18 Aralık 2012 11:41

Taraf'a, bakılan taraf önemli

Taraf'a, bakılan taraf önemli

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Taraf Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan ile yardımcısı Yasemin Çongar’ın istifası ve gazeteden buna bağlı olarak yaşanan ayrılmalar tartışılıyor. Elbette her tartışma gibi bu da, bakılan tarafa göre değişiyor.
Konunun bizim tarafımızdan nasıl göründüğünü tartışmaya girişirken, Ahmet Altan’ın son yazısında yazdığı ve yazmadıklarıyla başlamak anlamlı olabilir.
Önce yazdığı bir iki cümleden başlayalım:
“Bir gün bu gazetenin araştırmalara, romanlara, filmlere konu olacağını sanıyorum.
Böyle bir gazete çıkartan, bunun için büyük bedeller ödeyip, büyük acılar çeken Başar Arslan herhalde başrolü alır.
Bunu hak ediyor.
Onun cesaret edebildiğine bugüne dek kimse cesaret edemedi.”
Demek ki Taraf’ı bugüne kadar yönetenlerin dile getirdikleri “bağımsız gazete” fikrinin sihri burada yatıyormuş. Patronuna aşık bir genel yayın yönetmeninin bir “bağımlılık” duygusu yaşaması zaten beklenemez. Ahmet Altan böyle dedikten sonra okura da, “Allah herkese böyle bir patron nasip etsin” demek kalıyor.
Şimdi sıra bu veda yazısında yanıtlamadığı soruda: “Ahmet Altan neden ayrıldı?​” Altan, gazeteyi okurlara emanet ettiğini belirttiği son cümleden önce, “Asıl işime, romanıma dönüyorum” demekle yetiniyor. Gerisini de okur düşünsün bulsun!... Bulamazsa Altan’ın yeni romanını beklesin... Türkiye basın tarihi böylelikle en romantik ayrılık ilanına da tanıklık etmiş oldu.
Ahmet Altan’ın öve öve bitiremediği “cesur yürek” patronu Başar Arslan, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar için “tarihe geçecekler” diyerek aynı sıcaklıkta bir karşılık verdi. Gelinen noktada bir “anlayış farkı” ortaya çıktığını ifade eden Arslan, önceki akşam, SkyTürk360’ta Murat Sabuncu ve Doğan Akın’ın sorularını yanıtlarken de, bu ayrılık süreci için “bir iletişim kazası oldu” ifadelerini kullandı. Gazetenin çizgisinden sapmadan yoluna devam edeceğini savunan Arslan, şu “müjdeyi” açıklamayı da ihmal etmedi: “Bir ekonomi gazetesi projemiz var, yakın zamanda hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Bir de haber kanalı projemiz var. Bununla ilgili kurmuş olduğumuz bir televizyonculuk şirketimiz var. Gazeteden sonra onu da hayata geçirmek istiyoruz.”
Bu noktada, Ahmet Altan’ın veda yazısında da, “İstanbul’da, Ankara’da, Anadolu’nun kentlerinde, kasabalarında, köylerinde en zor şartlarda çalıştılar. Ne acılara direndiler, ne yoksulluklara katlandılar” diye dile getirdiği gazete çalışanlarının hakları, alacakları ne olacak? Onların haklarını savunmak da, Taraf’ın 1977 1 Mayısı’nda Taksim Meydanı’nda “birbirini vurduklarını” iddia ettiği solculara bırakıldı herhalde.
Ne Ahmet Altan’ın veda yazısında, ne de göklere çıkardığı patronunun açıklamalarında bu sürece yol açan somut bir “fail” göremiyoruz. Hükümet kanadından sızdırılan belgelerle ve hükümetin sağladığı siyasi zemini de arkasına alarak “darbecilerle hesaplaşan” Taraf’ın “kahramanları”nın, bu noktadaki suskunluğu karşısında, “herhalde bu sürece yol açan güç Genelkurmay Başkanlarından da daha güçlü” demekten başka bir şey kalmıyor.
Ama açık ki, Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’ın istifasını getiren süreç, daha önce Nuray Mert’in de başka gazetecilerin de bulundukları noktaların dışına itilmelerine neden olan sürecin bir devamıdır. Taraf’ın son dönem AKP’ye karşı kullandığı eleştirel üsluba dair Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı açıklama bile bunu gösteriyor. İktidarı bu biçimde hedef almayan bir Taraf’ın başlarının tacı olduğunu söyledi Arınç.
Bu arada, cunta tezganlarıyla, askeri dayatmalarla mücadelede en büyük gazetecilik onurunun Taraf’a ait olduğunu öne sürmek, herhalde herkesten önce bu uğurda canlarından olan ve şu anda cezaevinde bulunan meslektaşlarımıza büyük haksızlık olur.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa