yüzden de bilmişlikte burnundan kıl aldırmayan bu yetkililer bir gün söylediklerini ertesi gün tekrar “düzeltmek” zorunda kaldılar. Ve ancak daha iki gün önce Savunma Bakanının ağzından bütün bu kararları “NATO Müttefik Kuvvetler Komutanlığı’nın vereceğini” öğrenebildik.
Bundan bile şu çıkar ki, Türkiye eğer “ihtiyaçlarından dolayı patriot almaya karar verse”ydi, herhalde önce kaç batarya alacağına nereye konuşlandırılacağına, “ateş emrinin” kimde olacağına dair tüm sorunları çözer sonra alınıp alınmayacağına karar verirdi.
Öyle ya “ateş emrinin” bile kendisinde olmayacağı bir füzeyi bir ülke niçin alır ki?
Bu sonuçtan geriye doğru bakıldığında şu görülmektedir: Aslında patriotların Türkiye’ye yerleştirilmesine Türkiye değil NATO (ABD demek daha açıklayıcı olur) karar vermiş, Rasmussen, Reuters’ten yaptığı “patriotları isteyin verelim” çağrısıyla Türkiye’deki NATO’cular, Amerikancılar hareket geçmiş, daha ne olup bittiği tam anlaşılmadan füzelerin yerleştirilmesine karar verilip, çalışmalara başlanmıştır!
Burada akıllara, “Neden ABD ve NATO, Türkiye’ye füze yerleştirmek için bu kadar hevesli? sorusu gelebilir.
Bu sorunun yanıtı, elbette “ABD’nin Ortadoğu stratejisinin ihtiyacından dolayıdır” biçimindedir. Ve ABD patriotlarla, Türkiye’nin NATO’ya ve ABD stratejisine bağlanmışlığına bir “kertik” (bir zeminde kayan hareketli bir mekanizmanın geriye kaçmasını önlemek için açılmış engel) atmıştır. Ve böylece ABD, bölgede ülkelerin mevzilenmesinde Türkiye’yi geriye dönülemeyecek biçimde kendi cephesine katmayı amaçlamıştır.
Öyle ya, İncirlik üssü, Kürecik’e radar üssü, NATO Müttefik Kuvvetler Kara Kuvetleri Komutanlığı’nın İzmir’e taşınmasından sonra şimdi de sınırlara NATO’nun patriotlarının yerleştirilmesiyle Türkiye, ABD’nin ve NATO’nun üstünde radar sistemleri, füze bataryaları, kara, hava ve deniz üsleri olan 776 bin kilometrekarelik devasa bir uçak gemisine dönüşecektir. Bunun anlamı ise Türkiye’nin bölgede sadece Suriye, Irak, İran değil eninde sonunda Rusya ve Çin’le de kapışan bir ülke durumuna geleceğidir. Rusya’nın patriotlara açık tepkisi bundandır. Ve elbette Türkiye’nin böyle dişinden tırnağına silahlandırılmasında amaç, (yakında uçak gemisi alma da gündeme gelirse şaşırmayalım) onu Ortadoğu’da daha büyük çatışmalara hazırlamak, hatta Ortadoğu’ya yeniden biçim verecek bir bölgesel savaş ya da yeni bir paylaşım savaşında kendi ileri karakolları olarak kullanmaktır.
Burada alttan alta sürdürülen, ”Ben silahları alırım, ama kendi milli çıkarım için kullanırım” iddiası eğer şark kurnazlığı görünümlü bir gaflet değilse, açıkça ihanetin, Amerikan uşaklığının maskelenmesidir. Çünkü AKP Hükümeti, adım adım Türkiye’yi, geri dönülmez biçimde batı emperyalizminin ileri karakolu olarak hareket etmekten başka tüm seçenekleri yok eden bir çizgiye götürmektedir.
Patriotlar bunun en son ve en önemli adımı olmuştur.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et