11 Aralık 2012 10:31

10.000

10.000

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sahtekârlığın evrensel düzeyde egemen olduğu dönemlerde, gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir.” George Orwell

Yazıyla: On bin    
Ne mi bu?
Fıkradaki Karadenizli gibi, soruyla karşılık vereyim:
Geçen ay bu zamanlar ne konuşuyorduk?
Açlık grevlerini…
12 Eylül 2012’de 680 Kürt devrimci cezaevlerinde açlık grevine yatmıştı.
*Ana dilde savunma
*Ana dilde eğitim
*Muhatap Öcalan: İmralı’ya siyasi tecrit kaldırılsın; avukatlarıyla görüştürülsün.
Talepleri bunlardı.     
Medya uzun süre üç maymunu oynadı. Mızrak çuvala sığmadı. Ateş düştüğü yerde alevlendi. Sokak da…
İçerisi dışarısı ‘açlık’da sarmalanınca araya medya girdi.  
Bıraktı, çözüldü derken, yüzler on bin oldu. Evet, hatırlayın, cezaevlerindeki 10 000 tutsak açlık grevine yattı.
(Ve harfiyat’ın bugünkü başlığına oturdu.)
Ardından…    
Sağduyuya davet açıklamaları birbirini izledi:   
*Adalet Bakanı Ergin: Sesiniz duyuldu, çalışma yapıyoruz, eyleme son verin. (Cumhuriyet, 25 Ekim 2012)
* 29 Ekim resepsiyonunda konuşan Cumhurbaşkanı Gül:  “Açlık grevlerinin bitmesi için çağrıda bulunuyorum.” Açlık grevlerinin çözüme bir katkısı olmadığını, sorunu derinleştirdiğini söyledi. (Basın)
* AP Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten: “Demokrasilerde açlık grevlerine yer yok. Eğer bir amacınız varsa, girersiniz politikaya, insanları ikna etmeye çalışırsınız” dedi.
Başbakan’ı geçiyorum; o bildiğiniz gibiydi: Kötü Polis…
Ancak yandaş medya AP Raportörü’nün demecine atladı: Demokrasilerde açlık grevi olmazdı.
Yeni umudumuz “Sayın Gül’ün de dediği gibi”ydi her şey: -  “Artık Meclis’te her şey konuşulabiliyor. Böyle bir ortam varken başka yollar kesinlikle meşru değil.”
Sadece açlık grevcileri değil, eylem kırıcıları da içeride dışarıda birleşti. Besleme medya köpürtü de köpürttü:
Ana dilde savunma zaten hazır. Ana dilde eğitim hemen olacak gibi değildi. Öcalan’a da ailesi gidebilirdi. Sonra…
Talepler tamam, ee, eylem niye sürüyor ki, salağına yattılar. .
Bu arada İmralı ile görüşülüyor- görüşülecek derken yürekleri soğutan haber geldi.  
Abdullah Öcalan, 67. günde, “Açlık grevlerine son versinler” çağrısı yaptı. (17 Kasım 2012)
Eylem bitti. Önce İzmir’de. 68. günde de tüm cezaevlerinde…Can kaybının olmaması, faşistler dışında herkesi sevindirdi.
İnsaniyet derin bir oh çekti  
İktidar ve medyası, iyimser bir hava pompaladı.
Filan…    
Yaklaşık üç hafta geçti. Bakın bu süreçte neler oldu:
*Yargıtay’dan ‘anadilde savunma hakkı’na uyarı!
Yargıtay Hakimi Eren: ‘Anadilde savunma hakkı’ tasarısı mevcut düzenlemeden daha geride, bu şekliyle yasallaşırsa AİHM tarafından tazminata mahkum edilebiliriz. (T24, 29 Kasım, 2012)
* BDP’lilere ‘dokunuruz’ gözdağı
Başbakan,  “Fezlekelerin gelmesi halinde alışılmışın dışında karar vermeyi düşünüyoruz” dedi. (Star, 27 Kasım 2012)
*Mersin, Van ve Iğdır’da KCK operasyonu: 34 kişi gözaltına alındı. (27 Kasım 2012, basın).
*Ana dilde savunma tasarısı yeni yıla kaldı (Cumhuriyet, 7 Aralık 2012)
*Batman, Siirt ve Mardin’de BDP’lilere yine KCK operasyonu: Belediye başkanı Selik Sadak dahil 80 kişi gözaltına alındı. (Basın, 9 Aralık 2012)
Ee, hani mesaj alındıydı? Siyasal zeminde konuşarak çözülecekti sorunlar?
Kast edilen BDP’ye yeni kelepçeler takarak Meclis’ten sürmek değildi, herhalde?!
Cumhurbaşkanı ya da AP Türkiye Raportörü… Kim söz almak ister? Ayağa kalkın!
E. Mahçupyan “hükümet olması gereken yönde adım atmayı sürdürüyor,” derken, ima ettiği bu operasyonlar değildi sanırım? (Zaman, 9 Aralık 2012)   
Ya da “İfade özgürlüğünün sınırları yeterince genişlemiş durumda ve sivil siyasetin önünde engel bulunmuyor” da Kürt siyasetçilerinin başına bu gelenler ne? (Mahçupyan, Zaman 21 Kasım 2012)
İhsan Dağı, Mümtazer Türköne, Ali Bayramoğlu… Sizler ne diyorsunuz? 10 000 tutsak açlık grevini bitirdi. 10 000 BDP'li KCK operasyonlarından içeride.
Efendim!?
Yeni bir 'masa'yı kim devirdi tartışması daha yaparken yüzünüz kızaracak mı?
Kimseye faydası olmaz ama gidişat o yönde değil mi?
Alavare dalavere Kürt Memet (yine) nöbete mi?
Gülten Kışanak, 4 Aralık'taki grup toplantısında 'yemezler' der gibiydi: Kürtler 94'ün Kürtleri değil. Göreceğiz…


