27 Aralık 2012

Geçen haftalarda Evrensel’in iki köşe yazarı Özgür Müftüoğlu ve Sinan Alçin sendikalar konusunda bir tartışma yürüttüler. Daha doğrusu birbirlerini tamamladılar. Gönül isterdi ki konunun uzmanı sendikacılar, işçiler, sanatçılar görüş ve düşünceleriyle bu tartışmaları derinleştirsin. Olmadı, ama kendi payıma ben yararlandım. Sendikalar konusunun klasik fabrika işçisinden, plazalardaki modern işçiye, Merdiven altı veya üstü atölye çalışanlarına olduğu kadar, aydın ve sanatçıları da yakından ilgilendirmektedir. Okumamış olanlara Evrensel’in internet sitesinden okumalarını öneririm.

Özgür Müftüoğlu’nun gelişen/dönüşen üretim alanlarının geldiği noktayı gösteren şu saptaması önemli; “...sınıf bilincinden yoksunluk, sadece yaka rengi ile açıklanamaz; zira aynı sorun mavi yakalı işçilerin çok önemli bir bölümü için geçerlidir. Öte yandan bugün örneğin banka çalışanlarının yapacağı bir grev, hayatı (çarkı) durdurması bakımından bir fabrikada gerçekleşecek grevden çok daha etkili olacaktır ”

Sendika dediğimizde hemen aklımıza ekonomik ve demokratik mücadele gelmekte. Peki Patron örgütleri dediğimizde ne geliyor? Örneğin TUSİAD. Hadi sizleri fazla düşündürmeyeyim. Sanat, reklam, marka ve sosyal sorumluluk projeleri. Peki burjuvazi örgütlenmesinde ekonomik, demokratik alanla niye sınırlı kalmıyor? Sıradan bir insan burjuva kurumlarına bakınca neden sömürüyü görmüyor da hümanist, sosyal sorumluluk projeleri hayata geçiren, aydın ve sanatçılara sahip çıkan, sanat yanı ağır (reklamlar ve markalar da birer sanat nesneleri olarak düşünülebilir.) kurumlar olarak görüyorlar. Yalnızca sıradan insanların değil, işçi sendikalarının içindeki bir çok yönetici ve işçilere kadar böyle gördüklerini düşünüyorum. Burjuvazi, görünümünü sanatı araçsallaştırarak, ticarileştirerek ve reklamlarla özdeşleştirerek sağlıyor. Sorun aydın ve sanatçıların sendikalarla olan bağlarının zayıflığı. Tersi de doğrudur. Öncelikle bu sorunun açılması ve ortadan kaldırılması gerekiyor. Sinan Alçin şöyle diyor, bende katılıyorum.

“...Çözücü güç elbette sınıf mücadelesidir. Güçlü bir sınıf sendikası ve genel olarak ülkedeki sınıf mücadelesinin konumu gündelik hayatlarımızdaki tekil problemlerin çözümü için de anahtardır.
Yoksa elbette sadece işçiler değil; mühendisler, memurlar, enformasyon emekçileri, spocular ve sanatçılar da sendikalaşmalıdır. İşsizler, öğrenciler, kadınlar ve yoksul halk kesimleri ise “sendika dışında” bir araya gelebilecekleri uygun araçları kullanmalıdır.”

Sendikalar sınıf sendikacılığı kültürü ile “işçi sınıfının da sanatı vardır” diyerek, ekonomik ve demokratik mücadelenin yanına, sanatsal mücadeleyi de katarak görünümlerini arttırabilir. Aydın ve sanatçılar sendikalardan, sendikalar aydın ve sanatçılardan ayrı durdukları sürece hep eksik hep görünmezlik sürecektir. Sanatçı arkadaşlarla tartıştığımızda hep yakınılan ve yokmuş sayılan, küçümsenen sendikalarla ilgili eleştiri ve özeleştirinin ne kadar gerekli olduğunu Sinan’ın şu yorumu özetliyor.
“...Sendikaların durumu, içinde bulunduğumuz dönemde ne kadar hazin olursa olsun; emekçilerin tarihin en yoğun sömürüsüyle karşı karşıya olduğu bir süreçte mücadeleyi yeniden yükselteceklerine kuşkum yoktur. İşte mücadelenin yeniden yükseleceği bu döneme ulaşmayı hızlandırmak ve hazırlıklı olabilmek için de tüm ağırlığına rağmen sendikaları tartışmaya devam etmek gerekmektedir”

Özellikle sanat dünyasında ideolojik söylemden bir kaçış var. Yani “ben sosyalist bir sanatçıyım” diyenlerin de sayısının hızla azaldığı görülüyor. Ya da sosyalist kelimesini başka kelimelerle doldurmaya çalışıyorlar. Genellikle de geçmişte sosyalist olduklarını ama dünyanın geldiği noktada bunun bir anlamı olmadığını, geniş bakmak gerektiğini söylüyorlar. Buradan hareketle demokrasi, insan hakları savunuculuğunda kalan “sorunu eleştiren ama çözümünü açık bırakan” liberal bir anlayışı Marxim’le ilişkilendirip kendilerini haklı göstermeye çalışıyorlar. sınıfsal/ideolojik mücadele ve örgütlenmeye karşı durarak, hayatın gerçekliği ile sanatın gerçekliğinin farklı olduğunu söyleyerek yaşamı manüpile etmekteler.  Toplum mühendisleri sanatçılardan sendikaların ehlileştirilmesine “sol-ilerici” görünümüyle ayar çekiyor. Bu durumu Sinan çok güzel açıklıyor. Bence Sinan’ın açıklamalarına eklemek gerek sanat nedir? Sanatçı kimdir? Aydın kimdir?

Bu soruları ve cevapları bugün daha bir geliştirip masaya yatırmak gerekiyor. Dünyada Komünizmi bitirmekle övünen ABD’li finans spekülatörü George Soros’un toplum mühendisliği şirketleri olan Açık Toplum Vakıfları ve alt dernekleriyle Kültür/Sanat ve sendikalara olan yardım ve yatırımlarını (!) da sorgulamak gerek. Muhalefeti kendi olanaklarıyla, kendi görünümlerini sunacakları bir duruma getirmemek için, Politik olanı estetikle soyutlarken retorik dili hakikat olarak sunmalarına karşı, İşçi sınıfının hayatın her alanını –sanat dahil- politikleştirmesi gerekiyor. Yine Sinan’ın şu saptamaları önemli; “...Bugün 1989 Türkiye’sinden çok daha fazla sayıda işçi vardır. Doğrudur daha dağınıklar. Dolayısıyla onlara büyük fabrikalarda değil; tüplerin patladığı OSTİM’de, Ünaldı’da, iş cinayetlerinin yaşandığı AVM çadırlarında, Davutpaşa’nın zindan atölyelerinde ulaşılabilir. Ama ulaşılabilir...

Sol hareketlerin birçoğu için buralara gitmek zordur. Bu da anlaşılır. Bunun için ya oturdukları yerden işçi sınıfını yok sayarlar ve mücadeleyi anti-kapitalist baştan savmacılığa indirgerler ya da kendilerine birkaç memur/öğrenci/işsiz sendikası(?!) seçip dünyayı oradan ibaret göstermeye çalışırlar.

Oysa bugün elveda değil –değişen yapısıyla- ama artan sayısıyla ‘Merhaba Proletarya’ demek lazım!” Burada Sinan’a bir ek yapmak istiyorum. Saydığın bu tabloya aydın ve sanatçıları da katarsak daha kapsayıcı oluruz:))

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kadın işçiler devlere karşı

Kadın işçiler devlere karşı

Chinatool grevi, ücretleri eriten Şimşek programının arkasında dizilenleri gözler önüne seriyor: Programın uygulayıcısı iktidar, programdan güç alıp %25 zam dayatan Chinatool ile Şimşek’in kapısını aşındırdığı Chinatool’un ortağı uluslararası finans tekeli HSBC... Küçük parçaların üretimi için küçük elleri kullanılan kadın işçiler, bu dev ittifaka sendikalarıyla kafa tutuyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İmamoğlu’ndan belediye operasyonlarına tepki: Sandık gelecek, bir kişi gidecek, her şey değişecek.

Evrensel'i Takip Et