Tarih unutmaz
Fotoğraf: Envato
Tarihin doğru not edilmesi bilim insanının namusudur. Tarihin eğip bükülerek politikanın elinde iğdiş edilmesi karşısında bilim insanlarının, dönemin iktidarlarının baskısına boyun eğmeyip doğrunun yanında yer alması bilimsel üretimin gerektirdiği en basit etik kurallardan biridir.
11 üniversite yönetiminin ODTÜ’de öğrencilerin uzaya uydu gönderilmesini gölgede bırakmak için şiddet eylemleri yaptığını iddia ederek öğrencileri kınayan bir açıklama yapmaları bu açıdan üzerinde durup tartışılması gereken çarpıcı bir örnektir. ODTÜ’lü öğrencilerin, üniversitelerine Başbakan Erdoğan’ın gelmesini protesto etme amacının, bizzat rektörler eliyle, “Göktürk-2 uydusunun uzaya fırlatılmasını gölgelemek” olarak çarpıtılması utanç vericidir. Öğrencileri kınayan bir açıklamaya imza atan ve onlara yönelik polis terörünü sessizlikle meşrulaştıran Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi rektörlüklerine, daha sonra Hacettepe Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Uşak Üniversitesi, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi ve Bezmialem Üniversitesi de eklendi. Bu yazının yazılmasının ardından bu sayının artması da muhtemeldir.
Bu bir utanç açıklamasıdır. Buna karşı, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Elemanları, İstanbul Üniversitesi Öğretim Elemanları, İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Elemanları, Marmara Üniversitesi Öğretim Elemanları, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Elemanları, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Elemanlarının bir bildiri ile, “Rektörler akademi tarihine kara bir leke düşürdü” demeleri ve ODTÜ’de yaşanan olaylarda öğrencilerin maruz kaldığı polis şiddetini kınamaları ise örnek bir tutumdur. İyi ki varlar.
Başbakan’ın safında ‘hazırol’a geçen rektörler, 28 Şubat askeri müdahalesi sırasında, generallerin müdahalesine meşrulaştırmak için yarışan rektörler ile aynı tutumu sergilemişlerdir. Onlara ne desek azdır!
Onların iktidar yalakalığına karşı üniversitelerine ve bilimin onuruna sahip çıkan öğretim elemanları ise bu ülkenin onurudur.
Ord. Prof. Sıddık Sami Onar’ın bıraktığı izlere basarak ilerleyen bu bilim insanları, üniversitelerinin askerin olduğu gibi, Hükümetin baskısı karşısında da sahipsiz olmadığını dillendirmiş oldular.
Hatırlancaktır, uygulamaları AKP ile benzerlikler taşıyan Demokrat Parti’nin son yıllarında giderek artan baskıları, muhalefeti tasfiye amacıyla kurduğu Tahkikat Komisyonu ile doruğa ulaşmıştı. Tahkikat Komisyonu’na karşı en önemli tepki, 28 Nisan 1960 günü İstanbul Üniversitesi öğrencilerince gösterilmişti.
Daha sonra romanlara da konu olan bu eylemi bastırmak için polisin üniversiteye girmesine karşı çıkan Rektör Sıddık Sami Onar tartaklanarak gözaltına alınmıştı. Polis, tıpkı ODTÜ’de olduğu gibi öğrencilere karşı terör estirmişti. Olaylar sırasında İstanbul Üniversitesi öğrencisi Turan Emeksiz polis kurşunları ile katledilmiş, İstanbul Erkek Lisesi öğrencisi Nedim Özpolat ise Cağaloğlu’ndaki olaylarda yaşamını yitirmişti.
Bu arada Onar’ın, İstanbul Üniversitesi’nin seçimle gelen ilk rektörü ve üniversitede yönetim özerkliğinin ilk savunucularından biri olduğunu da hatırlatalım.
Öğrencilerin ve üniversite bileşenlerinin, AKP’nin üniversiteleri sermayenin mutlak iktidarı altına sokmaya çalışan YÖK Yasa Tasarısı’na karşı mücadele ettiği bir dönemde ortaya çıkan bu gelişme, birçok üniversite yönetiminin içinde bulunduğu perişanlığa da ışık tutmuş oldu.
Üniversiteler, bu yönetimlerden kurtulmadan özgürleşemez.
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00