FİKRİ TAKİP

Medyanın imamı kim?
Bilmiyorum.
Oda TV davasının duruşmasına (16 Kasım 2012) gidebilseydim, Hanefi Avcı'ya sormayı deneyecektim:
Cezaevine girmeden hemen önce yayımladığınız "Haliç'te Simonlar" kitabınızda Fethullahçı  örgütlenmeyi anlatıyorsunuz. Her alanda, sorumlu bir imamın altında hiyerarşik örgütlenme olduğunu iddia etiniz. Emniyet'in İmamı'nın 'Kozanlı Ömer' olduğunu da sizden duyduk. Askeriye'nin imamını da dönemin Genelkurmay Başkanlığı'na açıkladığınızı söylediniz. Ama bahsettiğiniz Fethullahçı örgütlenmenin medya ayağını ifade etmediniz.
Medyanın İmamı kim sahi?..
Acar muhabirlik yapamadım.  
Ama başlıktaki soruyu hep merak ettim.  
Tabii Avcı'nın neden açıklamadığını da…
Ha bir de şu 'Kozanlı Ömer' meselesini medyamızın neden bu kadar es geçtiğini...


harf iyen

En son Irak'ı işgal eden Yankeelerin ülkesi ABD, hiç işgal edildi mi?
Cevap, Eduardo Galeano'dan(-):
1916 yılındaki (9 Mart-ben) o sabahın erken saatlerinde,  Pancho Villa sınırı geçti, Columbus şehrini yakıp yıktı, birkaç asker öldürdü ve ertesi gün, yanına birkaç tane at ve cephaneyle birlikte kahramanlığın anlatmak için Meksika'ya geri döndü.
Pancho Villa'nın süvarilerince düzenlenen bu kısa süreli akın, Birleşik Devletler'in tüm tarihi boyunca maruz kaldığı yegâne işgaldir. (Ve Günler Yürümeye Başladı, s. 85, Sel Yayıncılık)
(-) "Kimdi bu ya?"cılara, Galeano hatırlatması: Latin Amerika'nın Kesik Damarları, Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri… Anladınız?

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa